13 Kasım Zirvesinin Özeti: Başarılı Diplomasi ve İletişim

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki 13 Kasım tarihli zirve Türk-Amerikan ilişkilerinin potansiyelinin son dönemde yaşanan sorunlardan daha büyük olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak en büyük sorunlardan biri Türk-Amerikan ilişkilerinin iki liderin karşılıklı çabasıyla sürdürülüyor olması.

Devamı
13 Kasım Zirvesinin Özeti Başarılı Diplomasi ve İletişim

Artık Türkiye’deki gazeteler bir yana, küresel medya bile Erdoğan’ın batılı liderlerle görüşmesinin ardından, “Erdoğan istediğini yine aldı” gibi başlıklarla gelişmeleri aktarmak zorunda kalıyor..

Zirvenin hangi yönlerini öne çıkarmış “müttefikimiz” Almanya’nın medyası?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti Türkiye'ye karşı başlatılan yoğun kampanyanın kırılmasında da etkili olacak. Erdoğan'ın muhataplarıyla yüzleşmesi ve Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendiren konulardaki duruşunu hem siyasetçiler hem de kamuoyuyla Beyaz Saraydan başkanla yan yana dururken paylaşması başlı başına bir kazanım..

Bu konular uzun yılların birikimi neticesinde bu noktaya geldi. Bazıları belki de hiç çözülmeyecek. Ankara ve Washington'ın uluslararası sistemin ve ilişkilerin geleceği konusundaki algı farklılıkları aşikar. Bu farkı belki de Trump'tan ziyade senatörlerin Erdoğan ile sohbetinde görüyoruz..

Erdoğan-Trump Görüşmesi: Sabotaj Çabaları Boşa Çıktı

Terör örgütü PYD taraftarları ve ABD Kongresi'nde muhalif kesimlerin sabotaj girişimlerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump görüşmesi oldukça olumlu bir havada geçti

Devamı
Erdoğan-Trump Görüşmesi Sabotaj Çabaları Boşa Çıktı
Türkiye ABD nin Uyguladığı Yaptırım Siyasetinin Sonuç Vermediğini Gösterdi

Türkiye ABD’nin Uyguladığı Yaptırım Siyasetinin Sonuç Vermediğini Gösterdi

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Donald Trump arasında gerçekleşen görüşme üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

Semboller, birlikte çalışma iradesi, gerginlik havasının toparlanması ve müzakereye devam açısından çok başarılı geçti. Masadaki uzlaşmazlık konularında taraflar birbirlerini genişçe dinleme ve anlama fırsatı buldu.

Dünya ekonomisinden aldığı payı son 40 yıllık süreçte yüzde 827 artıran Çin, artan refahı topluma yansıtırken dünyanın çeşitli coğrafyalarına yatırımlar yapmakta..

Türk-Amerikan ilişkilerinde son dönemde yaşanan krizlere ve bu krizler sırasında her iki taraftaki aktörlerin nasıl davrandığına biraz yakından bakalım..

13 Kasım'da Beyaz Saray'daki görüşmenin nasıl geçeceği hayli merak konusu..

mesele Türkiye'nin hassasiyetlerinin anlatılmaması veya anlaşılmaması değil ABD'nin dış politikasındaki sorunun müttefikleriyle ilişkiyi de tehlikeye atacak bir türbülans içine girmesiydi.

13 Kasım bir fırsat olarak görülmeli. Umulur ki Beyaz Saray da bunu bir fırsat olarak görür ve ilişkilerde bir nebze olsun iyileşme yaşanır.

Dünyanın en büyük askerî ve ekonomik gücüne sahip ülkesi olan ABD’nin sadece Türkiye’nin dış politikası açısından değil, aynı zamanda iç politikasının şekillenmesi açısından da önemli bir aktör olduğunu da ifade etmek gerekiyor.

Bu rapor Menbiç şehrinin yönetimi ve güvenliğinde aşiret faktörünü ele almıştır. Menbiç’in demografik ve sosyal yapısını ele alan rapor kentte savaşın başından günümüze kadar yaşanan süreci ve kent üzerinde aktörler arasında devam eden güç mücadelesi bağlamında Menbiç aşiretlerinin iç yapılarını ve diğer aktörlerle olan ilişkilerini ele almaktadır.

Rusya ve ABD ile ilişkilerde her iyileşme hamlesi Erdoğan'ın bu iki liderle yaptığı görüşmelerle sağlandı. Kongre bazı kötü sürprizlerin peşinde olabilir. Ankara, Trump'a ve diplomasiye şans vermeye devam etmeli. Muhalefetin tepkisel tavrı Türkiye'nin menfaatine katkı vermiyor. Bu meselede MHP lideri Bahçeli'nin yaklaşımı CHP ve İP'e örnek olmalı.

ABD, petrol ve doğalgaz kaynakları açısından zengin bölgelerin kontrolünü elinde tutarak bu bölgelerdeki askeri varlığını ve YPG unsurlarını finanse etmeyi, aynı zamanda bu kaynakları bir baskı unsuru olarak kullanmayı amaçlıyor.

Barış Pınarı Harekâtı ile birlikte bölücü teröre karşı önemli bir başarı sağlanmış olsa da, terörle mücadelenin uzun geçmişi PKK terör örgütünün Türkiye’ye karşı bir araç olarak kullanılmaya devam edeceğini gösteriyor.