Bir Dinozorun Ortadoğu Okumaları

Ortadoğu'daki gelişmeler o kadar baş döndürücü ki yılların gazetecisi, hâlâ yazılarını daktiloyla yazdığı söylenen Fisk, özellikle Arap Baharı olarak isimlendirilen süreçte birçok defa dikkat çekecek yazılar yazabilmek için fisklemek zorunda kaldı.

Devamı
Bir Dinozorun Ortadoğu Okumaları
Türk-Amerikan İlişkilerinde PYD ve Suriye

Türk-Amerikan İlişkilerinde PYD ve Suriye

Türkiye Kobani kuşatması sırasında da sonrasında da PYD'ye belli şartlar öne sürmüş ve kantonlar üzerinden fiili bir bölünme durumu yaratmamasını salık vermişti.

Devamı

An itibarıyla bırakın ABD'ye geleneksel olarak eleştirel yaklaşmış çevreleri, daha birkaç ay öncesine kadar ABD'nin kilit dış politika yapıcıları konumunda bulunan isimler bile Obama'nın dış politikasını yerden yere vurmak için sıraya girdiler.

Önümüzdeki dönem Irak'ta bölünme senaryolarının fazlaca konuşulacağı ve Irak'taki siyasi/etnik unsurlarla IŞİD dinamikleri arasında çatışma ve/veya müzakerelerin devam edeceği bir dönem olacaktır.

ABD-Taliban Esir Takası Anlaşması, Amerika'nın terörizmle mücadele adıyla verdiği uzun savaşın sona erdiğini bir an önce ilan etmek istediğinin göstergesi olarak okunabilir.

Analizde, ABD Başkanlığında ikinci dönemini geçiren Barack Obama'nın kalan dönemde nasıl bir dış politika performansı sergileyeceği üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur.

Bu IŞİD de Nerden Çıktı?

IŞİD dediğimizde görünmeyen tarafı görünen tarafından daha derin olan bir örgütten bahsediyoruz. Tam olarak El-Kaide değil ama El-Kaide kaynaklarından besleniyor.

Devamı
Bu IŞİD de Nerden Çıktı
ABD Seçimlerinde Sona Gelindi

ABD Seçimlerinde Sona Gelindi

Amerika'da yapılacak başkanlık seçimleri son yıllarda en fazla negatif kampanya sürecine tanık olduğumuz, en fazla para harcanan ve belki de en yakın yüzdeler ile neticelenecek seçimlerinden biri oldu.

Devamı

ABD seçimleri öncesi beklenmedik bir şekilde dış politika ve ulusal güvenlik meseleleri kampanyaların en önemli başlıklarından biri haline gelmeye başladı.

2012 ABD Başkanlık seçimlerinin ana gündem maddesi ekonomi olacak ancak kamuoyu başkan adaylarının dış politika konularındaki pozisyonlarını da merak ediyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerine henüz sekiz ay olmasına rağmen, seçim şimdiden gündemin en önemli maddesi haline gelmiş durumda.

İran siyasal aklı, kısa vadeli stratejiler yerine uzun vadeli bölgesel düzeni hedefleyen adımlar atarsa Batı'nın hesaplarını boşa çıkarabilir.

Cumhuriyetçi başkan adaylarından Texas Valisi Rick Perry'nin (Perry dün yarıştan çekildiğini açıkladı ama bu söylemlerin yarattığı etkiyi değiştirmez) diğer adaylarla katıldığı bir tartışma programında Türkiye hakkında söyledikleri, tüm gözlerin yeniden adayların dış politika konusundaki bilgi ve birikimlerine çevrilmesine yol açtı.

ABD'nin 11 Eylül sonrasında içerde ve dışarda geliştirdiği yaklaşımlardan çok uzaklaştığını söylemek mümkün değildir.

11 Eylül'den sonra Usame bin Ladin ismi Amerikalılar için sıradan bir isim olmaktan öte bir korku ve nefret nesnesi haline gelmişti.

11 Eylül 2001 sonrası Bush'un "canlı veya ölü" ele geçirileceğini ilan ettiği Üsame bin Ladin, on yıl sonra Obama yönetimince öldürüldü.

ABD 1904 yılında Küba, Porto Rico, Guam ve Filipinlerin tamamını ele geçirdiğinde dönemin Amerikan Başkanı William McKinley bu ‘Yeni Roma’ idealini kayda değer bir şekilde ifade etmiş ve bunu ‘beyaz adamın yükü’ olan ‘medenileştirme misyonuyla’ birleştirmişti:  “…Bütün bu yerleri almaktan başka çaremiz kalmamıştı. Şimdi Filipinlileri eğitmemiz, medenileştirerek seviyelerini yükseltmemiz, Hıristiyanlaştırmamız ve İsa’nın da kendileri için olduğu insanlar olarak onlar için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.” Amerika’nın askerî ve ekonomik bir imparatorluk olma ideali artık teolojik bir nitelik kazanmıştır. Başkan McKinley’den tam bir asır sonra Başkan Bush, Amerika’nın teröre karşı mücadelesini benzer referanslarla meşrulaştırmaya çalışıyor.

Amerika Başkanı Nixon’ın ünlü Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Çin’e yaptıkları bir ziyaret sırasında Çin devlet başkanına Fransız devrimi hakkındaki düşüncelerini sorar.Kissinger, Avrupa ve dünya tarihinin seyrini değiştiren bu büyük olayı Çin başkanının nasıl değerlendirdiğini merak etmekte ve üstü kapalı olarak Çin’in Batı’nın siyasi ideallerini ne zaman benimseyeceğini sormaktadır