Daha çok uluslararası medya kullanılarak yürütülecek olan bu algı operasyonuna Türkiye’deki bazı yazılı, görsel ve sosyal medya organlarından destek bulmakta zorlanmayacakları anlaşılıyor.
Devamı
Gerek AB ve gerekse NATO, Türkiye'nin stratejik menfaatlerini maksimize etmeye çabaladığı uluslararası örgütler. Ve Türkiye'nin bu örgütlerdeki üyeliği kampanyalara feda edilebilecek, duygusal bir konu değil. Hele hele, kapıy ı Türkiye'ye kapattırmak isteyenlerin gazına gelinecek bir husus hiç değil.
Devamı
Tabii ki Rusya ile Türkiye'nin anlaşamayacağı tonlarca mesele olacak. Ama bunların herbiri tek tek ele alınıp ortak inisiyatif geliştrimek önemli bir kazanç..
Zarrab dosyası gibi kirli propaganda aletleri de, ekonomik operasyonlar da, Norveç'teki NATO tatbikatında olduğu gibi tahrik edici hamleler de geldi ve gelmeye devam edecek.
ABD politika yapıcıları 15 Temmuz'un Türkiye siyaseti için ne ifade ettiğini hiç anlamadılar. Hiç olmazsa bu darbe girişiminin suçunu kendi elleriyle üstlenmeyebilirlerdi. Nafile, Washington'daki dağınıklık ve Türkiye karşıtı lobilere açılan geniş alan Türkiye'nin kaybedilmesi sürecini hızlandırıyor.
ABD’deki Türkiye düşmanı lobinin Türkiye’yi sıkıştırma ve Erdoğan iktidarını devirme hedefine ulaşmak için çok sayıda araçları olduğu görülüyor. Bunları sayalım:
Heritage Foundation uzmanı Coffey, ABD'nin PKK/PYD'yi silahlandırmasını "tehlikeli bir oyun" olduğunu belirterek, Rakka'nın alınmasının bu terör örgütünün silahlandırılmasına değmediğini söyledi.
Devamı
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Başbakan Yıldırım’ın ABD ziyareti hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
Aslında epeydir stratejik farklılıklar ve hukuki süreçlerin yarattığı krizlerin negatif etkisinden muzdarip olan Türk-ABD ilişkilerinde sınırlı da olsa oluşan fırsat alanları değerlendirilerek pozitif bir ivme kazanılabilir.
Neden bahsediyoruz? Her şeyden önce Fetullahçı Terör Örgütüne yönelik ABD'nin himaye edici yaklaşımından söz ediyoruz. Terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in iadesi konusundan... Türkiye geçtiğimiz hafta 3 iade dosyası daha sundu ABD'ye. Bundan sonra sunulacak bir dosya kalmadığını Başbakan Yıldırım net olarak ifade etti. Şimdi ABD yönetiminin harekete geçmesi gerekiyor.
Türk-ABD ilişkilerinin kötü dönemlerinden birinden geçtiği konusunda herkes hemfikir. İkili ilişkilerin tarihinde iniş-çıkışlar olduğu biliniyor. Ancak küresel belirsizliklerin ve bölgesel çatışma ortamının derinleştiği bir dönemde Ankara-Washington hattındaki problemler farklı bir yapısal krize işaret ediyor.
Washington'da SETA DC tarafından organize edilen etkinlikte panelistler, Ortadoğu'daki yapısal sorunların Türk-Amerikan ilişkilerinin gidişatını doğrudan etkilediğine vurgu yaptı.
SETA Genel Koordinatörü Duran, Türk-Amerikan ilişkilerinin yeniden tanımlanması ve Ankara ile Washington arasında yeni iş birliği alanlarının acilen tespit edilmesi gerektiğini söyledi.
Türk-Amerikan ilişkilerinde son birkaç yılda en çok öne çıkan iki konu var: PKK'nın Suriye'deki silahlı kolu Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile Fetullah Gülen meselesi. İki konu da çok ciddi düzeyde güvensizlik yarattı. YPG'nin hem Türkiye'nin hem de ABD'nin terör örgütü olarak kabul ettiği bir oluşumun yani PKK'nın silahlı kolu oluşu, sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir mesele olmamalı. ABD yönetiminin bahaneleri veya izahatı ne olursa olsun, ABD'nin şu anda Türkiye'yi hedef alan terör örgütünün bir kolunu silahlandırması, bu iki NATO müttefiki arasında büyük bir güvensizlik kaynağı oluşturuyor. Aynı şekilde, 15 Temmuz darbe girişimine rağmen ABD yönetiminin Türkiye'nin Gülen'le ilgili beklentilerini karşılamaması, ikili ilişkiler açısından ciddi bir sorun.
Bugün Rusya ve Amerika birbirlerinin diplomatlarını ajanlık faaliyetleriyle suçlayıp diplomatik personellerini sınırdışı ediyor. Ama kimse giriş çıkışları yasaklamak ve vizeleri iptal etmek gibi bir eyleme kalkışmıyor..
Yeni dönemde, siyasi istikrarın, ekonomik büyümenin ve güçlü siyasal liderliğin hedefe konacağından emin olabiliriz.
Trump yönetimi Irak’ta Barzani’yle ve Suriye’de YPG’yle alabileceği yolun sınırlı olduğuna ve İran’a karşı geleneksel müttefikleriyle çalışması gerektiğine karar verirse, ABD politikalarının sahadaki etkin aktörleri desteklemekten geleneksel müttefik devletlerle çalışmaya doğru evrilmesini bekleyebiliriz.
ABD yönetiminin farklı konularda Türkiye ile ilgili uyguladığı kararlar son yıllarda iki ülke arasındaki güven ilişkisine ciddi şekilde zarar vermekteydi.
ABD'nin içindeki güç kavgasını görüyor ve anlıyoruz. Koca ABD'yi CIA'in bir tarafa Pentagon'un bir tarafa Dışişlerinin bir başka tarafa çektiğini de.
ABD her seferinde Türkiye’yi iten taraf oldu. 2012’den bu yana Türkiye her türlü çabasına rağmen, en önemli müttefikinden beklediği asgari iyi niyeti ve müttefikliğe yakışan davranışı göremedi.
SETA Genel Koordinatörü Duran, John Bass'ın '9,5 aydır DEAŞ saldırısı olmadı' açıklamasıyla ilgili, "Böyle bir açıklamanın gündeme getirilmesi ittifak ilişkisinin artık anlamını kaybettiğini gösterir." dedi.