Yeniden "Kalkınmacı Merkez Bankası"

Mevcut ekonomi yönetim mimarisinde yapısal reformlar yapılırken Türkiye’nin uzun vadeli makroekonomik stratejileri ile uyumlu, büyüme-istihdam-yatırım dostu ve kalkınma odaklı bir merkez bankacılığı çerçevesi de tartışmaya açılmalı.

Devamı
Yeniden quot Kalkınmacı Merkez Bankası quot
Hükümete Gidecek Mektup

Hükümete Gidecek Mektup

Merkez Bankası'nın hükümete mektup yazma vakti bir kez daha geldi çattı. Nitekim enflasyonda 2015 yılını da, hedeflerden belirgin ölçüde uzak bir seviyede geride bıraktık.

Devamı

Enflasyondaki yükselişin büyük ölçüde gıda fiyatlarından kaynaklandığını belirten Hatice Karahan: “Merkez Bankası’nın dışında gıda ile ilgili yapısal önlemlerin alınması aciliyet taşıyor.”

Bizim açımızdan başkanlık sistemine muhtemel bir geçişin ekonomideki yansımaları, en çok entegre bir sanayi-teknoloji politikaları setinin ve eğitim-insan kaynakları stratejisinin oluşturulması bağlamında tartışılmalı.

5 aylık süre içerisinde siyasi istikrarsızlığın ekonomide çarkların yavaşlamasına, belirsizliğe ve büyük projelerin geleceği konusunda endişelere yol açtığını gördük.

Uzun bir süre akademi Kemalist tabakanın sadece kendisini entelektüel olarak tatmin ettiği ve işsiz çocuklarına iş bulduğu bir alan olarak kalmış, elitist bir hiyerarşi korunmuştur.

Türkiye'nin İstediği Sıçramayı Yapabilmesi Hayal Değil

AK Parti'nin, kazandığı zaferi Türkiye'nin zaferi yapmak için önümüzdeki dönemde reformları uygulamaktan başka çaresi yok.

Devamı
Türkiye'nin İstediği Sıçramayı Yapabilmesi Hayal Değil
2 Akıllı İktisadi Planlama ve Sanayi Politikaları Konferansı

2. Akıllı İktisadi Planlama ve Sanayi Politikaları Konferansı

“Akıllı İktisadi Planlama ve Sanayi Politikaları Konferansı”nın İkincisi 12-13 Kasım 2015 tarihinde İstanbul'da düzenlenecek.

Devamı

“Akıllı İktisadi Planlama ve Sanayi Politikaları” Konferansı'nın ikincisi 12-13 Kasım 2015 tarihinde İstanbul'da gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın nasıl bir para ve kur politikası benimseyeceği, Türkiye'nin ekonomi gündeminin önemli başlıklarından biri.

2015 yılı üçüncü çeyrekte gerçekleşen ekonomik büyümenin kaynağı nedir? Gerçekleşen ekonomik büyümede Türkiye’nin dünya sıralamasındaki yeri nedir? 2015 yılı için hedeflenen ekonomik büyüme rakamı nasıl etkilenir?

Küresel ekonomideki dengesizlikler yapısal derinlik kazanma yolunda hızla ilerliyor. Cari açıklar, sermaye hareketleri, enflasyon sıkıntıları ve gelir dağılımı eşitsizlikleri en başta gelen sıkıntılardan. Amerika küresel tasarrufları kontrol etmeye devam ediyor. Dünya genelindeki net tasarruf akışının üçte ikisi Amerika’ya yönelmiş durumda. Japonya ve Almanya gibi ülkeler Amerika’nın ithal ettiği kapitalin yarısına denk gelen kapitali ihraç etmeye devam ediyorlar. Amerika geriye kalan kapital akışını ise orta ölçekli ülkelerden karşılıyor. Petrol üreticisi ülkeler bu pastada büyük bir yer tutmuyor, Çin hatta düşük gelirli ülkelerden Hindistan, Endonezya ve Nijerya da paylarına,

Ortodoks iktisadî teorinin kendisini ahlaktan ayıralı hayli zaman oldu. İktisat ve ahlaktan bahsettiğimizde akla üç şey gelir. Pozitif iktisat, normatif iktisat ayrımı; akılcılık ve son olarak da iktisatta ahlakın yeri. Bu temel tartışmaları irdelemek için zaruri olan sualler ise; “İktisat ve ahlak (normatif yargılar) ne ölçüde birbirinden ayrılır?” ve “ahlakın bu ilişkideki yeri nedir?”.  

Mali Kural, ekonominin siyasal iklimden etkilenmeden, yasal çerçevelerle sınırları çizilmiş maliye politikası çerçevesinde yönetilmesidir. Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi ve sürdürülemez borç dinamikleri, kamu sektöründe mali disiplinsizliğe (yüksek bütçe açıklarına) neden olmaktadır. Mali disiplinsizlik, özel sektörün de üretimini etkilemektedir. Bu durum, 2001 krizinin ortaya çıkmasının başlıca nedeni olmuştur. Kriz sonrasında uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ve sonrasında 2002 Kasım seçimlerinde iktidara gelen AK Parti hükümetinin istikrarlı ekonomi politikaları mali disiplinin sağlanmasında önemli rol oynamıştır. 2007 yılında Amerikan konut piyasalarında oluşan finansal kriz, 2009 yılında derinleşerek kısa sürede tüm dünyada etkisini göstermiştir. 2009 yılında dış ticarette yaşanan olumsuzluklara ilaveten, özellikle çoğunluğu portföy yatırımları ve doğrudan yatırımlar şeklinde ekonomik büyümeye katkıda bulunan yabancı sermayenin, çoğunlukla ABD piyasalarına akışı Türkiye’de de ileride olası bir finansman ihtiyacını gündeme getirmiştir. Bununla birlikte yaşanan süreçte büyüme hızının düşmesi ve bütçe açıklarının artma eğilimine girmesi de önemli mali sorunlar olarak gündemde yerini almıştır.

Küresel kriz ve piyasaların belirsizliğinin devam ettiği bu dönemde, Türkiye ekonomisinde hem kamu bütçe dengesi sağlanmış hem de yatırım yapılabilir bir ortam oluşmuştur.

INSIGHT TURKEY PANEL Moderatör: İhsan Dağı, Insight Turkey Dergisi Editörü Konuşmacılar: Erdem Başçı, TCMB Başkanı Asaf Savaş Akat, Bilgi Üniversitesi Murat Yülek, THK Üniversitesi Dimitris Tsarouhas, Bilkent Üniversitesi  Tarih/Saat: 30 Mayıs 2012, Çarşamba / 11:00-13:00  Yer: SETA Ankara Salonu, ANKARA

SETA’da Insight Turkey dergisince düzenlenen “Avrupa Krizi: Türk ve Yunan Perspektifleri” başlıklı özel bir panel gerçekleştirildi.

Hızlı büyüme dönemlerindeki yüksek cari açığın sorun olmaması için, en önemli yapısal nedenlerden olan enerjide dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

2012 için öngörülen tüm olumsuz senaryolara rağmen ekonomik büyümede çok keskin bir düşüş yaşanmadan büyüme dinamiğinin devam edeceğini söylemek mümkün.

Başta bizim ve piyasa katılımcılarının kesin olarak not artışı beklediği bir dönemde S&P'den gelen bu kötü haber yabancı yatırımcıların yatırım kararları verirken bir kez daha düşünmelerine neden olacaktır.

Ekonomik büyümedeki bu olumlu görünümün devamlılığı için Merkez Bankasının da faiz oranlarını düşürmesinin zamanı gelmiştir.