Yeni Bir Dönemin Eşiğinde

Türkiye'nin aktif hamlelerde bulunduğu jeopolitik denklemlerde yine akışın hızlandığı bir döneme girdik.

Devamı
Yeni Bir Dönemin Eşiğinde
Biden'ın Dış Politikası Nasıl Şekillenecek

Biden'ın Dış Politikası Nasıl Şekillenecek?

SETA Washington DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, Joe Biden'ın olası politikaları üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 51. sayısı çıktı.

Kriter Dergisi'nde Burhanettin Duran'ın sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi:

İnternetin getirdiği imkanların yanı sıra büyük tehditlerin de kaynağı olması bu alanın regüle edilmesini kaçınılmaz kılmıştır. Bu nedenle başta Almanya olmak üzere Fransa ve İngiltere gibi ülkeler sosyal medya platformları ve internet üzerinden yayın yapan mecraların denetimi konusunda öncü adımlar atmışlardır.

Türkiye yüzyılda bir görülecek bir dönüşüm çağına girdi. Ya büyük kazanacak ya da bir yüzyıl daha kaybedecek..

Türkiye Karşıtı Söylemin Yeni Yüzü

'Otoriterlik' hikâyesine şimdi de 'askeri saldırganlık' masalını ekliyorlar. Yeni söylemin temelinde Türkiye'nin güvenlik çıkarlarını korumak için yürüttüğü askeri operasyonlardan duyulan rahatsızlık var. Ankara'nın Suriye, Libya, Katar, Irak, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'taki askeri varlığını hedef almak var. Erdoğan'ın krizlerde inisiyatif alan liderliği var. Türkiye'nin hamlelerine, inisiyatiflerine duyulan kıskançlık var.

Devamı
Türkiye Karşıtı Söylemin Yeni Yüzü
İstikşafi Görüşme

İstikşafi Görüşme

Müzakereler çoğunlukla zaman kazanmak ve alternatif yolları tüketmek için yapılır..

Devamı

Türkiye’in bir imparatorluk arayışı içinde olduğuna dair ithamları ilk defa işitmiyoruz. Avrupalılar bu ihtimalden yine endişe duyuyormuş. Bu ithama bir tek biz maruz kalıyoruz da nedense sömürgeciliğin alasını yapmış ve hala da imparatorluklarını kurmaya ve korumaya çalışanlar maruz kalmıyor.

TÜRKİYE bir yandan denizlerdeki gaz ve petrol aramalarına devam ederken diğer yandan da NATO şemsiyesi altında Yunanistan ile gerilimi azaltıcı bir takım müzakerelerde bulunuyor.

Gelecek hafta yapılacak AB zirvesinde önemli gündem konularından biri Doğu Akdeniz ve Türkiye olacak. 24-25 Eylül’de Brüksel’de yapılacak devlet ve hükûmet başkanları zirvesi öncesinde 21 Eylül’de aynı şehirde AB Dışişleri Bakanları Konseyi toplanacak. Bu toplantılardan, Doğu Akdeniz politikası nedeniyle Türkiye’ye ağır yaptırım kararları çıkması için çalışan çevrelerin kulis faaliyetleri sürüyor.

AB’nin Suriye krizi, mülteciler, terör örgütleri ile ilişkileri konuları, son aylarda ise Doğu Akdeniz konusunda takındığı tavır, hakkaniyet, adil paylaşım, demokrasi gibi ilkelerin zaman açısından konjonktürel, mekân açısından da Avrupa ile sınırlı.

Doğu Akdeniz’deki Türkiye faaliyetlerinden rahatsız olan Macron’un provokatif hamleleri bir bir elinde patlıyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç, Fransa'nın Türkiye karşıtı tutumuna ilişkin, "Fransa'nın Orta Doğu politikası da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve İsrail çizgisinde ilerliyor. Türkiye'yi hedef alan, Türkiye düşmanlığında sınır tanımayan bu cephenin de bir tarafında yine Fransa'yı görüyoruz." ifadelerini kullandı.

Doğu Akdeniz'deki gerginliğin öncekilerden en önemli farkı, daha önce genellikle gerilimin düşürülmesi rolünü üstlenen üçüncü tarafların Yunanistan lehine harekete geçmeleri ve konuyu Türkiye üzerinde bir baskı aracı olarak kullanma istekleridir.

Doğu Akdeniz'de kıyısı olmayan Fransa, bu denizdeki en uzun kıyıya sahip ülke olan Türkiye karşısında "AB'nin jandarması" rolüne soyunuyor. Silah satma amacıyla Yunanistan'ı kendi "kifayetsiz muhteris" kıvamındaki hamlelerine alet ediyor.

Dost sahibi olmak iyi gibi görünür ama bu ne kadar iyi bir diplomasi yürüttüğünüzün ölçüsü değildir. Çünkü diplomasi gerilimin tersi değildir. İçinde gerilimi de barındıran bir yoldur. Diplomasi kavgaya gürültüye rağmen sizin işinize geliyorsa kıymetlidir. Tek bir tane dostunuz olmayabilir ama siz kazanıyorsanız bir önemi yoktur. Etrafınız dostlarla çevrilidir ama siz kaybediyorsanız bunun da bir anlamı yoktur.

Tablo Macron'un Ortadoğu'dan Avrupa'ya, Afrika'dan NATO'ya kadar birçok alanda sonuçsuz çırpınışlara savrulduğunu gösteriyor. Bunun en tehlikeli boyutu bu bölgelerde oluşturacağı istikrarsızlıktır. Tam da bu yüzden Almanya, İspanya ve İtalya Doğu Akdeniz'de Yunanistan-Fransız ekseninin dengelenmesine yönelik bir tavır içinde. NATO'nun Türkiye ile Yunanistan arasında olası bir çatışmayı engellemek için devreye girmesi ve ABD Afrika Komutanlığının Tunus'ta gerçekleştirdiği askeri faaliyetler de Fransa'nın NATO'yu istikrarsızlaştırıcı hamlelerinden bağımsız okunamaz.

Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand Le Figaro gazetesine 1998'de verdiği mülakatta 'O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil' ifadesini kullanması Fransa'nın milli çıkarlarının ne kadar barbar ve insanlık dışı zemine sahip olduğunun tezahürüdür.

Türkiye düşmanları kervanına Macron da eklendi.

Avrupa’da şekillenen ve giderek genişleyen bu düşmanca tavır karşısında Türkiye’nin diplomatik, ekonomik ve askerî araçların hepsinin devrede olduğu hassas bir politika izlemesi gerekiyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin Avrupa politikasında hesaba katmasını önemli gördüğümüz hususlara değinelim...

Türk halkını ayırarak Erdoğan'a saldırmaları hiçbir şeyi örtmüyor. Zira Erdoğan, iç ve dış saldırılara karşı koyan ve 15 Temmuz direnişini sergileyen bir lider. Bu iki varoluşsal meseleyi birleştirenlere karşı duran güçlü bir devlet adamı.