Atina, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı mutabakatı geçersiz kılmak için çabalıyor. Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi Antalya Körfez'in sıkıştırmak istiyor.
Devamı
Türkiye'nin ana muhalefet partisi Türkiye düşmanlarıyla ortak bir tavır sergileyip Türkiye'yi itham ediyor.
Devamı
Libya'da askeri denklem değiştikçe diplomasi arayışları da öne çıkıyor.
Türkiye Ortadoğu'nun belki de en aktif askeri oyuncusu oldu. Suriye'den Libya'ya kadar askeri operasyonlar yapıyor. Cumhuriyet tarihimizde görmediğimiz bir hareketlilik ve müdahaleler dönemine girdik.
Bu rapor 21. yüzyılın şok etkisi yaratan koronavirüs salgınının askeri çatışmalar ve terör örgütlerinin stratejileri üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde, sıcağı sıcağına yazılmış analizlerle sunmaktadır. Bu bağlamda Suriye, Libya, Yemen ve Irak’taki çatışmalara ışık tutarak salgın sonrası söz konusu alanlarda yaşanabilecek muhtemel gelişmelere dikkat çekmekte, ayrıca risklere ve yapılması gerekenlerin neler olduğuna değinmektedir.
Post-korona dönemine ilişkin hemen hemen herkes “dünya artık eskisi gibi olmayacak” diyor ya, bazı şeylerin eskisi gibi olmaya devam edeceği aslında kesin.
Ortadoğu'nun çatışma bölgelerindeki hareketlilik devam ediyor. Koronavirüs salgınının uluslararası sistemin yapısını, dünya ekonomisini ve devletlerin istikrarını nasıl etkileyeceği tartışmaları sürerken özellikle Libya'da sıcak gelişmeler yaşandığını belirtmek gerekir. BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile darbeci Hafter güçleri arasındaki çatışmaların seyri son bir aydır değişim gösteriyor.
Devamı
İttifakların sorgulanmasından devletin ve dijitalleşmenin güçlenmesine kadar birçok alanda radikal dönüşümler olmasını öngörüyoruz. Ancak pandemi ile mücadele devam ettikçe aslında daha çok şeyin de değişmeyeceğini idrak ediyoruz.
Devamı
Bugün için her ülke kendi derdine düşmüş durumda. Küresel bir liderlik yok. Uluslararası kurumlar kendi geleceklerinin ne olacağı ile meşguller. AB şimdiden çatırdıyor. Birlik ülkeleri arasında beklenen dayanışmanın gösterilememesi, Güney Avrupa ülkelerini çileden çıkardı. Şimdi İspanyol ve İtalyanlar, İngilizlerin AB’yi terk etmekle iyi bir iş başardığını düşünüyorlar.
Koronavirüs salgınının sosyal politikalar alanına yansıması nasıl oldu? Koronavirüs salgını sürecinde gelir güvencesinin sağlanmasına yönelik atılan adımlar nelerdir? Koronavirüs salgınının ortaya çıkmasının ardından iş yaşamında güvenlik ve sağlığa yönelik ne gibi adımlar atıldı? Çocuk bakım kuruluşlarında kalan çocukları Koronavirüs salgınından korumak için hangi önlemler alındı? Koronavirüs için yüksek risk grubu olarak görülen 65 yaş üstü bireylerin yoğunlukla bulunduğu huzurevlerinde ne gibi önlemler alındı?
Bu durumda önemli olan, yaşanması beklenen krizlere mümkün olduğu kadar hazırlıklı olmaktır.
Türk ekonomisi olarak gerçekten ilginç bir dönemden geçiyoruz. Normalde ülke ekonomileri belirli bir dönemde tek bir şok yaşar. Örneğin 2018 Ağustos'ta yaşadığımız bir arz şoku idi. Türk lirası kısa sürece ciddi bir şekilde değer yitirdi ve daha sonraki süreçte bunun sonuçlarıyla yüzleştik. Yaşadığımız Korona krizinin temel özelliği ise çok boyutlu olması. Ekonominin her iki cephesi (arz ve talep) kendi şoklarını ayrı ayrı ve çok katmanlı bir şekilde yaşıyor. Birçok krizi aynı anda yaşıyor gibiyiz.
Hem devlet hem de toplum olarak şimdilik iyi bir sınav veriyoruz. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesini esir alan virüse karşı devlet her türlü önlemi titizlikle alıyor. Toplum duyarlılığı da gayet yüksek. Salgın hastalık konusunun dini, ideolojisi, toplumsal sınıf farklılığı falan yok. Hepimizi vurabilir. Bu bilincin yaygınlaşmış olduğunu görmek güzel.
Dezenformasyon amaçlı üretilen manipülatif içerikler de bu tür bir medya mantığı ile kitlelere sunulmakta ve kitleleri neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edecek bir vasattan mahrum bırakılmaktadırlar. Son dönemde özellikle Batı medyası ve söz konusu medyanın Türkiye uzantılarının, ülkemizin virüsle mücadeledeki etkisini kırmaya dönük haberleri, manipülasyonun en kaba biçimlerini göstermektedir.
SETA Strateji Araştırmacısı Hüseyin Alptekin Bahar Kalkanı Harekatında kullanılan yerli üretim SİHA’ların önemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Her birimiz koronavirüs haberlerine odaklandık. Salgın korkusunun zengin, fakir; şu partili, bu partili dinlemediği, hepimizi eşitlediği günlerden geçiyoruz. Bir yandan virüsün yayılma hızını gözlüyoruz. Diğer yandan gündelik hayatımızı tedbirlerle yeniden düzenliyoruz.
Türkiye'nin uzun yıllardır başarıyla üstesinden geldiği mülteci meselesi, gelinen aşamada ciddi zorluklara yol açmaktadır. Türkiye bu yükün altından kalkabilmek adına Avrupa ülkelerine sorumluluk paylaşma çağrısında bulunmasına rağmen Avrupa ülkelerinin gerekli adımları atmamasının ardından Ankara mültecilerin ülkeden çıkışlarını engellememe kararını almıştır.
Bu analiz Türkiye’ye 5 Mart’ta varılan ateşkesi merkeze alarak İdlib sorunu çerçevesinde bir yol haritası ortaya koymaktadır.
Korona krizi şunu gösteriyor ki, insanlığın kaderi sandığımızdan daha çok ortak. Belki, Esad rejiminin "ya ölüm ya göç" dayatmasıyla yollara düşürdüğü Suriyelilere karşı duvarları, dikenli telleri yükseltebilirsiniz. Belki, Hindistan'da kitlesel şiddete uğrayan Müslümanlara sessiz kalabilirsiniz. Belki Afrika'daki güç savaşlarının fakirleştirici etkisine gözlerinizi kapayabilirsiniz. Yabancı düşmanlığını, İslamofobiyi sizi hedef almadığı için tolere edebilirsiniz. Ancak koronavirüs salgını gösterdi ki, insanlık olarak bütün bencil çıkarlarımızı ve korkularımızı aşan bir ortak zeminimiz, sorumluluklarımız var.
Koronavirüs tehlikesinin de yaygınlaştığı bir dönemde Avrupa’nın, mültecilerin evlerine dönmesini mümkün kılacak adımlara destek vermek yerine, Türkiye’nin bu sorunu ortak çözme konusundaki çağrılarına kulaklarını tıkaması anlaşılır gibi değil.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 44. sayısı çıktı.