Türkiye’nin Güvenlik Politikasında Yeni İmkânları

Türkiye’nin dış politikasında son dönemde izlediği bağımsız çizginin, kendisini Orta Doğu siyasal düzeninin sahibi olarak gören küresel aktörleri rahatsız ettiği biliniyor.

Devamı
Türkiye nin Güvenlik Politikasında Yeni İmk nları
Saadet Partisi ne İlginin Siyasal Anlamı

Saadet Partisi’ne İlginin Siyasal Anlamı

Millî Görüş Hareketi, Türkiye siyasetinin bugününün şekillenmesinde istisnai bir yere sahiptir. Mevcut durumda, kurumsal yapısı ve birliktelik gücü zayıflasa da potansiyel bakımından hâlâ çok önemli bir siyasi harekettir.

Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrika turu çerçevesinde ziyaret ettiği ülkelerin sonuncusu Mali yaklaşık 18 milyon nüfusa sahip bir kuzeybatı Afrika ülkesi.

Seçim güvenliği, demokratik bir ülke için her siyasi partinin üzerinde titizlenilmesi gereken en önemli unsurdur. Bu açıdan bakıldığında, seçmenlerin verdiği her oyun hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde seçim sonucuna aynen yansıması gerekir.

28 Şubat 1997’de MGK “irtica” gündemi ile toplandı. MGK’nın asker kanadı 18 maddelik bir listeyi hükûmete dayattı. MGK Genel Sekreterliği “kararlar uygulanmazsa yaptırımlar gelir” açıklaması yaptı.

Türkiye’de darbe kültürü ve askerî bir darbenin olabileceği algısı her zaman diri tutulmuştur. Darbe kültürünün devam etmesinde en büyük paylardan biri de gazetecilere aittir.

“28 Şubat”ın Uluslararası Ortakları Hiç Vazgeçmedi

28 Şubat sürecinde Batılı hükûmetlerin ve medyanın açık bir şekilde darbeden yana tavır alarak demokrasinin katledilmesini kendi halklarına meşru göstermek için Türkiye’deki iktidarı karalayan politikalarını unutmamak gerek.

Devamı
28 Şubat ın Uluslararası Ortakları Hiç Vazgeçmedi
Suriye de Rusya ve İran a ne Kadar Güvenebiliriz

Suriye’de Rusya ve İran’a ne Kadar Güvenebiliriz?

ABD’nin desteğine rağmen Menbiç’teki PKK/YPG varlığını hedefleri arasında açıklayan Türkiye’nin Afrin’de bir PKK/Esad ya da PKK/İran/Rusya ortaklığını kabul etmeyeceği açıktır.

Devamı

İttifakları da içeren seçimlere ilişkin düzenlemenin Meclise sunulmasından itibaren, teklifin içeriği ve Türkiye siyasetine muhtemel etkisi çok farklı bağlamlar üzerinden tartışılmaya başlandı. Meseleyi yakından takip eden biri olarak, seçim ittifakları ile ilgili bu tartışmaların yapılacağını bildiğim için bu köşede bugüne kadar bir dizi yazı yazdım.

Yoğun ekonomik ve kültürel ilişkilere sahip olan Türkiye ile Almanya arasında gerginliği uzun süre devam ettirmenin iki taraf açısından da rasyonel hiçbir yanı yoktur. İki ülke de sürekli gerginlik hâlinden zarar görürler.

AK Parti ve MHP’nin ortak imzası ile seçimlere ilişkin kanun teklifi Meclis’e sunuldu. 26 maddeden oluşan kanun teklifi üç alanda düzenleme içeriyor.

AK Parti-MHP ittifakına karşı, “cephe” arayışı sürüyor. Son günlerde bu kesimin dile getirmeye başladığı birliktelik arayışının ismi, “ilkeler platformu.”

ABD’nin Menbiç konusundaki rasyonel olmayan tutumuna bir de ABD’deki bu Türkiye karşıtı lobinin Erdoğan’ı devirme takıntısı çerçevesinde bakmak gerekir.

Partiler arasında seçim ittifakının çerçevesi ile kamuoyuna yansıyan netleşmiş hususlar..

Türkiye’nin gündemi sürekli yoğun olduğu için darbe ve FETÖ davaları ile ilgili gelişmeler yeterince gündemin ön sıralarına gelemiyor.

Seçim kanununda yapılacak değişikliklerin çerçevesi, “partiler arasında ittifak” düzenlemesi ile sınırlı olacak gibi gözüküyor. Yani yüzde 10 barajı devam ediyor. Seçim çevresi ile ilgili dar ya da daraltılmış bölge düzenlemesine şimdilik gidilmiyor.

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte dünyanın en güçlü ülkesi konumuna yükselen ABD’nin bu konumunu en fazla tehdit eden ülkenin Çin olduğu biliniyor.

Avrupa Parlamentosu’nun perşembe günü aldığı karar ve Amerikalı generallerin Menbiç’te YPG/PKK’lılarla samimi görüntüler eşliğinde verdiği mesajlar Batılı ülkelerin PKK konusunda ne kadar sorunlu bir tavır içerisinde olduğunu yeniden ortaya koydu.

Ülkesinin ordusu, PKK/PYD terör örgütüne karşı harekât yürütürken, o örgüte terör örgütü diyememek parti içi demokrasi midir?

Terör örgütü PKK’yı ve onun Orta Doğu ve Avrupa’daki bütün türevlerini korumaya çalışan herkes Kürtlerin asıl düşmanıdır.

Geçen hafta Alman Federal Meclisi’nde Zeytin Dalı Harekâtı konusunda yapılan toplantıda Sol Parti Eş Başkanı Katja Kipping, “sivillere karşı” yapıldığını iddia ettiği bu harekâta karşı Alman hükûmetinin suskunluğunu “Erdoğan’ın önünde diz çökmek” olarak nitelendirerek, Türkiye ile askerî iş birliğini durdurma ve özellikle de silah satışına son verme çağrısında bulundu.