Bin Selman ve Lapid Ziyaretlerinin Ardından…

Ankara, bölgede güvenlik ve istikrar sağlayan bir denge unsuru olmayı arzu ediyor.

Devamı
Bin Selman ve Lapid Ziyaretlerinin Ardından

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Türkiye ziyaretinin anlamı nedir? Ziyaret hangi açılardan önem taşımaktadır? Ziyaretin ikili ilişkilere ve Ortadoğu’daki bölgesel denkleme muhtemel yansımaları nelerdir?

2009 yılında yayın hayatına başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı, bu eser ile birlikte on üçüncü kitabına ulaştı. Alanında yetkin ve söz sahibi araştırmacıların katkı verdiği eserimiz Türk dış politikasının nabzını tutmaya devam ediyor. Dış politika gelişmelerinin yanı sıra etkileri daha geniş bir zaman aralığına uzanan konular da bağımsız makaleler kısmında inceleniyor.

Rusya'nın Ukrayna işgaliyle birlikte Türkiye'nin jeopolitik ortamında yaşanmakta olan değişim Türkiye'nin dış ve güvenlik siyasetine dair önceliklerinde yeni bir hesaplamayı ve gözden geçirmeyi zorunlu kılmaktadır.

İP ve DEVA merkez sağda daha büyük yer tutabilmek için çabalıyor. 6'lı masa dizilimi bu iki partinin CHP'nin seküler oylarına talip olması için de düzlem oluşturdu. İttifak içi seçmen geçişleri kaçınılmaz görünüyor. Cumhur İttifakı içinde seçmen kaymaları sorun teşkil etmezken 6'lı masa bileşenleri için bu çoklu aday rekabeti ve seçmen kayışları daha kritik görünüyor. Masa giderek seçmene daha dağınık bir görüntü veriyor.

Asıl Mesele Normalleşmenin Senkronizasyonu…

Türkiye'nin normalleşme politikasının seyri içerde ve dışarda dikkat çekiyor.

Devamı
Asıl Mesele Normalleşmenin Senkronizasyonu
Türkiye-Suudi Arabistan Ortadoğu daki Normalleşme Sürecinin Önemli Ekseni

Türkiye-Suudi Arabistan: Ortadoğu’daki Normalleşme Sürecinin Önemli Ekseni

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2017 yılından bu yana ilk defa gerçekleştirdiği Suudi Arabistan ziyareti sonrasında iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmış oldu. Suudi Arabistan'ın bölgesel ağırlığı ve önemi dikkate alındığında, atılan bu somut adım, Türkiye'nin bölgesel normalleşme stratejisinin en önemli halkalarından biri olacaktır. Türkiye-Suudi yakınlaşmasının bir taraftan diğer Arap devletleriyle ilişkilerin iyileştirilmesine katkıda bulunması; diğer taraftan da Yunanistan ve YPG gibi Türkiye karşıtı bölgesel aktörlere olan desteği sona erdirmesi beklenmektedir.

Devamı

Normalleşmeyi tek taraflı kaygılarla açıklayanlar gerçekliği ıskalar. İkili ilişkileri toparlamada inisiyatif alan ülkeler daha avantajlı durumda olacak. Türkiye'nin gergin olduğu ülkelerle normalleşme politikası ve Ukrayna Savaşı'nda yürüttüğü politika birleşiyor ve ülkemizin önünde yeni fırsatlar açıyor. Uluslararası sistemdeki değişmeleri önceden okuma konusunda maharetli Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti ile etkili bir adım daha attı. Ankara ve Riyad arasındaki normalleşmenin BAE ile olana benzer şekilde hızlı ilerlemesi beklenebilir.

Türkiye gerilimli ilişkilerde yeni sayfa açma arayışında. ABD, AB, Mısır, Yunanistan, BAE, Suudi Arabistan ve İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi politika gündeminde.

Son dönemde Balkanlar ve Orta Asya, Türk dış politikasının öncelikli alanları olarak ileri çıkıyor. Her ikisinde de Türkiye istikrar sağlayan, arabulucu, yatırım yapan ve güven veren yönüyle öne çıkıyor.

On yedi yıldır iktidarda olan AK Parti'nin dış politikada ortaya koyduğu performans birçok söylem, farklı politik tercihler ve değişim hatları barındırıyor. Türkiye'nin AB'ye tam üyelik statüsü de AB ile kapışması da, ABD ile ilişkilerin gelişmesi de "eksen kayması" yaftalaması da, Afrika açılımı da Suriye'de askeri harekat yürütülmesi de bu zaman zarfında gerçekleşti. Kimi zaman birbiri ile taban tabana zıtmış gibi görünen bu söylem ve politikalardan biri ya da birkaçı merkeze alınarak AK Parti'nin dış politika çizgisi eleştiriye tabi tutuldu ya da övgüye mazhar oldu.

Uluslararası kamuoyu önünde ciddi bir meşruiyet sorunu ..

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 32. sayısı çıktı.

2018 yılı sona ererken Türk dış politikasının bir bilançosu..

Trump yönetiminin, Ortadoğu'nun askeri bakımdan ağır sıklet aktörlerini bir tarafa bırakarak Suudi Arabistan ve BAE üzerinden bölgeyi şekillendirme çabası daha fazla kaos ve istikrarsızlık getirecek.

Filistin davasına sahip çıkma meselesinin bölgede İran tarafından domine edilmesine fırsat tanımak, Muhammed bin Selman için menfi sonuçlar doğurabilir. İsrail ile işbirliği yaparak bölgesel düzen kurmak ve Riyad’ı bu düzenin kurucu aktörü haline getirmek, çıkışları kapalı karanlık bir tünelde yol almaya benzer.

Washington Post gazetesi köşe yazarı Cemal Kaşıkçı cinayetine dair bulgular azmettiricinin kimliği konusunda kapıyı aralamış durumda. Kaşıkçı’nın yazarı olduğu gazetenin 25 Ekim’de Veliaht Prens Muhammet Bin Selman’ın (MBS) fotoğrafını tam sayfa yayınlayarak Suudi Arabistan’a giden ABD Dışişleri Bakanına hitaben “gerçeği talep edin” manşeti ile çıkması küresel medya açısından faile dair adresin yönünü de göstermişti.

Kaşıkçı cinayetinde Türkiye'nin gösterdiği ilkeli tutumu Ankara ile Riyad'ın 'Sünni dünyanın liderliği için bir mücadelesi' olarak okuyanlar var.. Meseleyi ideolojik kapışma düzlemine çekmek vahşi bir cinayetin üstünü örtmeye katkı sağlar.