Türk-İran İlişkileri III: Ekonomi

Türkiye ve İran’ın birbirleriyle girdikleri rekabet ve çatışma, ekonomik alanda iş birliği yapmalarının önünde engel oluşturmak suretiyle her iki ülkeyi de küresel güç mücadelesinde aşağı çekiyor.

Devamı
Türk-İran İlişkileri III Ekonomi
Perspektif Kuzey Kore Krizi ve Trump ın Stratejik Mesuliyet Politikası

Perspektif: Kuzey Kore Krizi ve Trump’ın Stratejik Mesuliyet Politikası

Kuzey Kore’nin ABD’ye yönelik “provokatif” eylemleri ve buna yönelik Trump politikası nasıl şekillenmiştir? Obama ile Trump’ın Kuzey Kore politikaları arasındaki farklılıklar nelerdir? ABD-Kuzey Kore geriliminde Çin nasıl bir rol oynamaktadır?

Devamı

Halihazırda nükleer silahı olan hiçbir ülke ekonomik yaptırımlar nedeniyle bu kapasitesinden vazgeçmez. Yani ekonomik yaptırımlar sonuç üretmez.

Türk-Alman ilişkilerinde her zaman en iyi işleyen alan ekonomi olmuştur. Almanya bazı istisnai dönemler haricinde her zaman Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olmuştur.

Esed rejiminin ve müttefiklerinin her katliamı yanlarına kar kaldıkça, maalesef başta Halep olmak üzere Suriye’den acı fotoğraflar gelmeye devam edecek.

Türkiye ekonomisinin geleceği ile ilgili merak edilen soruları SETA Ekonomi Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay cevapladı.

5 Soru: Rus Uçağının Düşürülmesi ve Uluslararası Hukuk

Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin uluslararası hukuk açısından değerlendirmesini Prof. Dr. İbrahim Kaya yaptı.

Devamı
5 Soru Rus Uçağının Düşürülmesi ve Uluslararası Hukuk
İran'a Yaptırımların Kalkması Türkiye Ekonomisine Nasıl Yansır

İran'a Yaptırımların Kalkması Türkiye Ekonomisine Nasıl Yansır?

Erdal Tanas Karagöl, İran'la nükleer anlaşma sonrası bölgede nelerin değişeceğini ve gelişmelerden Türkiye'nin nasıl etkileneceğini değerlendirdi.

Devamı

Ukrayna ne Batı'nın ne de Rusya'nın tamamen kontrolünde ya da dışında bir yapıya kavuşmadığından ortak zeminde hareket edilmesi bölgede istikrar ve barış açısından önem taşımaktadır.

Ortadoğu siyaseti daha önce içerisine sokulmuş kategoriler dışında tekrar yazılmalı. Çünkü önce Irak işgali ardından da Arap Baharı diye isimlendirilen süreç Ortadoğu siyasetine dair basma kalıp analizleri yerle bir etti.

Obama'nın Ortadoğu'da her türlü ciddi maliyetten kaçınması ve ne İran'a ne de Suriye'ye askeri bir müdahale yapmak istememesi, Ruhani'nin son diyalog çağrılarının karşılık bulabileceğine işaret ediyor.

İran'da siyasetin alanının giderek daralmasına ve otoriterleşmesine karşılık siyasetin dinamik yapısı ve sürprizleri önümüzdeki seçimlere heyecan katmaktadır.

Ekonomik ve askeri gücü ile dünyayı korkutan Çin’in Arap Baharı’nda Ortadoğu’da yaşadığı köşe kapmaca bir anlamda süper güç olmanın başka yönleri olduğunu da ortaya koydu.

Annan planı genelde Batı, özelde ise Amerika açısından sorumluluktan bir süreliğine kaçmak için de bir imkân sunmaktadır.

Türkiye'nin dış politikada İran çıkmazına sürüklendiğini söyleyenlerin sayısı artıyor. Bu pozisyon üç temel iddia ile destekleniyor. İlki, İran'ın uluslararası sistemle sorununun boyutu Türkiye'nin katkısına izin vermiyor. İkincisi, İran nükleer sorununda samimi değil ve tüm diplomatik çabaları nükleer silaha ulaşmak için kullanıyor. Son olarak ise, Türkiye'nin İran yöneliminin dış politikanın saklı gündeminin sonucu olduğu iddia ediliyor. 1979 İslam Devrimi ve akabindeki gelişmeler İran ile uluslararası sistem arasında tamiri zor bir sorun oluşturdu. İran'ı 30 yılı aşkın bir zamandır sistem dışı tutan ortam bu sorunun çözümünde hemen hiç mesafe alamadı. Son dönemde İran ile ilişkiler sürekli tırmanan bir gerilim eksenine oturdu. İran'ın nükleer çalışmaları bir anlamda İran'ın uluslararası sistemle hesaplaşmasının son noktası olarak görülmeye başlandı. Bu çatışmacı söylem İran ile hesabın bir an önce görülmesi ve işgal senaryolarına kadar varan sert tedbirler gündeme getiriyor. Diğer bakış açısı ise Amerika Başkanı Obama'nın dillendirdiği İran'la müzakere yoluyla bu sorunun çözülmesi.