Almanya İle Pozitif Ajanda Mümkün Mü?

Almanya'da yapılan seçimlerden sonra Türk Alman ilişkilerinde bir hasar kontrol moduna geçilmesi gerektiğini ve bu çerçevede Almanya'nın Türkiye politikasının rasyonelleşmesi için ilk adımı Türkiye'nin atması..

Devamı
Almanya İle Pozitif Ajanda Mümkün Mü
Avrupa İle Bahar Havası Mı Geliyor

Avrupa İle Bahar Havası Mı Geliyor?

Gelinen noktada uluslararası sistemde yaşanan bazı gelişmelerden dolayı bu ülkelerin frene basmak ihtiyacı hissettikleri görülmektedir.

Devamı

Gabriel’in Çavuşoğlu’na servis ettiği çayın görüntüsü, Almanya’nın Türkiye politikasında artık Türkiye karşıtı ideolojik lobilerin ipoteği altında hareket etmeyeceğini mi sembolize ediyor?

İlişkilerin normalleşmesi beklentisi sadece Türkiye'nin beklentisi değil. Türkiye'ye karşı tutumlarıyla Avrupa'da başı çeken Almanya da dahil olmak üzere Avrupa ülkeleri Türkiye ile yeni ve sağlıklı bir ilişki zemini kurulması gerektiğinin farkındalar

Türkiye’de iç siyasetin gündemini uzun süredir “seçim sistemi ve barajı”, “partiler arası ittifak”, “blok siyaseti”, “yeni siyasal oluşumlar”ı içerisinde barındıran bir kavramlar seti meşgul ediyor.

Türkiye, sırtını dayayabileceği tek bir dış güç olmadığını, ancak realist bir perspektifle iyi ikili ilişkiler geliştirir ve içerideki siyasi istikrarını, güçlü siyasi liderliğini korursa ayakta durabileceğini çok iyi biliyor.

Avrupa İle “Yeni Dönem”

Bu yeni dönemde Türkiye, Avrupa ülkeleriyle ekonomi ve güvenlik odaklı iş birliğine yöneliyor ve bu alanlarda kendisiyle iş birliği yapmak isteyen bütün AB ülkeleriyle yakın bir ilişki kurmak istediğini gösteriyor.

Devamı
Avrupa İle Yeni Dönem
Türkiye-ABD İlişkilerinde quot Belirsizlik quot Dönemi

Türkiye-ABD İlişkilerinde "Belirsizlik" Dönemi

Amerikan dış politikası belirsiz kaldıkça daha az güvenilir bir ortak oluyor.

Devamı

Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan ettiği günden beri Türkiye'nin attığı adımlar yoğun bir şekilde tartışılıyor.

Medine'yi savunan Fahrettin Paşa ile başlatılan polemik "Arap ve Türk ayrıştırması" ya da "Ankara-Tahran aynılaştırılması" çabası ile sürdürülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik bu düşmanca tavırlar 2009'tan, Davos olayının hemen ardından kendisini göstermeye başladı...

Kapısında beklediğiniz peygamberin mescidiyse eğer, teslim olmazsınız. Fahreddin Paşa tarihe bunu yazmıştır..

Davaya büyük “umut” bağlayan Erdoğan / Türkiye karşıtı çevrelerin beklentileri davanın seyrinin değişmesiyle suya düşmüş görünüyor.

Bugün ABD ve İsrail, bölgede S. Arabistan, BAE ve Mısır'a güvenerek hareket ediyor. Fakat ABD ve İsrail'in bugün bölgemiz için savundukları politika bütün statükoların dağılmasını ve mevcut devletlerin birbiriyle kavgalı, küçük devletlere bölünmesini öngörüyor.

Türkiye, bölgesinde güçlü bir aktör oldu. Bütün kuşatma ve diz çöktürme gayretlerine rağmen Türkiye kendi oyununu kurmayı başardı.

Ne zaman Türkiye aleyhine bir kumpas olsa..

Davanın nasıl sonuçlanacağı konusunda yorum yapabilmek için Amerikan yönetiminin bu süreçten beklentilerinin neler olduğunu ortaya koymak gerekir:

Bugün Türkiye, Avrupa’nın Soğuk Savaş sonrasında görmediği ölçekte ciddi bir güvenlik tehdidi altındadır.

Amerikan Başkanı Donald Trump’ın politikalarından rahatsız olan Almanya ve Fransa’nın önderliğinde 23 Avrupa Birliği ülkesi Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (Permanent Structured Cooperation-PESCO) diye adlandırdıkları bir anlaşma ile NATO dışında yeni bir savunma birliği arayışı içine girdiler

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Batı'nın Türkiye karşıtı tutumu karşısında Türkiye’nin izlediği politika hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Bayraklı, "Almanya'nın Türkiye politikası irrasyonel, korkulara ve duygulara dayalı irrasyonel noktaya savruldu. Türkiye bu politikanın rasyonelleşmesi konusunda yardımcı olmalı." dedi.