Küresel kriz ve piyasaların belirsizliÄŸinin devam ettiÄŸi bu dönemde, Türkiye ekonomisinde hem kamu bütçe dengesi saÄŸlanmış hem de yatırım yapılabilir bir ortam oluÅŸmuÅŸtur.
Devamı
Hızlı büyüme dönemlerindeki yüksek cari açığın sorun olmaması için, en önemli yapısal nedenlerden olan enerjide dışa bağımlılık azaltılmalıdır.
Devamı
Kayıtdışılığın sadece Türkiye gibi geliÅŸmekte olan ülkelerde deÄŸil, geliÅŸmiÅŸ ülkelerde de önemli boyutlara ulaÅŸtığı bilinmektedir.
Türkiye'de YükseköÄŸretime EriÅŸim: 2025 Yılında YükseköÄŸretim Talebi Karşılanabilecek mi? Nitelikli beÅŸeri sermayenin ulusal ve bölgesel kalkınmaya katkıları nedeniyle ülke ve bölge yönetimlerinin gündeminde öncelikli politika alanları arasında yer alan yükseköÄŸretim, tüm dünyada 1950’lerden itibaren hızlı bir geniÅŸleme sürecine girmiÅŸtir. Bu geniÅŸlemeye raÄŸmen, yükseköÄŸretim arzının talep artışı karşısında yetersiz kalması yükseköÄŸretime eriÅŸim konusunu ön plana çıkarmıştır.
Yeni açılan üniversiteler ve kontenjan artışları, yükseköğretim önündeki yığılmayı azaltabilecek mi?
Türkiye ekonomisi, 2002 yılından bu yana sürdürülen reformlarla desteklenen tutarlı iktisat politikaları ile istikrarlı bir görünüm arz etmektedir.
Mali Kural, ekonominin siyasal iklimden etkilenmeden, yasal çerçevelerle sınırları çizilmiÅŸ maliye politikası çerçevesinde yönetilmesidir. Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi ve sürdürülemez borç dinamikleri, kamu sektöründe mali disiplinsizliÄŸe (yüksek bütçe açıklarına) neden olmaktadır. Mali disiplinsizlik, özel sektörün de üretimini etkilemektedir. Bu durum, 2001 krizinin ortaya çıkmasının baÅŸlıca nedeni olmuÅŸtur. Kriz sonrasında uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye GeçiÅŸ Programı ve sonrasında 2002 Kasım seçimlerinde iktidara gelen AK Parti hükümetinin istikrarlı ekonomi politikaları mali disiplinin saÄŸlanmasında önemli rol oynamıştır. 2007 yılında Amerikan konut piyasalarında oluÅŸan finansal kriz, 2009 yılında derinleÅŸerek kısa sürede tüm dünyada etkisini göstermiÅŸtir. 2009 yılında dış ticarette yaÅŸanan olumsuzluklara ilaveten, özellikle çoÄŸunluÄŸu portföy yatırımları ve doÄŸrudan yatırımlar ÅŸeklinde ekonomik büyümeye katkıda bulunan yabancı sermayenin, çoÄŸunlukla ABD piyasalarına akışı Türkiye’de de ileride olası bir finansman ihtiyacını gündeme getirmiÅŸtir. Bununla birlikte yaÅŸanan süreçte büyüme hızının düÅŸmesi ve bütçe açıklarının artma eÄŸilimine girmesi de önemli mali sorunlar olarak gündemde yerini almıştır.
Devamı
Dış borçların yapısı, borç krizleri ve stand-by anlaÅŸmaları, borçlanmayı azaltmak ve sürdürülebilir bir borç yönetimi için öneriler... Dış borç Türkiye gibi yükselen piyasalar ve azgeliÅŸmiÅŸ ülkeler için en önemli problemlerden birisi olmuÅŸtur. Artan borçlar hem borç yükünü artırmış hem de dış borç anapara ve faiz ödemelerini ağırlaÅŸtırmıştır. Bu da borç ile finanse edilen yeni yatırımların üretim hacminde saÄŸladığı artışların giderek azalmasına ve bir noktada üretimdeki artışların, dış borçların ödenmesi için gereken anapara ve faizlerin altına düÅŸmesine neden olmuÅŸtur. Dolayısıyla, makroekonomik istikrarın saÄŸlanması için gereken en temel unsurların başında, borcun sürdürülebilirliÄŸinin saÄŸlanması ve borç yükünün makul seviyelere indirilerek bu seviyelerde tutulması gelmektedir. Dış borç sorununun baÅŸladığı 1950- 1960’lı yıllar, yüksek borçlanma nedeniyle hem IMF ile stand-by anlaÅŸmaların yapıldığı hem de borç ötelemelerinin yoÄŸun olduÄŸu bir dönem olmuÅŸtur.
Devamı
SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı: Hüseyin Yayman, Gazi Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi KonuÅŸmacılar: Ahmet Özcan, AraÅŸtırmacı, Yazar Murat Yılmaz, Siyaset Bilimci Hatem Ete, SETA Siyaset AraÅŸtırmaları Koordinatörü Tarih: 27 Mayıs 2010 PerÅŸembe Saat: 16.30 – 18.30 Yer: SETA, Ankara
Ülkemizde son 10 yıllık dönemde yaÅŸanan ekonomik, sosyal ve politik dönüÅŸümün ulusal iÅŸgücü piyasalarını, istihdam yapısını ve sektörel dağılımları da etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur. ÜretkenliÄŸi sınırlı, rekabete kapalı ve esnekliÄŸi olmayan bir iÅŸgücü piyasasından global rekabete ayak uydurmaya çalışan iÅŸletmelerin beklentilerine uygun bir iÅŸgücüne dönük evrimleÅŸme sürecinin çeliÅŸkileri sürmektedir.
Hukukun üstünlüÄŸünü esas alan geliÅŸmiÅŸ demokrasilerde yargının yeri nedir? KoruduÄŸu deÄŸerler nelerdir? Türkiye’de yargı bu açıdan ne durumdadır? SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı: Yılmaz EnsaroÄŸlu SETA Hukuk ve Ä°nsan Hakları Koordinatörü KonuÅŸmacılar: Ali BayramoÄŸlu, Yeni Åžafak Gazetesi Yazarı Mithat Sancar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ÖÄŸretim Üyesi Vahap CoÅŸkun, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi ÖÄŸretim Üyesi Tarih: 9 Nisan 2010 Cuma Saat: 16.00 - 18.00 Yer: SETA, Ankara
Ülkemizde, eÄŸitim sisteminde rolü son derece önemli olan öÄŸretmenlerin ve öÄŸretmen yetiÅŸtiren kurumlarının niteliÄŸi ile ilgili ciddi kaygılar mevcuttur.
Türkiye'de eğitim alanında son yıllarda ciddi bir hareketlilik yaşanmış ve çok sayıda düzenlemeye ve değişikliğe gidilmiştir.
YükseköÄŸretime önem veren ülkelerde bilim, teknoloji ve insangücü bakımından ciddi ilerlemeler kaydedilmiÅŸtir. Türkiye’de de toplumsal istikrar ve sürdürülebilir bir kalkınmanın gerçekleÅŸmesinde üniversitelerden çok ÅŸeyler beklenmektedir. Ancak yükseköÄŸretimimiz ciddi sorunlarla karşı karşıya olmasına raÄŸmen, bu sorunlar, kapsamlı bir ÅŸekilde analiz edilmemiÅŸ ve çözüm odaklı çalışmalar yetersiz kalmıştır.
Türkiye'de toplumda toptan bir Batı ya da Hıristiyan karşıtlığının değil, Batılı devletlerce yürütülen siyasete yönelik bir karşıtlığın söz konusu olduğunu ortaya koymaktadır.
Bir ülkede demokrasinin kurumsallaÅŸması, kök salması ve saÄŸlıklı biçimde geliÅŸmesi için gereken en önemli unsurlardan biri muhalefettir. Muhalefet, iktidarın icraatlarının sorgulanması, ülke sorunlarına sadece iktidarın tek başına yönlendirdiÄŸi süreçle deÄŸil, müzakere ile çözümünün saÄŸlanması ve farklı görüÅŸlerin mecliste temsil edilmesine yaptığı katkılarıyla demokratik yönetim ve toplum anlayışının temel unsurları arasında yer alır. Bir ülkede muhalefet ne kadar güçlü, tutarlı ve rasyonel ise iktidarın denetlenmesi, icraatlarının ÅŸeffaflık ve hesap verilebilirliÄŸinin kitlelerce paylaşılması o kadar saÄŸlıklı olur. Modern demokrasilerde muhalefetin temel fonksiyonu toplum adına iktidarı denetlemek, milletin çıkarlarını savunmak ve bir bütün olarak toplumun; ama aynı zamanda temsil ettiÄŸi tabanın hak ve çıkarlarını demokratik müzakereler aracılığıyla gündeme getirmek ve savunmaktır. Bu manada muhalefetin rolü demokrasiler açısından son derece önemli ve aynı zamanda yapıcıdır. Muhalefet demek iktidarın her yaptığına karşı çıkmak, yenilik ve reformlarını engellemek, ne pahasına olursa olsun iktidarı yıpratmaya yönelik söylemler geliÅŸtirmek deÄŸildir. Muhalefetin, toplumun ortak çıkarları söz konusu olduÄŸunda, gerektiÄŸinde iktidar ile rasyonel bir konsensüs oluÅŸturmaya katkısı beklenir.