Avrupa Güvenliği için Türkiye'nin Vazgeçilmezliği

Türkiye AB ilişkilerinde son haftalarda çok önemli gelişmeler yaşanmakta. Bu gelişmeler iki haftadır Rusya ile yaşanan jet krizinin gölgesinde kaldı.

Devamı
Avrupa Güvenliği için Türkiye'nin Vazgeçilmezliği
Rusya Krizi ve Türkiye'nin Değişen Enerji Jeopolitiği

Rusya Krizi ve Türkiye'nin Değişen Enerji Jeopolitiği

SETA Ekonomi Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay, Türkiye ile Rusya arasında yaşanan gerginliğin bölgedeki enerji jeopolitiğini nasıl etkileyeceğini Al Jazeera için yazdı. Ünay’a göre, Rusya ile yaşanan kriz, Türkiye’nin enerji jeopolitiğini daha dengeli bir yapıda yeniden şekillendirmesi için ciddi bir fırsat olarak algılanabilir.

Devamı

Son birkaç yüzyılı okuduğumuzda dünya tarihinde sistemik savaşların yaşandığı görürüz. Şu anda mevcut rejim yıkılmış bulunuyor yerine yeni bir sistem ikame edilmiş değil. Bu yanıyla bakılınca bir kriz ve geçiş dönemindeyiz.

Muhittin Ataman, Türkiye sınırını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin ardından Rusya’nın takındığı sert tutumunun Avrupa’da nasıl karşılandığını yorumladı.

Hasan Basri Yalçın: “Türkiye ile iş yapmaya, Rusya’nın da en az Türkiye kadar ihtiyacı var.”

Rusya konusunda izlenen politika AB ile görüşmelerin seyrini de etkileyecek.

Batı'nın Ukrayna'da Yaptığını Rusya Suriye'de Yapıyor

Murat Yeşiltaş: “Batı, Ukrayna’da hangi hatayı yapıyorsa, şimdi Rusya’da Türkiye’nin dibinde benzer hataları yapıyor.”

Devamı
Batı'nın Ukrayna'da Yaptığını Rusya Suriye'de Yapıyor
Enerjide Rusya da Türkiye'ye Bağımlı

Enerjide Rusya da Türkiye'ye Bağımlı

Anlaşmalar gereği Rusya'nın Türkiye'ye gaz akışını keseceğine ihtimal vermiyorum. Rusya'nın da Türkiye pazarına bağımlılığı söz konusu.

Devamı

G20, mevcut krizin etkilerini azaltacak ve yeni krizleri önleyecek reformlara öncülük edecek bir platform olarak görüldü.

G-20 zirveleri özellikle finansal konularda liderlerin ‘şipşak’ çözümler ürettikleri bir yer. Türkiye'nin G-20 sevgisinin de özel nedenleri var.

Savaş uçaklarının hava sahası ihlalleri ile kıyaslandığında daha basit ve kısmen zararsız gibi gözüken İHA olayı, bunların kullanılma amaçları (casusluk, istihbarat, hedef tespit vs.) düşünüldüğünde ülkemize karşı en azından hasmane bir tutumu göstermesi açısından aynı derecede önemlidir.

SETA Ankara’da düzenlenen panelde, Ukrayna’daki savaşın geldiği son nokta, Rusya ile Batı’nın çözüm arayışı, Rusya’nın hedefleri ve Ukrayna’da bulunan soydaşlarımızın durumları ele alındı.

Yunanistan’da radikalizmin yükselmesinin sebepleri nelerdir ve bu durum diğer Avrupa ülkelerinde gözlemlenen yükselişe ne kadar benzemektedir?

DÜNYA yeni bir düzenin kurulma sancılarını çekiyor. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından tasfiye edilen klasik imparatorlukların yol açtığı iktidar boşluğu kendini İkinci Dünya Savaşı’nda gösterdi. Bu savaşın ardından ortaya çıkan güç boşlukları ise Soğuk Savaş şeklinde tarif edilen nispi denge ile dolduruldu.

Gürcistan’ın G. Osatya’ya girmesiyle başlayan Rusya ve Gürcistan arasındaki sıcak bir çatışmayla gözler Kafkaslar’a çevrildi. Ama kazan uzun zamandır kaynıyor. Öyle anlaşılıyor ki İslam dünyasında dondurulmaya çalışılan çatışmaların yerini Avrasya’da etnik ve dini temelli sıcak çatışmalar alacak. Ufak etnik çatışmalar dahi giderek jeopolitik mücadelelerin fay hatlarına dönüşecektir ve taraflar büyük güçler veya koalisyonlar olacak.

Türk siyasetinin inişli çıkışlı yollarını aşındırmaya devam ediyoruz. Bunca gerilimle yüz yüze kalmak, korku ve tehdit algısı üzerine kurulu bu siyaset ortamını teneffüs etmek zorunda olmak hazmedilebilir türden bir durum değil. Fakat yine de bize düşen, anlamak. Hazmedememek, duyarsızlığı getirmemeli; meselenin aslını esasını anlamaya çalışmalı. Bir durumun aslını esasını ortaya koymak, tarihin kıvrımlarına doğru yol almayı gerektirir. Zira tarih dışında, tekil oluşumların, birbirinden bağımsız süreçlerin içerisinde eridiği kültür potasını resmedebileceğimiz bir başka güzergah yok. Norbert Elias’ın da dediği gibi sosyal hayata dair sahici bir tasavvur geliştirememenin başlıca nedeni, “süreçleri durumlara indirgeme” yanlışına düşülmesidir.

Fransa Meclisinin onayladığı sözde Ermeni soykırım yasası, gündemimizi uzun bir süre meşgul edecek. Fakat yasa Türkiye’den çok Avrupa ve AB için bir imtihan. Çünkü Avrupa’nın düşünce ve ifade özgürlüğü ilkesine sadık kalıp kalmayacağını, bu yasaya ilişkin tavrı belirleyecek.Öncelikle şunu belirtelim: Fransa’nın bu kararı siyasi bir provokasyon niteliği taşıyor. Batının kışkırtıcı hatalarına İslam dünyasından gelen her ölçüsüz tepki, Avrupa’daki muhafazakar ve ideolojik siyasi çevrelerin elini güçlendiriyor.