Uzmanlar Cevaplıyor: İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesinin Neticeleri

Hamas’ın 7 Ekim 2023’te başlattığı Aksa Tufanı operasyonunun ardından tüm dünyanın gözleri yeniden Gazze’ye çevrildi. 7 Ekim sonrasında İsrail ise yoğun hava bombardımanları ile Gazze’ye yönelik işgal girişiminin başlangıcını verdi. Ardından gelen kara harekatıyla birlikte işgal ve nüfusun göç ettirilmeye zorlanması stratejisi ortaya çıktı. Nitekim bugüne kadar binlerce sivil hayatını kaybederken Gazze tüm insani ihtiyaçlardan yoksun bırakılarak tam abluka altına alındı. Söz konusu katliam ve vahşet görüntüleri başta İslam dünyası olmak üzere Batı kamuoyunda büyük yandı uyandırdı. Bu savaş neticesinde Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi düzenlendi. Zirvenin sonuç bildirgesini ve neticelerini sizler için uzmanlarına sorduk.

Devamı
Uzmanlar Cevaplıyor İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak
Netanyahu Gidici Batı nın Krizi Kalıcı

Netanyahu Gidici Batı’nın Krizi Kalıcı

Birçok Avrupa ülkesinde siyasetçiler İsrail'e artık dur deme noktasına gelse de en ısrarlı İsrail destekçisi olarak Almanya öne çıkıyor. Nitekim Almanya Başbakanı Scholz, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail eleştirisine cevap verirken şu cümleyi kullanabildi: "İsrail demokrasidir. İnsan haklarına ve uluslararası hukuka bağlı ve buna göre hareket eden bir ülkedir. Bu nedenle İsrail'e yönelik suçlamalar saçmadır." Halbuki BM kuruluşları Gazze'nin "çocuk mezarlığına, cehenneme döndüğünü" söylerken ve sürekli olarak İsrail'in "soykırım uyguladığını" belirtirken Schulz bu cümleleri sarf edebildi. Holokost'un Alman zihnindeki ağır prangasının Filistinlilerin katledilmesini meşrulaştıran sefaletine diğer bir örnek de Frankfurt okulunun önde gelen filozoflarından Habermas'tan geldi.

Devamı

Gazze Şeridi'nden 7 Ekim günü İsrail'e yönelik Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları tarafından gerçekleştirilen askeri taarruzları müteakip İsrail silahlı kuvvetleri Gazze Şeridi'ni doğrudan hedef alan geniş çaplı askeri saldırılara başladı. Neredeyse ilk günden itibaren havadan ve karadan aralıksız bombalanan şehirler ve kasabalarda şu ana kadar binlerce sivil hayatını kaybetti ya da yaralandı. Yüzbinlerce insan yaşadıkları yerlerden zorla göç ettirildi. "Hamas'ı yok etme niyeti" iddiası ile Gazze yaşanılamaz hale getirildi. Bu ağır saldırıların hukuki bir zemininin bulunup bulunmadığının ve hangi temel kuralları ihlal ederek ne tür suçlara yol açtığının ortaya konulması elzemdir. Genel değerlendirmeler dahi, hukuki zemini bulunmayan bu yasa dışı saldırıların "savaş suçları", "insanlığa karşı suçlar" hatta "soykırım suçu" oluşturacak boyutlara ulaştığını gösteriyor.

Bu anlaşma, İsrail işgal hapishanelerinde Filistinli masum esirlerin bulunduğunun vurgulanması için önemli bir yoldu. Zira Nail Elbarguthi gibi bazıları 40 yıldan fazla esaret altında kalan 7.000'den fazla Filistinli esir arasında 200 çocuk, 93 kadın ve yüzlerce hasta ve yaralı esir var. Diğer taraftan ise 7 Ekim 2023'te ele geçirilen İsrailli esirlerin sayısı yaklaşık 242'dir.

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail askeri hedeflerine yönelik başlattığı geniş ölçekli saldırılara tepki olarak İsrail'in giriştiği kitlesel katliamlar hem bölgede hem de tüm dünyada büyük bir tepkiye neden oldu. İsrail saldırılarının her nevi savaş suçunu işleyerek devam etmesi üzerine İsrail'e kayıtsız şartsız destek veren Batılı devletlerin bazıları bile İsrail'in artık durması gerektiğini ifade etmeye başladılar. İsrail'in ağır kayıplar vermesinin de etkisine ek olarak ABD'nin isteği ve müdahalesi, Katar'ın uzun süredir sürdürdüğü arabuluculuk faaliyetleri neticesinde taraflar arasında şiddetin durması konusunda bir uzlaşı sağlandı. Bu bağlamda Salı günü anlaşmaya varıldı, Çarşamba günü taraflar anlaşmayı duyurdu, Cuma günü de uygulamaya konuldu.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 85. sayısı raflarda yerini aldı.

ABD’nin Sefil Yalnızlığı

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, BM Şartı'nın 99. Maddesi'nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak Güvenlik Konseyi'ni "uluslararası barışa ve güvenliğe bir tehdit olarak" değerlendirdiği Gazze savaşıyla ilgili göreve davet etti. 15 üyeye gönderdiği mektupta, "korkunç! insani acı, fiziksel yıkım ve kolektif travma" yaratan iki aylık savaşın ardından Gazze'deki insani yardım sisteminin çökme riski altında olduğunu söyleyen Guterres, ateşkes istedi. Konseyin cuma günkü oylamasında ateşkes, 13 "evet", 1 "çekimser" oya karşılık sadece ABD'nin (hayır oyu) "veto"su ile reddedildi.

Devamı
ABD nin Sefil Yalnızlığı
Amerikan Üniversitelerinde İfade Hürriyeti ve Antisemitizm Tartışması

Amerikan Üniversitelerinde İfade Hürriyeti ve Antisemitizm Tartışması

Geçen hafta Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen bir açık oturumda Amerika’nın en prestijli üç üniversitesinin (Harvard, MIT ve UPenn) rektörleri ifade verdi. Rektörler kampüslerinde antisemitizmin yükselişine ve Yahudi öğrencilerin taciz edilmesine engel olmadıkları iddialarıyla karşı karşıyaydı. Oturumda UPenn Rektörü Liz Magill’in New York Temsilcisi Liz Stefanik’in bir sorusuna verdiği cevap, rektörün istifa etmesiyle sonuçlanan yeni bir fırtına kopardı. Stefanik’in ‘birini indirdik, ikisi kaldı’ diye tweet attığı olay sonrasında üniversitelerde ifade özgürlüğünün sınırları tartışması yoğunlaşarak devam ediyor. Geçen haftaki yazımda İsrail yanlısı lobi gruplarının Filistin yanlısı gösterilerin ve İsrail’e karşı eleştirilerin antisemitizm olarak damgalanmasına odaklandığını yazmıştım. UPenn rektörünün bu kampanyanın kurbanlarından biri olduğunu söylemek mümkün.

Devamı

Elbette Biden'ın Netanyahu'yu güya eleştirdiği konuşmada "Ben bir Siyonistim. İsrail olmasaydı, dünyada güvende tek bir Yahudi olmazdı. İsrail, Hamas'tan kurtulana kadar askeri yardım sağlamaya devam edeceğiz" cümlelerini kullanması İsrail ordusuna devam onayı vermektir.

Netanyahu Gazze konusundaki Beyaz Saray’ın telkinlerini dinlememekle birlikte Amerikan yardımına teşekkür etmeyi ihmal etmiyor. Amerika’nın koruması olmaksızın uluslararası baskılara dayanamayacağının farkında olan Netanyahu, koalisyon ortaklarına Washington’la ilişkiyi götürebilecek tek aktörün kendisi olduğu mesajını vermeye çalışıyor. Biden yönetimi ise İsrail’in politikalarında sınırlı değişiklikler talep etmesine karşın kayıtsız destek politikasına devam etmekte ısrar ediyor. Bunu en son BM oylamasında görüldüğü üzere yalnız kalmak pahasına yapması da Amerika’nın ‘kurallara dayalı uluslararası sistem’ ilkesinden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. Washington bir yandan da İsrail’in ‘orantılı cevap’ kavramını anlamsızlaştıran saldırılarına ve fosfor bombası kullanarak savaş suçu işlemesine rağmen silah vermeye devam ediyor. Kısacası Netanyahu’nun Biden’a teşekkür etmesi için çok sebep var ve bu dinamiklerin kısa sürede değişmesini beklememizi gerektirecek bir işaret yok.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 86. sayısı raflarda yerini aldı.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Yücel Acer, TV Net ekranlarında yayınlanan Bin 1 programında, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda başlayan ve İsrail’in “Gazze'deki Filistin halkına soykırım yaptığı gerekçesiyle açılan dava üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Lahey'de İsrail soykırım suçlaması ile yargılanırken İsrail-Filistin çatışması bölgeye yayılıyor. ABD ve Britanya uçakları perşembe gecesi Yemen'in Sana, Saada ve Dhamar şehirleri ile Hudeyde vilayetinde 72 hedefe hava saldırısı gerçekleştirdi. 19 Kasım'dan bu yana Husiler, Gazze'deki katliama tepki olarak Kızıldeniz'de İsrail'e giden gemilere saldırıyordu. Dün ABD Başkanı Biden, gerekirse Husilere yönelik saldırılarını sürdüreceklerini açıkladı. Dünya nakliye trafiğinin yüzde 15'inin gerçekleştiği Kızıldeniz'de seyr-ü seferin güvenliğini sağlamak ve İsrail'i korumak amacıyla perşembe gecesi yapılar saldırılara tepkiler gecikmedi. İran ve vekilleri hava saldırılarını şiddetle kınarken Türkiye eleştiride bulundu. Suudi Arabistan ise bölgede artan gerilimden kaygılarını ifade etti. Riyad, ABD-Britanya müdahalesinin Husilerle anlaşmasını ve Yemen'den çekilmesini geciktirmesini istemiyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ortadoğu'da 4. turunu yaparak savaşın bölgesel yayılmasını engellemeye çalışıyor. Ancak bu son hava saldırıları Biden yönetimi İran ve vekillerine caydırıcı saldırıların gerekli olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Tercih ettikleri yöntem Husiler başta olma üzere sorun çıkaranların kapasitesini kontrollü şekilde zayıflatmak. Bu yaklaşımın işe yaraması da yeni çatışmaların önünü açması da olası.

İsrail’in Gazze saldırılarının soykırım tartışmasına neden olan boyutları nelerdir? Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanı’na yaptığı başvurusunun ve önleyici tedbir talebinin içeriği nedir? Divanın önleyici tedbir kararının içeriği ve anlamı nedir?

Güney Afrika Cumhuriyeti (Güney Afrika), 29 Aralık 2023 tarihinde, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere karşı yürüttüğü eylemlerle İsrail'in Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiği iddiasıyla Uluslararası Adalet Divanı'na (Divan) başvurmuştu.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 87. sayısı raflarda yerini aldı.

İsrail, Uluslararası Adalet Divanı (Divan) önüne ilk kez 2003 yılında, BM Genel Kurulu'nun bir danışma görüşü talebi bağlamında çıkmıştır. BM Genel Kurulu 8 Aralık 2003 tarihinde aldığı karar ile "İşgal altındaki Filistin topraklarında İsrail'in duvar inşasının hukuki sonuçlarının ne olduğuna dair" Divan'dan hukuki görüş talep etmiştir.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 88. sayısı raflarda yerini aldı.

Uluslararası barış ve güvenliğin korunması için İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, 24 Ekim 1945'de kurulan Birleşmiş Milletler'in (BM) küresel barış ve güvenliğin korunmasından birinci derecede sorumlu ve yetkili organı Güvenlik Konseyidir. Ancak Konsey, kuruluşundan bu yana olduğu gibi İsrail'in 7 Ekim 2023'de başlayan Gazze saldırılarına dair de hemen hemen hiçbir karar alamamış, İsrail'e karşı yine özellikle ABD'nin kullandığı vetolar nedeni ile yetersiz kalmıştır.

Hafta içerisinde Almanya'daki PKK yandaşlarının önce Dortmund şehrinde Türk esnafı, sonra da Türkiye'nin Hannover Başkonsolosluğunu hedef alan saldırıları Berlin yönetiminin terörle mücadele politikası konusunda yaşanan sorunları bir kez daha gündeme getirdi. Aslında aynı günlerde Almanya dışında Belçika, Fransa ve İsveç'te de PKK'lıların Türk vatandaşlarına ve temsilciliklerine yönelik benzer saldırılar gerçekleştirmiş olmaları sorunun sadece Almanya ile sınırlı olmadığını, Avrupa'nın büyük bölümünü kapsadığını yeniden gösterdi. Gerek Almanya gerekse diğer Avrupa ülkelerindeki güvenlik güçlerinin Türk vatandaşlarını ve temsilciliklerini koruma konusunda yetersiz kaldığı, PKK yandaşlarına toleranslı davrandıkları görüldü.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 89. sayısı raflarda yerini aldı.