‘Liberal’ İlmihalden Öğüt Verenler

Gerilime yönelmeden önce Türkiye'nin uzlaşma ve müzakere yolunu ısrarla denediğini unutuyorlar. Güç mücadelesine girmeden, maliyet ödemeden muktedir olunamayacağını, muktedir olmadan da düzen kurulamayacağını kabul etmiyorlar. Gezicilerin, FETÖ'nün ve PKK'nın yıkıcı emellerinin otoritenin ve güç ile karşılanmasının kaçınılmazlığını ıskalıyorlar.

Devamı
Liberal İlmihalden Öğüt Verenler
Libya da Yeni Güç Dengesi

Libya’da Yeni Güç Dengesi

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Libya’daki son gelişmeleri değerlendirdi.

Devamı

Libya'da meşru Serrac Hükümeti'ni deviremeyeceğini anlayanlar şimdi ateşkes istiyor. Ama bu talep bir barış arayışı değil. Nefesi kesilenler enerji toplama ve vakit kazanma peşinde. Bu nedenle yapılan çağrıların çözüm için bir anlamı yok.

Ankara'nın Libya inisiyatifi Avrupa ve Ortadoğu başkentlerinde yeni bir Türkiye tartışması başlattı. Türkiye'nin giderek daha etkili bir güce dönüştüğünü kabul eden bu tartışmanın iki boyutu var. İlki, Suriye'den Libya'ya Doğu Akdeniz çevresinde güç denklemlerindeki somut değişime odaklanıyor. İkincisi ise niyetleri sorgulayan tam bir propaganda savaşı durumunda. Bu iki boyutu ayrıştırmadan Türk dış politikasının son dönemdeki hamlelerini, kapasitesini ve niyetini anlamlandırmak mümkün olmaz.

Türkiye Libya ve Doğu Akdeniz'de adım adım ilerlemeye devam ediyor. Türkiye'nin bu iki alandaki etkinliği bakımından altı ay öncesine nazaran büyük bir fark var.

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde milli güvenliğini ve ulusal çıkarlarını doğrudan etkileyecek belli alanların olduğu söylenebilir. Bu stratejik alanları Fırat'ın doğusu (Irak'ı içerecek şekilde İran sınırına kadar uzanan bölge kastedilmektedir), Akdeniz'in doğusu ve Libya'nın doğusu olarak sıralamak mümkündür. Son dönemde tüm bu alanlarda Türkiye'nin askeri ve diplomatik olarak varlığını güçlü bir şekilde hissettirdiği açıktır. Türk dış politikası son yıllarda bölgede istikrarsızlık üreten ve doğrudan ülkemizi ilgilendiren başlıkları oldukça dinamik bir tempoyla takip etmektedir. Neredeyse her yıl sorunlu birçok alanda çözüm üretmek artık sıradanlaşan mesailer olarak karşımıza çıkmaktadır. Şüphesiz bu krizlerin her birinden ciddi tecrübeler edinen ve bir sonrakine daha hazırlıklı yaklaşan Türkiye'nin uluslararası siyasetin gidişatını en iyi değerlendiren aktörlerin başında geldiğini söylemek mümkündür

Yunanistan ve Fransa’nın Büyük Derdi

Türkiye’nin Libya’da siyasi geçişi ve yeniden yapılanma sürecinin başat aktörü haline gelmesi Paris ve Atina’nın emelleri açısından tam bir kabusa karşılık geliyor. AB’nin İrini operasyonunun Ankara’nın Libya’daki askeri varlığını engelleyemediğini gören Paris, NATO’yu hareketlendirmeye çalışıyor.

Devamı
Yunanistan ve Fransa nın Büyük Derdi
Türk Heyetinin Libya Ziyareti

Türk Heyetinin Libya Ziyareti

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Siyaset Artı programında Türkiye heyetinin Libya’da yaptığı ziyareti değerlendirdi.

Devamı

SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar, Pençe-Kartal Operasyonu üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Güvenlik Araştırmacısı Murat Aslan, Pençe-Kaplan Operasyonu ve bu operasyonda kullanılan silah sistemleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Vakfının Washington şubesinin düzenlediği Libya konulu panelde, Libya'de değişen dinamiklerde Türkiye'nin önemli rol oynadığına vurgu yapıldı.

Türkiye bölgenin en güçlü aktörü olmak yolunda emin adımlarla ilerliyor. Belki bu sayede Ortadoğu'da yüzyılı aşkın süredir aranan istikrar yeniden tesis edilebilir. Ama o istikrarı kurmak zaman, sabır, çaba ve ince hesap gerektirecek.

Doğu Akdeniz gündemdeki yerini uzun süre koruyacak. Bu konuyla ilgili tartışmalı birçok hususa ışık tutan bu kitap alana dair çalışmalar için başvuru kaynağı olmanın yanında güncel siyaseti takip edenler için de yol göstericidir.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, Rusya’nın Libya’daki pozisyonu üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Türkiye ile Libya arasında yapılan anlaşmaların sahadaki durum üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

Türkiye kendi halkının ve bölge halklarının çıkarlarını öncelediği için, Özal zamanında olduğu gibi AK Parti döneminde de bağımsız dış politikaya yönelerek Orta Doğu’da daha uzun dönemli ittifaklar arayışına girdi.

Türkiye Libya'da askeri gücünü kullanarak masada asla alamayacağı bir başarı elde etti. Yaşananlara sırayla bakmakta fayda var. Nisan 2019'da başlattığı darbe girişimiyle Trablus'un iç mahallelerine kadar dayanan darbeci Hafter, Türkiye Libya'ya müdahale etmemiş olsaydı hem Trablus'u ele geçirmiş olacak hem de UMH'yi ortadan kaldırmış olacaktı. Trablus'un düşmesi beraberinden Türkiye'yi Akdeniz ölçekli jeopolitik rekabette büyük ihtimalle savunmacı bir pozisyonda yalnız başına bırakacaktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi kariyeri mücadeleyle geçti desek yeridir. Belediye başkanlığından bu yana her adımda birçok düşmanlık ve ihanetle karşılaştı. Ancak tüm bunlarla boğuşurken Erdoğan inşa etmeyi hiç bırakmadı. Ve belki de bu nedenle karşısına çıkanlar teker teker erirken o hep icracı kimliğiyle büyük kitlelerin güvendiği isim olarak kaldı. Birileri onu hapse atmaya çalışırken o İstanbul'u inşa etmekle meşguldü. Ve vatandaş bunu görüyordu. Erdoğan'ı iktidara taşıdı.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş Libya’daki son gelişmeleri değerlendirdi.

Bölgemizdeki tüm ülkeler çökerken Türkiye güçleniyor ve bağımsız bir aktör haline geliyor. Suriye'de iki önemli aktörden biri olduk. Libya'da neredeyse tek aktör diyebiliriz. Birçok sorunun cesaretle üzerine gidildi ve imkânsız gibi görünen işler gerçek oldu.

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, 'Eğer bu tempo devam ederse Hafter güçlerinin dağılması kaçınılmazdır. Bu durumda UMH'nin ülkenin tamamında kontrolü sağlaması imkanı doğar.' dedi.