2018 Türkiye İçin Daha İyi Olacak

2018 için Türkiye’nin dış politikasında, ABD ile devam eden sorunlar ve Suriye’nin geleceğine yönelik olarak yaşanacak krizler hariç, diğer alanlarda pozitif bir ivme yaşanacak.

Devamı
2018 Türkiye İçin Daha İyi Olacak

Ankara, 2017 yılında da kendi halkının çıkarını önceleyen bağımsız dış politika konusunda taviz vermeyen tavrını sürdürdü. Bu tavrın ABD ve Avrupa ülkelerindeki bazı kesimlerde meydana getirdiği rahatsızlık sonucu Türkiye’ye yönelik saldırıların artması da, Batı ile artık egemenliğe karşılıklı saygı temelli bir ilişki geliştirmek isteyen AK Parti hükûmetinin kararlılığını etkilemedi.

Aradan geçen 12 yılda hem Avrupa hem de Türkiye büyük bir dönüşüm geçirdi. Liberal güçlerin hızla eridiği Avrupa'da aşırı sağ akımlar gün geçtikçe güçlendi. Bunun sonucundan Avrupa siyaseti sağa kaydı. Yabancılara, göçmenlere, Müslümanlara ve mülteci yönelik düşmanlık gözle görülür hale geldi.

SETA analistleri, "Türkiye-AB İlişkilerini Rasyonelleştirmek" konulu analiz hazırladı.

Analiz: Türkiye-AB İlişkilerini Rasyonelleştirmek

Bu analiz Türkiye ile AB arasında son dönemde ortaya çıkan krizleri incelemektedir

Devamı
Analiz Türkiye-AB İlişkilerini Rasyonelleştirmek
NATO İttifakını Yeniden Tanımlamak

NATO İttifakını “Yeniden Tanımlamak”?

Bugün Türkiye, Avrupa’nın Soğuk Savaş sonrasında görmediği ölçekte ciddi bir güvenlik tehdidi altındadır.

Devamı

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, Almanya seçimlerini ve Almanya’da oluşan yeni politik süreci değerlendirdi.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Almanya-Türkiye ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Türkiye-Almanya ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Kriter Dergisi Yayın Koordinatörü Yusuf Özkır Almanya ile Türkiye arasındaki gerilim üzerine değerlendirmelerde bulundu.

FETÖ sadece Türkiye’ye zarar vermek için kullanışlı bir enstrüman değildir. Soğuk Savaş sonrasında 160 ülkedeki militanları sayesinde o ülkelerin bürokrasisine, medyasına ve ekonomik hayatına sızmış uluslararası bir örgüttür.

Bu analiz AB’deki paradigma değişimi tartışmalarını masaya yatırırken, gelişmelere ağırlıklı olarak ekonomi perspektifinden bakmayı amaçlamaktadır.

AB’nin her şeye rağmen Türkiye için stratejik bir öncelik olduğu aşikar. Sadece Hollanda’nın seçim sürecindeki tavrı bile AB ile ilişkileri koparmaya yetebilirdi; fakat Türkiye ısrarla ilişkiyi sürdürmeyi tercih etti.

Türkiye'nin merkezi rolü giderek artıyor, Çin'in, Rusya'nın, ABD'nin küresel sistemdeki rolleri de yeniden tanımlanıyor. Peki ya Avrupa? Avrupa ortada yok!

Batı Türkiye ile ilişkilerinde alıştığı metotlarla sonuç elde edemeyince, tarihsel olarak geriye düşmanlık seçeneği kalıyor. Ancak gelgelelim mevcut çıkarları ve dengeler Türkiye'ye açıktan bir düşmanlık yapmaya da izin vermiyor.

Tarafgir, ideolojik ve ön yargılı tutum raporun tamamına hâkim durumdadır.

Türkiye ile AB ilişkileri geçmişi incelendiğinde, AB’nin ve AB üyesi ülkelerin belki de tarihinin hiçbir döneminde bir ülkenin iç siyasetinde bu kadar açık ve militanca bir tavırla pozisyon aldığı görülmemiştir.

Halkoylaması bitti, EVET kazandı, hem Türkiye hem de dış dünya Türkiye’nin yeni gerçekliğine adapte olmaya çalışmaya başladı. Ya bundan sonrası?