Batı başkentleri hem yeni 'Batı ittifakı' mimarisine hem de Ankara ile müttefiklik ilişkisinin yeni içeriğine karar verecek.
Devamı
Türkiye-AB ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürümesi için Avrupalı siyasetçilerin; ülkelerindeki Türkiye düşmanı diasporanın, Türkiye’yi AB’nin arka bahçesi gibi gören nüfuz siyasetçilerinin ve Ankara ile ikili sorunlarını AB’nin arkasına sığınarak çözmeye çalışan ülkelerin ilişkileri zehirlemesine fırsat vermemesi gerekiyor.
Devamı
Batı ittifakı hareketsiz kalmışken Türkiye adım adım güçleniyor. Sınırlarındaki tüm sorunları büyük oranda kendi lehine çözebiliyor. Doğu Akdeniz'den Azerbaycan'a kadar güvenli bir hat kurmakla kalmadı aynı zamanda buralarda yeni alanlar elde etti.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, 10-11 Aralık Avrupa Birliği Liderler zirvesini Türkiye özelinde değerlendirdi.
SETA Güvenlik Araştırmacısı Ferhat Pirinççi, Türkiye - AB ilişkilerini ve AB'nin Türkiye'ye yönelik tutumunu değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Dağlık Karabağ zaferini kutlamak için Zafer Geçidi Töreni'ndeydi. 'İki devlet, bir millet' şiarını perçinleyen sembollerle dolu törende yapılan konuşmalar üç kritik noktaya işaret ediyordu.
Fransa'dan kaynaklı olarak yorumlanan Almanya ve Fransa arasında yaşanan fikir ayrılıkları, aynı zamanda AB başkenti Brüksel'de de Alman-Fransız ilişkilerinin kötü seyri olarak değil, daha çok Fransa'nın ortak AB Dış politikasından uzaklaştığı ve haliyle kendisini yalnızlaştırdığı yönünde algılanmaktadır. AB'nin çetrefilli, zahmetli ve hantal yapıya sahip olan ortak dış politika sürecine bağlı kalmaksızın milli hedeflerini önceleyen Fransa kendisine uluslararası sahnede hareket alanı açmıştır.
Devamı
Amerika kendi iç siyasi ve toplumsal meselelerine öylesine gömülmüş ki, başını kaldırıp dünyaya bakabildiği yok.
Devamı
Ankara, AB’ye üye olmak istese de istemese de Almanya ve Fransa gibi ülkeler Türkiye’yi kendi nüfuz alanında görüyorlar.
AB başkentleri Erdoğan'ın 'sıfır toplamlı oyun algısıyla yaklaşmayın' uyarısına kulak vermeli.
CHP’li bir milletvekili bir televizyon programında 'devletin ordusu Katar’a satılmış' dedi. Parti içinden böyle bir iddiaya düzeltme ihtiyacı bile duyulmadı. Parti genel başkanı, tank paleti fabrikası ile ilgili uzun süredir dile getirdiği iddiaları tekrar ederek, milletvekilinin infial oluşturan sözlerini perdelemeyi tercih etti.
Öfkeyi alışkanlık haline getirmek ve sürekli Türkiye'ye ceza kesme çabasına düşmek sadece Türkiye'ye değil Amerika'ya da NATO ittifakına da Avrupa Birliği'ne de zarar verir.
ABD ve diğer Batı ülkeleri Türkiye'yi yalnızlaştırma ve hatta kuşatma çabasına girdiler.
Bu hafta büyüme verisi iyi, enflasyon rakamları kötü geldi. Yılı pozitif bir büyüme rakamıyla kapatmamız kuvvetle muhtemel. Enflasyon ise 2021 ikinci çeyrekten itibaren düşer
Önümüzdeki haftanın dış politika gündeminin iki kritik konusu Başkan Erdoğan'ın Azerbaycan seyahati ve AB liderler zirvesi.
Ankara’nın attığı adımlar yüzünden başarısız olanlar, Türkiye’yi cezalandırmak için Avrupa Birliği’ni ve NATO'yu kullanmak istiyorlar.
NATO’nun son Dışişleri Toplantısı’nda; ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, S-400 ve Dağlık Karabağ konularında Türkiye’yi eleştiri konusu yaptı.. ABD kendi müttefikiyle çekişmekten Rusya'yı bile göremez hale geldi. Bunun adı jeopolitik körlüktür.
Dijitalleşmenin güvenlik sorunu olarak algılandığı günümüz dünyasında özgürlük-güvenlik dengesine ilişkin kadim tartışmalar burada da yerini almaktadır.
Avrupa'da Macron öncülüğünde İslam Düşmanı sayılabilecek bir dizi düzenleme hayata geçiriliyor. Üstelik sadece Macron değil, Avusturya Başbakanı Kurz ve Şansölye Merkel de Avrupa çapında bir "Siyasal İslamla mücadele planına" geçildiğini açıkladılar. Kurz, göçmen kökenlileri ülkelerinden Koronavirüsünü getirip yaymakla suçlayarak Avrupa'nın güvenlikten sağlığa her türlü sorunun kaynağı olarak Müslümanlara işaret etti. Eskiden Yahudilere yapıldığı gibi şimdi de Müslümanlar Avrupa'nın siyasi, ekonomik ve güvenlik sorunları için günah keçisi olarak gösteriliyor.
Ankara'nın dış politikası ideolojik hülyalara değil, etrafındaki güç boşluklarını hesap eden jeopolitik realizme dayanıyor.. Erdoğan'ın hamlelerini 'Yeni Osmanlıcılık', 'Türkçülük' ya da 'İslamcılık' olarak sunanlar aslında Ankara'nın müdahale ettiği jeopolitik denklemlerde pozisyon kaybettiğini düşünen ya da daha fazlasını alamayacağını gören aktörler: Yunanistan, BAE, Fransa ya da İsrail gibi.
Davos’la başlayan ve sonrasında Türkiye’nin küresel ve bölgesel aktörlerle karşı karşıya kaldığı hemen her kritik süreç 'otoriterleşme' ve 'eksen kayması' gibi tartışmalarla senkronize biçimde ilerleye geldi.