Eğitimde Tektipçilik Yerine Ortak Kültür

Türkiye'de en kapsamlı eğitim düzenlemeleri, toplum tarafından seçilmişler tarafından değil, MGK, YÖK, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi gibi bürokratik kurumlar tarafından yapılmıştır.

Devamı

4+4+4, Dindar Nesil Yetiştirme Projesi mi?

4+4+4 eğitim sistemi sadece "dindar nesil" yetiştirme projesinden ibaret olsaydı, o durumda yasa sadece seçmeli din dersleri ve İmam Hatip okullarına odaklanırdı.

Devamı

Eğitim, bugüne kadar ağırlıklı olarak askeri darbe ve müdahaleler sonrasında yapılan anayasa ve yasalar tarafından belirlenmiştir.

OECD Bir Bakışta Eğitim 2011 raporuna göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 90’ının eğitime katılım süresi ortalaması 7 yıl iken, OECD ve AB ülkeleri ortalaması 13 yıldır. 4+4+4 eğitim yasası ile birlikte, zorunlu eğitim süresinin 8 yıldan 12 yıla çıkarılmasındaki temel gerekçelerden biri, Türkiye ve AB ülkeleri arasındaki bu ciddi farktır.

Yükseköğretimde Sınır-Ötesi Ortaklık Tecrübeleri, Türkiye'nin mevcut ortaklıklarının kapsamlı değerlendirilmesine yönelik yapılacak çalışmalara kavramsal temel teşkil edebilecek tartışmaları bir arada sunuyor.

2012 yılı içerisinde eğitim sistemimizi uzun vadede ilgilendirecek çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmeler arasında kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen düzenleme gündeme damgasını vurmuştur.

Eğitim Sisteminde 'Dershane Tartışması'

SETA Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Direktörü Bekir Gür, A Haber televizyonunda son günlerde kapanması gündeme gelen dershanelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
SETA 2012 Yıllığı

SETA 2012 Yıllığı

SETA'nın faaliyetlerinin tamamının birarada toplandığı SETA yıllığı, toplumun her kesiminin ilgilisine ufuk açıcı bir kaynak olmaya ve 2012 yılını kuşbakışı değerlendirmeye imkan veriyor.

Devamı

SETA Toplum ve Ekonomi Direktörü Bekir Gür, eğitim sisteminde yapılan değişiklikler ve sonuçları üzerinde değerlendirmelerde bulundu.

OECD ülkeleriyle kıyaslandığında, Türkiye, okullar arası başarı eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülkelerin başında gelmektedir. Bunun birinci nedeni liselere sınavla öğrenci alınmasıdır.

Ortaöğretime geçiş sistemi yeniden yapılandırılırken, bundan doğrudan etkilenecek olan ailelerin ve öğrencilerin karar alma süreçlerinde bilgilendirilmesi, katılımcı ve daha demokratik bir eğitim sistemin kurulmasını sağlayacaktır.

Sınav sistemindeki temel sorun, yeni bir değişikliğin ne getirdiğinden ziyade, sürekli bir değişiklik yapılmasının getirdiği bir nevi "yenilik yorgunluğu"dur.

Seçmeli derslerin üzerinden bir yıl gibi kısa bir süre sonra, dün (30 Eylül 2013) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan demokratikleşme paketiyle artık özel okullarda farklı dillerde eğitimi tartışıyoruz.

Başka mahalledeki başarılı ya da başarısız öğrencilerin olduğu okulu değil, bizim mahalledeki başarılı ve başarısız öğrencilerin de olduğu okulu hedeflemeliyiz.

Dershanelerin kapatılması konusu, başta bu kurumlarda çalışmakta olan insanlar olmak üzere çok çeşitli kesimler tarafından yakından ve kaygıyla izleniyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 30 Eylül 2013'te açıklanan Demokratikleşme Paketi, yıllardır dile getirilen “anadilde eğitim” tartışmalarını yeniden canlandırarak, farklı boyutta yeni bir süreç başlattı. Açıklanan pakete göre özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim mümkün hale gelecek. Mevcut Anayasa'nın “eğitim ve öğretim” hakkını düzenleyen 42. Maddesi'nin son fıkrasında, “Türkçeden başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.” hükmünden dolayı her ne kadar pakette “anadilde eğitim” ifadesi yer almasa da, bu durumun tartışmaya açılması dahi bu konuda yıllardır oluş(turul)an tabuların yıkılması adına önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir. Türkiye'de birçok konuda özgürlüklerin yeniden tanımlandığı bir sürece girildiği göz önünde tutulursa, dil hususunda yapılacak tüm özgürlükçü hamleler ülkedeki demokratikleşme sürecini hızlandırırken, devletin dışlayıcı ve tektipleştirici aklı da gittikçe normalleşecektir.

Herhangi bir idealin en iyi testi, elbette ki pratik yani uygulama. Böhm'ün de vurguladığı gibi, modern eğitimcilerde ideal ile pratik arasında tutarsızlık var.

Çocukların okuduklarında sürekli Batılı figürlere maruz kalması, yayınları hazırlayanların önemli ölçüde Batılı kültürle yetişmeleri ve bilimi ve sanatı Batılı bir şey olarak görmeleriyle ilgili.

AK Parti döneminin başarı ya da başarısızlığına bakmak ve doğru bir kıyaslama yapmak istiyorsak, bu ancak çağ nüfusunun okullaşma oranlarındaki artışa bakılarak yapılabilir.

SETA Eğitim Direktörü Dr. Bekir Gür, dershane tartışmaları kapsamında kimi medya organlarınca bağlamından kopartılarak haberleştirilen Mart 2011 tarihli SETA raporu hakkında bir basın açıklamasında bulundu.

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete, gündemdeki dershane tartışmalarının siyasi bağlamda ilerlemesinin rasyonel tartışma imkânlarını ortadan kaldırarak, kutuplaşmaya neden olduğunu belirtti.