Bu analizde, Yunanistan’ın benimsediği gerilim siyasetinin arka planındaki nedenler ve bu tavrın hukuki zeminde bir karşılığı olup olmadığı incelenmektedir
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Murat Aslan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Brüksel’de Yunan mevkidaşıyla görüşmesini değerlendirdi.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Ferhat Pirinççi, tarihsel süreçleriyle Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı tavrını ve sebepleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Yunanistan, uluslararası anlaşmaları ihlal edip Ege Denizi’ndeki adaları silahlandırıyor. Yunanistan’ın Ege Denizi’nde attığı adımları ve Türkiye’nin buna karşı tutumunu Prof. Dr. Ferhat Pirinççi ile konuştuk.
SETA Brüksel Koordinatörü Talha Köse, Yunanistan’ın silahlanma politikaları üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Evet bir kimlik siyasetine tanık olacağız ancak bu 'milli çıkarları' koruyan kapsayıcı bir milli kimlik tartışması olmaya aday.
Gelişmelerin seyri büyük ölçüde Yunanistan'ın bundan sonra atacağı adımlara göre şekillenecek. Her halükarda Türkiye-Yunanistan ilişkileri artık eski formatında olmayacak.
Devamı
Suriye’deki gelişmeleri ve Türkiye’nin güvenlik kaygılarını SETA Güvenlik Uzmanı Murat Aslan ile konuştuk.
Yunanistan'ın maksimalist hamlelerine ve iddialarına karşı duyarlı olunması zorunluluğunu ortaya çıkarıyor. Bu noktada Doğu Akdeniz'de sergilenen kararlılık ve caydırıcılığın artırılarak Ege'deki eski ve yeni Yunan girişimlerine karşı uygulanması önemli. Geçmişte Ege'de iki ülke arasında bir Lozan dengesi oluşturulmuştu ve Yunanistan bu dengeyi hep kendi lehine bozdu. Dolayısıyla artık ya Lozan dengesinin yeniden tesis edilmesinin ya da Ege'de yeni ve sürdürülebilir bir dengeyi oluşturmanın zamanı geldi görünüyor.
SETA Dış Politika Araştırmacısı, Uluslararası Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Yücel Acer son günlerde yaşanan gelişmeler ışığında Türkiye - Yunanistan ilişkilerini değerlendirdi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 69. sayısı çıktı.
Yunanistan ve Türkiye seçimlere çok yakın iken Washington'un Atina'yı, halk tabiriyle şımartması, NATO müttefikleri arasında riskli bir sürece işaret ediyor. Ankara, güvenlik taleplerinin karşılanması konusunda ısrarlı olacak. İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği vetosunda da Suriye'de operasyon konusunda da milli çıkarlarının gerektirdiği adımları atacak.
Ankara, Ukrayna krizini ve tetiklediği süreci ittifakın daha güçlü olması için bir fırsat olarak değerlendiriyor. Türkiye'nin güvenlik kaygılarının giderilmesi ittifak içi dayanışma göstergesi olacaktır. Britanya'nın Türkiye'ye savunma sanayisi alanındaki ambargoları kaldırması diğer üyeler tarafından da takip edilmelidir.
Millî Güvenlik Kurulu'nun son kararı farklı bir resmi ortaya çıkarttı. Kurul, 'Güney sınırımızdaki operasyonlar' ifadesinin altını çizdi. Peki böyle bir ifade ne anlama geliyor?
Rusya'nın Ukrayna işgaliyle birlikte Türkiye'nin jeopolitik ortamında yaşanmakta olan değişim Türkiye'nin dış ve güvenlik siyasetine dair önceliklerinde yeni bir hesaplamayı ve gözden geçirmeyi zorunlu kılmaktadır.
Batı medyasında NATO'nun önde gelen ülkelerinin, Türkiye'yi vetosunu kaldırması yönünde 'ikna edeceği' fikri işleniyor. Niinistö ve Andersson'un da Biden'dan Türkiye'yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ikna etmesini istemiş olması düşünülebilir. Bu yaklaşımlar NATO'nun krizinin çözülmesine katkı sunmaz. Ankara ikna edilmesi gereken başkentler olarak Stockholm ve Helsinki'ye işaret ediyor.
Dış politika milli bir meseledir. Uzun süre iktidar olamamanın getirdiği sorumsuzlukla ve popülist yaklaşımlarla dış politikaya yaklaşılamaz. Dış politikada devletlerin sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk sadece iktidarları bağlamaz. Muhalefetin teorik olarak iktidar alternatifi olduğu düşünüldüğünde söylediği sözler, ortaya koyduğu yaklaşımlar uluslararası çevreler tarafından da çok kolay bir şekilde araçsallaştırılır.
Ankara'yı arayan Batılı yetkililer, Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladıklarını ancak iki ülkenin üyeliğinin hızlıca kabul edilmesi gerektiğini ve Ankara'nın taleplerinin hemen karşılanamayacağını öne sürüyorlar. Halbuki daha önce verilen sözlerin tutulmadığını çok iyi bilen Türk yetkililer de baskı kurulması gereken başkent olarak Stockholm ve Helsinki'ye işaret ediyorlar.
Türkiye'nin, iki ülkenin (özellikle İsveç'in) üyeliği konusundaki kaygı ve taleplerini açıklaması şimdi bütün NATO başkentlerinin odağında.