Mesele, Türkiye'nin AB'ye hazır olup olmadığı değil. Tam tersi. İster coğrafya, ister nüfus, ister din deyin fark etmiyor. AB siyasetçileri "Türkiyeli bir AB'yi" tahayyül etme cesareti gösteremiyor.
Devamı
Bugün Türkiye söz konusu olduğunda birçok Avrupa ülkesi, AB perspektifinden değil kendi ülkesinin Türkiye ile olan ilişkileri üzerinden değerlendirme yapıyor. Doksanlı yıllarda değiliz. AB ülkelerinin kafasında bile artık AB imajı ciddi bir sarsıntı yaşadı. O nedenle AB'nin stratejik karar alma kapasitesi yok denecek kadar az. Türkiye'yi cezalandırma hevesi ise köhne bir hayal.
Devamı
AB kanadı bir defa daha Türkiye ile ilişkileri samimi bir şekilde ele almayı ve ilişkileri daha olumlu ve gerçekçi bir zemine oturtma kararını öteledi.
Uluslararası yapılar son dönemde siyasi olarak çalkantılı bir dönemden geçiyor. Pek çok sorunun kriz haline geldiği günümüzde barışın tesisi ve ekonomik entegrasyon amaçlarıyla kurulan AB'nin kriz çözme becerisi de bu süreçte ciddi sınavdan geçiyor.
2016’da AB ve Türkiye 18 Mart AB-Türkiye Mutabakatı’nı imzaladı. Türkiye de 20 Mart itibarıyla sığınmacıları geri alma sözü verdi. Bu anlaşma düzensiz göçleri engelledi ve Ege denizindeki ölümleri dramatik bir şekilde azalttı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "(Suriyelilerin onurlu, güvenli ve gönüllü şekilde geri dönmeleri) Bu, Türkiye'den AB'ye, Almanya'dan ABD'ye ve diğer komşu ülkelere, Rusya ve İran'a kadar tüm ülkelerin kolektif çalışmasını gerektiriyor." dedi.
Devamı
Avrupa İstikrar İnisiyatifi Başkanı Knaus, 'Beş sene önce yakaladığımız kazan kazan durumunu tekrarlayalım.' dedi.
Devamı
Bölgemizde herkes için yeni bir stratejik değerlendirme zamanı.
Türkiye'nin bölgede sorun yaşadığı ülkelerle ilişkilerinin iyileşmesi tabii ki sevindirici bir gelişme.
Batı ittifakının sınırlarını Yunanistan'dan geçirmenin en çok Avrupa'nın aleyhine olacaktır. Yunanistan sadece tampon bölgeye dönmekle kalmaz. Avrupa'ya yönelen hiçbir dalgayı ister mülteci ister terör olsun tutamaz. Büyük güç rekabetinin oluşturduğu jeopolitik fay hatlarında Türkiye'nin performansını gösteremez.
Ankara'nın Brüksel'e adil ve yapıcı iş birliği çağrısı bu yılın başından beri Türk hükümeti tarafından atılan olumlu adımlar ile (Yunanistan ile istikşafi görüşmeleri, ekonomik ve anayasal reform inisiyatifi vb.) netlik kazanmıştır.
Bir Bakışta Türkiye-AB İlişkileri
Küresel güç mücadelesinin dayattığı rasyonel politika Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerindeki en önemli avantajıdır.
Ankara son dönemde attığı adımlarla Avrupa ile iş birliği eksenli bir ilişki geliştirmek istediğini, sorunları diplomasi yoluyla çözmek istediğini gösterdi.
Türkiye ile AB'nin yeni sayfa açması hem Brüksel'in hem de Ankara'nın Washington karşısında elini güçlendirir. Evet, Biden yönetiminin kabineye koyduğu isimler Ankara-Washington hattında YPG ve S-400'ler konularında zorlu bir sürece işaret ediyor. Biden'ın ekibinin Türkiye'yi eleştiren ya da baskılayan bir politikaya girme ihtimali göz önünde bulundurulmalı.
Türkiye'nin 2000'li yılların başında aldığı risklere ve cesur adımlara rağmen, Türkiye-AB ilişkilerinde dışlanan ve cezalandırılan Türkiye ve Kıbrıslı Türkler olmuştur
Uluslararası sistem ve AB’nin komşu coğrafyası halihazırda belirsizlikler ve meydan okumalarla dolu bir dönemden geçiyor. Kovid-19 pandemisi bu belirsizlikleri ve meydan okumaları daha da şiddetlendirecek.
Türkiye’de AB ile ilişkilerde diplomasinin öne çıkarılması konusunda ciddi bir niyet ortaya çıkmışken Avrupa’da bu niyetin ne kadar karşılık bulacağını zaman gösterecek. Ancak bu açıdan ikinci ve üçüncü gruptaki ülkelerin gerek diğer AB üyeleri gerekse Ankara tarafından ikna edilmesi veya diyalog sürecini baltalamalarının engellenmesi oldukça önemli.