Reformları İzleme Komitesinin Önemi

Hatice Karahan, 64.Hükümetin eylem planına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
Reformları İzleme Komitesinin Önemi
Rusya'yı Bekleyen Büyük Tehlike

Rusya'yı Bekleyen Büyük Tehlike

Muhittin Ataman: “Rusya eğer Türkiye ve İslam karşıtı sert söylemi harmanlayarak devam ettirirse bütün bir İslam dünyasını karşısında bulacak.”

Devamı

Türk medyası, tarihinde görülmemiş bir şekilde, Amerikan seçimlerini salı günü başlayıp çarşamba sabahına kadar takip etti.

Esed rejiminin krizin başından beri yürüttüğü kampanyaya baktığımızda hem metod hem de retorik açısından İsrail’in Hasbara’sıyla önemli paralellikler taşıdığını görmek mümkündür.

Ortadoğu'daki gelişmelere yönelik komplocu yaklaşımlar yerli bir oryantalizmin ürünü. Bu yaklaşımların özünde, bu coğrafyaya ait olan öznelerin iradesiz olduğu önyargısı yer alıyor.

İsrail'deki cari siyasi tabloya baktığımızda önemli dış politika konularında farklı adımlar atma inisiyatifine sahip olabilecek bir koalisyonun kurulmasını öngörmek oldukça zordur.

Batı ve Kaddafi Çıkmazında Libya

SETA’nın 14 Nisan 2011 Perşembe günü düzenlediği oturum başkanlığını SETA Dış Politika Koordinatörü Prof. Dr. Talip Küçükcan’ın yaptığı “Batı ve Kaddafi Çıkmazında Libya” başlıklı panele Habertürk TV Dış Haberler Müdürü Ceyda Karan, SETA Dış Politika Uzmanı Selin M. Bölme ve Samanyolu Haber TV Dış Haberler Editörü Akın Emre Karagülle konuşmacı olarak katıldılar.

Devamı
Batı ve Kaddafi Çıkmazında Libya

Batı Balkanlar'ı Etkisi Altına Alan Siyasi Kriz

Arap ülkelerinde birbiri ardına yaşanan kitlesel isyanlar nedeniyle bütün dünyanın gözü Ortadoğu’ya çevrilmiş olsa da, siyasi istikrarsızlık bugünlerde çoğu Batı Balkan ülkesinin de yakasını bırakmıyor.

Devamı

ABD seçim sistemi, Kongre’nin yapısı, bağış kampanyaları gibi prosedürel uygulamaları başarıyla kullanan İsrail lobisi, Demokratlar’ı ürküterek Obama’yı İsrail konusunda geri adım atmaya zorlamıştır. Türk-Amerikan ilişkilerinin görünmeyen üçüncü ortağı hep İsrail’di. İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan beri stratejik bir çerçeveye oturan bu ilişki, İsrail’i de zaman zaman seviyesi değişmekle birlikte hep yanında tutmuştur. Nasıl ki Türkiye-ABD ilişkilerinde zaman zaman krizler yaşanmışsa, Türk-İsrail ilişkilerinde de krizler yaşanmış, ancak Türk-Amerikan ilişkilerinde olduğu gibi burada da ilişkilerin şimdiki gibi sona erme noktasına varması daha önce görülmemiştir. Yeni olan Türk-İsrail ilişkilerinin sona ermeye doğru yol alması, bu gidişatın ise Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceğinin henüz kestirilemiyor olmasıdır. Üç ülke de gidişatın ne sonuç doğuracağını bilemiyor, sonucu kontrol etmeye çalışıyor. Bu üçlü ilişkinin asıl kahramanı olan Washington’daki İsrail Lobisi, olanları büyük heyecanla izlerken, Türkiye ile İsrail arasında yaşanan gerginliği, Türk-Amerikan ilişkilerini gererek kontrol altına almaya çalışıyor, İsrail’le gerilen ilişkiler konusunda adeta Türkiye’yi tehdit eder bir politika izlemekte beis görmüyor.

Kürt sorunu, Alevilik, asker-sivil ilişkileri ve laiklik gibi konularda işlerin daha da karmaşıklaştığına yönelik algı bu alanlardaki sorunların görünürlük kazanmasından kaynaklanmaktadır.Türkiye sancılı bir dönemden geçiyor.

HER yerde olduğu gibi Türkiye’de de sihirli bir hava estirdi ‘dijital başkan’ Barack Hüseyin Obama.

ABD siyasi sistemini biraz yakından tanıyanlar, Brookings Enstitü’nin Obama’nın gölge yönetimi olduğu tezinin çok da abartılı olmadığını takdir edeceklerdir. ABD’nin 44. başkanı olarak göreve başlayan Barack Hüseyin Obama’nın, Beyaz Saray ekibini ve kabinesini kurarken kullandığı insan havuzlarının biri eğer kendi seçim bölgesi Chicago’nun yerli siyasetçileri ise diğeri de Washington’un en eski, en zengin ve en itibarlı düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’dür. Bunda hiç de şaşılacak bir durum yok aslında.

KIRK yıllık Davos toplantılarının bir gün gerçek bir tartışmaya yol açacağı kimin aklına gelirdi? Türkiye gibi ülkelerin devlet başkanlarının lütfen davet edildiği bu tür toplantılarda merkez güçler gücünü gösterir, uydu güçler merkezden aldıkları ışığı yansıtır.

SETA PANEL Nuh Yılmaz George Mason University, Washington DC Tarih: 14 Ağustos 2008 Perşembe Saat: 16.00 – 18.00 Yer: SETA, Ankara

Berthold Brecht, "Augsburg Tebeşir Dairesi" adlı hikâyesinde, gerçek sevginin nasıl test edildiğini anlatır. Avrupa'daki 30 yıl savaşları sırasında Katolikler Augsburg şehrini ele geçirerek talan ederler.  

Türkiye'nin gündemine oturan 'yükselen milliyetçilik' tartışmasının en görünmeyen aktörü MHP desek herhalde abartmış olmayız. Geleneksel Türk milliyetçiliği ile ulusalcılık arasındaki ayrımı netleştirmesi gereken MHP, hem bir 'muhit' hem de siyasi bir hareket olarak adeta ortada yok. 22 Temmuz seçimlerine doğru giderken, MHP bu sessizliğini bozacak mı?

Parmaklarım titreyerek klavyenin tuşlarına dokunuyorum. Dışarıda ambulans sirenleri ötüyor. Ulus’taki patlama haberi henüz geldi. Sempatik olmaya çalışan tuhaf antenli tiplemelerle ya da mükerrer komedyenlerle milyon dolarlık reklâmlar yapan GSM operatörlerinin hiçbiri çalışmıyor; şebeke meşgul! Çünkü ortada mizahî değil, ciddi bir durum var; “Öyleyse bize iş düşmez” mi dediler acaba?

Cumhurbaşkanlığı seçimi, Türk siyasetinin bazı temel sorunlarını tekrar gündeme getirdi. "Kim olsun, kim olmasın?" tartışmasına kilitlenen süreci daha farklı ele alabilsek, Türkiye'deki siyasi kültür üzerine daha sağlıklı değerlendirmeler yapabiliriz belki.Merkezî devletin alanı, çevreyi de sivil toplum alanı olarak kabul edersek, Türkiye'de bu ikisi arasındaki ilişkinin baştan beri yanlış kurgulandığını söyleyebiliriz.

Türkiye'nin zengin bir birikimi var, ama son zamanlarda daha iyi anlaşılıyor ki bu birikim dış dünyaya yeterince tanıtılamıyor. Tanıtılmış olsak ülkemiz, kültürümüz ve insanımız hakkında bu kadar yanlış fikirler ve önyargılar olmazdı. Demek ki bu konuda fazla kafa yormadığımız gibi üzerimize düşen görevleri yapmayı ihmal etmişiz. Türkiye'nin kapsamlı bir tanıtım stratejisi ve kampanyasına ihtiyacı var. Bu işte resmi kurumlar kadar Avrupa'daki Türk sivil kurum ve toplulukları da etkin rol almalı. Kısa, orta ve uzun vadede yapılabilecek rasyonel faaliyetlerin bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:

Başbakan’ın Danimarka gezisi bir ironiler merasimine dönüştü. “Medeniyetlerarası İttifak: Türkiye’nin Rolü” konulu diyalog toplantısı “medeniyetlerarası” bir krize yol açtı. Danimarka basınında çıkan İslam aleyhtarı karikatürler yüzünden kırk gündür süren krizle gerilen ilişkileri yumuşatmayı da amaçlayan gezi, daha büyük bir gerginlikle son buldu.Avrupa’nın siyasi ve coğrafi olarak küçük addedilebilecek ülkelerinde bu yıl yaşanan bazı tecrübeler Avrupa Birliği’ne odaklanan Türk kamuoyunu tedirgin ediyor. Hollanda’da Onur Hava Yolları’nın başına gelenler, 3 Ekim’de müzakerelerin başlaması için yapılan son toplantıda Avusturya’nın tutumu, İsviçre milli maçındaki olaylar ve nihayet dün Danimarka’da yaşananlar Türkiye’deki Avrupa karşıtlığını güçlendiriyor. Avrupa’nın yan rollerini oynayan ülkelerdeki bu gelişmelerin verdiği intibaya başroldeki büyük devletlerin de katkısı büyük.