ABD Seçimleri ve Dijital Müdahale Tartışmaları

Kitle iletişim araçları tarihin her döneminde "gündem oluşturma" (agenda setting) açısından önemli bir etkiye sahip olmuştur. İktidar ya da muhalefetin bütün bileşenleri bu anlamda ya medyayı kontrol etmek istemişler ya da medya sahipleri ile iyi ilişkiler geliştirmişlerdir. Geleneksel medyanın tek yönlü bilgi akışı ve içeriğin filtrelenmesi sürecindeki formel bürokrasi bu anlamda iktidarı kullanmak isteyen aktörlerin işlerini de kolaylaştırmıştır. Nitekim medyaya sahip olan aktörler içeriği diledikleri biçimde üretmekte ve kendi pozisyonlarının savunuculuğunu sahip olduğu araçlar ile tahkim etmektedirler.

Devamı
ABD Seçimleri ve Dijital Müdahale Tartışmaları
Siyaset Değil Zillet

Siyaset Değil Zillet

Şirin Payzın Halk Tv'deki programında Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu'nu konuk ediyor..

Devamı

Dünya üzerinde ciddi bir hegemonyaya sahip olan Facebook, WhatsApp, Twitter, Instagram gibi Amerika menşeili sosyal ağlar, özel hayatın gizliliğinin ihlali, kişisel verilerin yedeklenmesi ve paylaşım içerikleri üzerinden kişisel ve ulusal güvenlik konusunda birçok soru işareti barındırıyor.

F-35 programı nedir? Türkiye’nin programdaki rolü nedir? Türkiye neden F-35 programından çıkarıldı? Türkiye’nin cevabı ne oldu? Trump yönetimi bu konuda nerede durmaktadır?

Uzun bir süredir siyasetin gündeminde olan ve partiler arasında konsensüsün sağlanamadığı sosyal medya düzenlemesi, ittifaklar arası tartışmalarda da bir bölünme yaratmış durumda. "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un meclise gelmesi (28 Temmuz Salı) ve kabul edilmesi aşamasında (29 Temmuz Çarşamba) özellikle CHP, HDP ve TKP'nin ağır eleştirileri söz konusu olmuştur.

Sosyal medyaya ilişkin düzenlemeleri içeren kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Peki, sosyal medyada yeni düzenleme nasıl olacak? Yasa hangi yenilikleri getiriyor? Sosyal medyada “unutulma hakkı” nasıl olacak? SETA Araştırmacısı Dr. Turgay Yerlikaya tüm merak edilenleri AKŞAM TV'ye anlattı.

Sosyal Medya Şirketlerinin 'Tarafsızlığı'

Bella Hadid'in sosyal medyada paylaştığı babasının “Filistin” yazan pasaportunun sansüre uğratılarak kaldırılması sosyal medya şirketlerine yön veren ideolojik yaklaşımın görünenin aksine çok daha geniş bir düzlemde uygulamada olduğuna işaret ediyor.

Devamı
Sosyal Medya Şirketlerinin 'Tarafsızlığı'
Sosyal Medyada Bizi Kim Koruyacak

Sosyal Medyada Bizi Kim Koruyacak?

Gün geçmiyor ki sosyal medyadaki güvenlik kaygılarını haklı çıkartan bir gelişme yaşanmasın. Son hadise Twitter'da yaşandı. Aralarında Elon Musk, Bill Gates, Barrack Obama gibi birçok tanınmış kişinin hesabı hacklendi, bu hesaplardan sahiplerinin bilgisi dışında paylaşımlar yapıldı.

Devamı

Güney Kafkasya'da gerginlik yeniden tırmandı. Ermenistan, Azerbaycan mevzilerine saldırdı, Bakü ordusu karşılık verdi ve çatışma çıktı. Uzmanlara göre Erivan, dikkatleri hukuka aykırı adımlarından dağıtmaya çalışıyor. Son çatışma da provokasyon.

Türkiye'de özgürlüklerin sınırlandırılması olarak yorumlanan ve Kemalist dönemin otoriter politikaları ile karşılaştırılan bu regülasyon girişimlerine yönelik eleştiriler, mevcut dünya reel-politiğini dikkate almamakta ve gelişen dünyanın dinamiklerine ayak uyduramamaktadır.

Bu analizde ABD’nin DSÖ’ye verdiği tepkinin kısaca iç ve dış politikadaki yansımalarına değinilerek DSÖ’ye yöneltilen eleştiriler açıklanmaktadır.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) kadın cinayetlerinin medyaya yansıma şekillerini inceleyen 'Türk Medyasında Kadın Cinayetleri' raporu yayımladı.

Bu rapor kadın cinayetlerini haberleştirirken medya organlarının hangi kriterlere göre yayın dili geliştirmesi gerektiğini tartışmak amacıyla hazırlanmıştır. Rapor uluslararası literatürü baz alarak toplumun meseleye en doğru ve sağlıklı şekilde yaklaşmasını sağlayacak haber diline dair çeşitli kriter önerileri sunmaktadır.

Sosyal medyanın algılanış ve algılatılış biçiminde bir sorun var. Bu mecradaki özgürlüklerin sınırsız olması gerektiği gibi bir ima sürekli yapılıyor. Halbuki ister sosyal medyada olsun ister sokakta kimsenin kimseye küfür etme gibi bir hakkı olamaz. Örgütlenerek insanlara yönelik itibar suikastları yapılamaz. Tehdit edilemez. Ülkenin ulusal güvenliğini ilgilendiren meselelerde ülkeye operasyon yapılamaz.

Türkiye gibi küresel iletişim akışı ile entegre ülkelerin bir taraftan ilgili şirketlerin çifte standardıyla uğraşırken diğer taraftan küresel enformasyon akışı ile bağlantılı kalma durumları devam edecektir.

Muhalefetin 'sosyal medyama dokunma' veya 'özgürlükler kısıtlanıyor' tavrı sorunu çözmediği gibi tüm dünyanın gündemindeki bir meseleyi de ötelemek demek. Evet, tam da "bizim ailemizin başına gelenler 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının başına gelebilir" bilinciyle sosyal medya mecralarıyla ilgili yasal düzenleme yapılmalı. Bu platformlarının Türkiye'de ofis açma zorunluluğu getirilerek vergi vermeleri sağlanmalı. Sahte hesapların önüne geçilmeli. Bu şirketler, suç içeren paylaşımlar hakkında Türk yargısına hızlıca bilgi vermeli. Bunlara uymayan şirketler de tıpkı Fransa, Almaya ve İtalya'da olduğu gibi cezalandırılmalı. Regülasyon bu mecraları kapatma anlamına gelmiyor.

Twitter hala Türkiye ile işbirliği yapmıyor. ABD, Fransa, Çin, İngiltere, Almanya ve diğer bazı devletler bu Twitter'dan hesap sorabiliyor ama iş bize gelince nedense özgürlük meselesi haline dönüşüyor.

Türkiye’de sosyal medya ile ilgili düzenleme yapılmadığı müddetçe, sırayla her gün birileri nefret söylemi ve düşmanlıkla saldırıya uğrayacak. Düzenlemenin gecikmesi, sosyal medya alışkanlıklarında kötülüğün ve saldırganlığın normalleşmesini yaygınlaştırıyor.

Siyasal alanın sosyal medya üzerinden yeniden şekillendirilmesine yönelik olarak, muhalefet bir süredir planlanmış organize kampanya yürütüyor.

SETA'nın 'Ekonominin Koronavirüsle Mücadelesi' raporunda, gelecek yıl salgının büyük ölçüde ortadan kalkması şartıyla 2022 yılının ekonomide toparlanma ve telafi yılı olacağı kaydedildi.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 'Avrupalı devletler, kanaat önderleri ve karar alıcılar İslam'ı bir güvenlik tehdidi, Müslümanları da potansiyel suçlu olarak görmekten vazgeçmelidir' dedi.