Maraş'ın Yeniden Açılması Kararı ve Stratejik Kazanımlar

Kapalı Maraş’ın yeniden açılması evvela adadaki çözümsüzlüğe ve Rum-Yunan tarafının Doğu Akdeniz’deki tek taraflı kazanç sağlamaya yönelik girişimlerine somut bir tepki olarak değerlendirilmelidir.

Devamı
Maraş'ın Yeniden Açılması Kararı ve Stratejik Kazanımlar
Erdoğan Karşıtlığı Değil Türkiye Düşmanlığı

Erdoğan Karşıtlığı Değil Türkiye Düşmanlığı

Teröre sesini çıkartmayanlar bu ülkenin değil terörün çocukları oldular. Hatay'daki yangınları çıkartan 'ateşin çocukları'na dönüştüler.

Devamı

Kim derdi ki, bundan 20 yıl önce neredeyse bütün kamu müdahalelerine burun kıvıran IMF, kamu yatırımlarının önemine dair raporlar yayınlayacak. IMF’nin geç de olsa ekonominin gerçeklerini görmesi sevindirici. Darısı bizim liberallerin başına

Türkiye'de de selefilerin varlığı, etkinliği ve yaygın olup olmadığı tartışılmaktadır. Bir zihniyet olarak yani dini anlama ve yaşama biçimi olarak selefiliğin tüm İslam dünyasında olduğu gibi Türkiye'de de var olduğu inkar edilemez. Ancak bunun sınırlı olduğu ve yaygınlaşma imkanı bulamadığı da bir vakıadır.

Son dönemde Türk dış politikasıyla beraber adından sıkça bahsedilmeye başlanan Türk savunma sanayii özellikle yurt dışındaki çevrelerin yakın takibi altındadır. Türkiye'nin güvenlik ve dış politikasındaki aktivizmiyle birlikte dikkat çekmeye başlayan Türk savunma sanayiindeki kapasite artışı birçok çevrenin tehdit değerlendirmesinin ilk sırasında yer almaktadır. Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'ın Ermenistan karşısında oluşturduğu askeri kapasite üstünlüğü sonrasında Kanada'nın Türkiye'ye yönelik silah ihraç izinlerini askıya alma kararı bunun sadece küçük bir göstergesidir. Peki geldiği nokta itibarıyla Türkiye'nin savunma sanayii neden hedefe konulmaktadır?

'Otoriterlik' hikâyesine şimdi de 'askeri saldırganlık' masalını ekliyorlar. Yeni söylemin temelinde Türkiye'nin güvenlik çıkarlarını korumak için yürüttüğü askeri operasyonlardan duyulan rahatsızlık var. Ankara'nın Suriye, Libya, Katar, Irak, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'taki askeri varlığını hedef almak var. Erdoğan'ın krizlerde inisiyatif alan liderliği var. Türkiye'nin hamlelerine, inisiyatiflerine duyulan kıskançlık var.

Moskova’dan Karabağ için Çözüm Çıkar mı?

Rusya Devlet Başkanı Putin’in çağrısıyla Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanları bu yazının yazıldığı saatlerde Moskova’da bir araya gelecekleri kesinleşmişti. Bu, yaklaşık iki hafta önce başlayan çatışmaların ardından iki taraf arasında yapılacak en üst düzey görüşme olacak.

Devamı
Moskova dan Karabağ için Çözüm Çıkar mı
5 Soru Viyana Eyalet ve Belediye Meclisi Seçimleri

5 Soru: Viyana Eyalet ve Belediye Meclisi Seçimleri

Viyana’daki seçimlerde Türkiye neden gündem oluyor? Viyana seçimleri bağlamında Avusturya’daki demokratik işleyiş nasıl yorumlanmalı? Seçim sonuçlarına dair öngörüler nelerdir? Seçimlerin Avusturya’daki Türk diasporası açısından önemi nedir? Avusturya’daki Türk diasporası seçimlerde hangi tutumu takınmalıdır?

Devamı

Bu analizde KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimine girecek adayların profilleri incelenmekte ve seçim sonuçlarına ilişkin olası senaryolar değerlendirilmektedir.

Paşinyan, Hıristiyan dünyayı harekete geçirip işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarını elinde tutması için kendisine yardım edilmesini bekliyor.

Bu raporda Pekin ve Ankara yönetimlerinin Afrika Kıtası’ndaki ekonomik ve siyasi rekabeti karşılaştırmalı bir şekilde analiz edilerek Çin ve Türkiye’nin iş birliği için izlemeleri gereken politikalara odaklanılmaktadır.

Ermenistan'ın başka bir aktör tarafından kışkırtılmış aklımıza geliyor. Arkasından Rusya da çıksa Fransa da çıksa pek bir önemi yok. Her kimse Ermenistan'ı kışkırtan bugün yeterli desteği vermediği de ortada. Rusya Ermenistan'ın dövülmesini keyifle seyrediyor. Fransa'nın yapabileceği çok fazla bir iş yok. Amerika'nın da umurunda bile değil.

Mart-haziran döneminde öncelik ekonomiyi ayakta tutmaktı. İlk şok atlatıldığına göre politika tercihlerini gözden geçirmenin vakti gelmişti. YEP’teki rakamlar ve son haftalarda ortaya konan politikalar yeni bir dengelenme sürecinin başladığını gösteriyor

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 50. sayısı çıktı.

AB'nin önündeki sorun Türkiye veya Doğu Akdeniz olmaktan ziyade nasıl bir Birliğe doğru evrileceğine karar verememesi. AB'nin burada üç alternatifi var. İlki 1993'te Maastricht Antlaşması'nın imzalandığı dönemdeki Birlik ruhuna geri dönerek üye ülkeler ve bölge için refah ve istikrarı önceleyen adımlar atması. İkincisi agresif bir karaktere sahip olan ve AB gündemini domine etmeye çalışan aktörlere teslim olması. Üçüncüsü ise ara çözümler bularak sorunlarıyla yüzleşmek yerine mümkün mertebede ötelemesi.

Maalesef CHP 2015'ten bu yana girdiği HDP'lileşme yolunda yeni bir aşamayı da Ermenistan propagandasına söylem düzeyinde katkı vermekle yakalamış oldu.

Yeni Ekonomi Programı (YEP) bu Salı günü Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklandı. Programın öne çıkan başlıkları "yeni dengelenme", "yeni normal" ve "yeni ekonomi". İlk kavramdaki "yeni" vurgusunun arka planında 2018'de yaşanan finansal şok akabinde ekonominin "dengelenme" sürecinin bu yıl yaşadığımız pandemi ile birlikte kesintiye uğraması bulunuyor. Son iki kavram ise bir taraftan pandemi ile birlikte ekonomide yaşanan/yaşanacak kalıcı değişimlere atıf yaparken diğer taraftan Türkiye'nin ekonomik potansiyelinde yaşanması beklenen nicel ve nitel iyileşmelere işaret ediyor.

Uzmanlara göre Rusya'nın beklentisi Azerbaycan'ın ilerlemesiyle Batı yanlısı Paşinyan'ın başbakanlık koltuğunu kaybedeceği, onun yerine ise Rusya yanlısı olarak bilinen Koçaryan'ın koltuğa tekrar oturabileceği bir süreç yaşanması.

Yunanistan'ın, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) için 'yetkisi yoktur' söylemi geçerliliğini yitirdi. Böylece UMH ile Türkiye'nin yapabileceği diğer antlaşmaların geçerliliği tartışma konusu olmaktan çıktı ve önü de açıldı.

AB içerisindeki Türkiye karşıtı çevrelerin Kıbrıs sorununu Avrupa’daki Türkiye karşıtı algıyı güçlendirmek için bir araç olarak kullandıklarını da hatırlarsak, Brüksel’in Kıbrıs meselesinde rasyonel bir politikaya dönme ihtimalinin çok olmadığını da ifade etmek gerekir. Ama her şeye rağmen, Türkiye ile ilişkileri önemseyen Merkel gibi liderler bu zirvede Türkiye-AB ilişkilerinin daha da kötüleşmesine yol açacak kararlar alınmasına engel oldular.

Fransız Cumhurbaşkanı Macron beklediğimiz iddialarla yeniden sahnede. Geçtiğimiz iki günde gerçekleşen AB liderler zirvesinden Türkiye'ye yönelik yaptırım çıkmamasını kendince telafi edercesine Ankara'ya eleştiriler yöneltti. Alman Şansölyesi Merkel, "birbirine bağımlılıktan," ve "yapıcı bağlardan" bahsederken Macron inatla," yaptırım" tehdidini gündemde tutuyor.