Kendi iktidarını bir türlü kuramayan Trump, ulusal güvenlik stratejisiyle iç siyasete sesleniyor. Amerikan toplumuna verdiği seçim vaatlerini yerine getirdiğini göstermeye çalışıyor. Meksika sınırına duvar inşa etmek baştan beri dile getirdiği bir vaat. O nedenle bunu başa koymuş..
Devamı
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş ABD’nin ulusal güvenlik doktrini hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş Trump ve ekibinin ortaya koyduğu ulusal güvenlik strateji belgesi hakkında değerlendirmede bulundu.
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun Trump’ın Kudüs kararının İsrail’in politikasına etkisi hakkında değerlendirmede bulundu.
Trump yönetiminin İsrail- BAE patentli "siyasal İslam" politikasının Obama'nın samimiyetsiz "ılımlı İslam" politikasından daha büyük bir iflasla sonuçlanacağını öngörmek için yakın tarihe bakmak yeterli.
Türkiye konusunda bir kesimiyle açık şekilde bu düşmanca politikaları izleyen, bir kesimiyle ise gelgitler yaşayan ABD karşısında Türkiye nasıl bir tavır takınmalı? Böyle bir ülkeyle “güçlü bir ittifak” içerisinde olduğumuza nasıl inanalım?
Mekke ve Medine'nin koruyucusu olarak kendini sunan bir devletin Kudüs konusundaki pasif tavrı Müslüman ve Arap dünyasındaki "liderlik" iddiasını yaraladı.
Devamı
Papa, Putin ve Macron dahil çok sayıda liderle görüşme gerçekleştiren Erdoğan zirve konuşmasında, “işgal ve terör devleti olarak” nitelediği İsrail’in Trump’ın tek taraflı kararıyla ödüllendirildiğini vurguladı. ABD’nin gücüne dayanarak haksız bir karar aldığını vurguladı
Devamı
Türkiye'nin başının terör belasıyla sıkıştırıldığı dönemde Yunanistan sürekli Ege'de yayılmanın peşindeydi. Lozan'ın kendine tanıdığı alanın dışına çıkmaya gayret ediyordu. Kıta sahanlığı ve FIR hattı gibi konularda hep revizyon çabasında oldu. Ama dikkat ederseniz son yıllarda bu konuyu çok da gündeme almıyor. Zira burada da atılacak herhangi bir yeni adımın kendi aleyhine sonuçlar doğurabileceğini düşünüyor..
ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti kabul ettiğini ve büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyacağını açıklaması basit biçimde "fiili durumun resmiyet kazanması" olarak değerlendirilemez. Bu karar, yeni bir kaos dalgası yaratmak ve bunun üzerinden bölgede İsrail'in tahakküm alanını genişletmek için alınmış bir karar.
Trump yaptığı konuşmada kararın ABD'nin çıkarlarına en uygun davranış olduğunun altını çizmiş olsa da gerçekten bu kararın ülkenin çıkarına ne şekilde hizmet edeceği meselesi tam olarak anlaşılmış değil.
Elçiliği Kudüs'e taşıma kararı İsrail'in çıkarına gibi görülüyor. Trump yönetiminin bugünkü dağınık halinde Washington'daki İsrail lobisi tarihi anın geldiğini düşünüyor olabilir.
Trump'a yönelik iç siyasette en sert darbenin, Flynn ile indirileceği belli oldu. Trump'ın bu zamana kadar olan performansına bakarsanız çok başarılı mücadele edebileceğini düşünmek için elimizde yeterince veri yok. Ama yine de şunu iyi bilmek gerek. Amerikan sistemi, Trump'ı yakalasa bile görevden ayrılışını daha serinkanlı biçimde düzenlemeyi tercih edebilir..
Türkiye bugün bir istiklal mücadelesi veriyor. Türkiye'ye ölümü gösterip, sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar. Yani ekonomik krizle tehdit ederek, bağımsız politikaları terk etmeye ve Kuzey Suriye`de bir PKK devletine razı etmeye çalışıyorlar.
Soçi'de üzerinde mutabakata varılan konuların Cenevre'de tartışılacak olması ve ABD'nin de bu masada yer alacak olması krizin gidişatı üzerinde etkili olacaktır.
ABD meşru bir yol ve diplomatik bir çözüm bulmak yerine, terörist bir örgütle mücadele ederken diğer bir terörist örgütü desteklemeyi tercih etti.
Türkiye, bu süreci adım adım değerlendiriyor. Bu son derece akılcı bir politika. Öncelikle PYD'nin dışlandığı bir masa kurulmalı. Sonra ise Amerika'nın dahil olacağı bir masa kurulacak. .
Soçi Zirvesi’yle birlikte Suriye’de barışa çok yaklaşıldığına dair yorumlar da arttı. Ancak hâlâ bu konuda ciddi engellerin varlığından bahsetmek gerekir.
Öncelikle belirtilmesi gereken husus bu krizin geniş bir boyutu olan Türkiye- Batı krizinin bir parçası olması.
Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin önündeki en ciddi konu Fırat’ın doğusudur. Kısa ve orta vadede angajmanlarını bu tehdide göre ayarlaması ve seçeneklerini bu tehdide göre planlaması elzemdir. Bu açıdan müttefiklerinin Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alması ilişkilerin geleceği açısından önemli bir gösterge olacaktır.
Rakka operasyonu için Türkiye’nin ortaya koyduğu planlar ve yaptığı tekliflere karşı hala cevap verilmiş değil. Bu aynı zamanda Suriye bağlamında bölgesel ittifak ilişkilerini de doğrudan etkileyecek bir aşama olarak görülebilir. Ancak el-Bab sonrası Münbiç’e yöneleceğini ve PYD’nin çekilmemesi halinde vuracağını açıklayan Türkiye’nin hareket alanını daraltmak ve Fırat Kalkanı Operasyonu’nu uluslararası hukuk bağlamında elimine etmek için adımlar atıldığını görmekteyiz.