Türkiye’de Batıcılığın Artan Yalnızlığı!

ABD ile ilişkilerde de Gülen'in iadesi ve PYD ciddi bir gerginlik konusu. Batılı siyasetçilerin ve medyanın darbe girişimine verilen tepki sınavında sınıfta kalması ise yepyeni bir olguyu besliyor.

Devamı
Türkiye de Batıcılığın Artan Yalnızlığı
Türkiye ye Güvenenler

Türkiye’ye Güvenenler

Türkiye’mizi, potansiyelini ve niyetlerini en doğru şekilde ve layığıyla dünyaya anlatabilmek için, herkese “görev düştüğü” bir gerçek…

Devamı

Rusya, ABD’nin taşeronu PKK/YPG’yi gözden çıkardı. Moskova ofislerini kapamaları ve Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda mutabakata varılması bunu gösteriyor.

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, Batı’nın 15 Temmuz Darbe Girişimine karşı tutumunu değerlendirdi.

Duran, Batı'nın demokrasi, insan hakları ve halkın gücü gibi konularda sadece kendi ülkelerine duyarlı olduklarının göründüğünü söyledi.

Türkiye’yi yakından takip eden bütün yabancılar, FET֒nün dış basındaki çırpınışının gerçek amacını görüyordur. Aynı şekilde ABD de girişimin arkasında FETÖ olduğunu belki de bizden iyi biliyordur.

5 Soru: Darbe Girişiminin Ekonomik Yansımaları

Güven tesisi konusunda, uluslararası arenada özellikle, Türkiye’de “süren ve güçlenen” demokrasi ile siyasi istikrarın varlığının altını çizmek önem arz ediyor.

Devamı
5 Soru Darbe Girişiminin Ekonomik Yansımaları
Lumumba'dan Allende'ye Darbe Kurbanları Ve Türkiye'nin Direnişi

Lumumba'dan Allende'ye Darbe Kurbanları Ve Türkiye'nin Direnişi

Seçimle işbaşına gelen Erdoğan’ı darbe dahil olmak üzere her türlü yöntemi kullanarak devirmeye kararlı görünüyorlar. Ancak Türk halkının demokrasiye ve seçilmiş liderlerine sahip çıkma konusunda artık daha kararlı olduğunu ve her türlü entrikayı bozduğunu hesap edemiyorlar.

Devamı

Demokratik hukuk devletinin bir koruma refleksi olarak yürüyen olağanüstü hal ilanını Batı medyası "İslamcı otoriterleşme", "Erdoğan'ın radikal yetkilerle güçlenmesi" ve hatta "Erdoğan'ın intikamı" olarak mahkûm etmekte gecikmedi.

Erdoğan’ın ve AK Parti’nin hâlâ iktidarda kalmasından dolayı yaşadıkları hüsran içerisinde ne diyeceklerini şaşırmış durumda darbe sürecini yorumlamaya çalışıyorlar.

Saygın dergilerinden birisi olduğunu zannettiğimiz Foreign Policy'de 30 Haziran tarihinde “Atatürk Havalimanı saldırısı için Erdoğan'ı suçlayın” başlıklı bir yazı çıktı. Leela Jacinto imzalı yazı, Türkiye üzerine yazan yabancı basının zavallılığını göstermesi açısından bir ibret vesikası niteliğinde.

AK Parti muhaliflerinin keskin dilinin etkisindeki Batı medyası "değerler" adı altında Erdoğan'ı "Batı'nın ötekisi", hadi şimdilik "düşmanı" demeyeyim, olarak kodluyor.

Tam da Gezi olaylarının başladığı mayısta Paris'te işçi sendikaları Fransız Cumhurbaşkanı Hollande'ın "idari tasarrufuna" karşı meydanlardalar. Ve Batı medyası da siyasetçiler de polis şiddetinden "endişeli" değil.

Batı basınında popüler olduğu dönemde Türkiye “modelinin” başarısı dört unsura dayandırılmıştı; demokratikleşme, Batı ile entegrasyon, serbest piyasa kapitalizmine uyum ve ılımlı İslam anlayışı.

Batı başkentlerinde gittikçe netleşen ortak bir Türkiye yaklaşımı var. Somut menfaatler (terörle mücadele ve mülteciler krizi gibi) gündeme geldiğinde ittifak ilişkileri çerçevesinde "yapıcı" müzakerelerde bulunmak. Ancak aynı zamanda "basın özgürlüğü" konusu etrafında "otoriterleşme" tezini bir sopa olarak elinde bulundurmak.

Ufuk Ulutaş, DAEŞ’in PKK terör örgütünün yaptığı her şeyi aklamak için çok etkili bir şekilde kullanıldığını vurguladı.

PKK ne kadar önemsiz bir örgüt olduğunu ve kullanım değeri ortadan kalkınca buruşturulup kenara atılacağını, konjonktürün pembeleştirdiği hayal dünyaları gerçeklik duvarına tosladığında anlayacak.