"ABD-Türkiye Ortaklığının Geleceği" Konferansı

SETA-DC'nin bu yıl ikincisini düzenlediği yıllık konferansı, "ABD-Türkiye Ortaklığının Geleceği" temasıyla Washington'daki St. Regis Otel'de gerçekleştirildi.

Devamı
quot ABD-Türkiye Ortaklığının Geleceği quot Konferansı
SETA DC Konferansı ve ABD İle İlişkilerimiz

SETA DC Konferansı ve ABD İle İlişkilerimiz

PKK ve PYD arasındaki iç içe girmişlik artık Washington DC’de bile saklanamayacak bir vaziyet almış. İlk dönemlerde yaygın olan aynı örgütün iki farklı kısaltmasının iki farklı örgüte işaret ettiği yönündeki tezvirat büyük oranda tedavülden kalkmış durumda.

Devamı

Salı günü SETA olarak Washington DC'de üç oturumluk bir toplantı organize ettik. Toplantının ana teması, Türk- Amerikan ilişkilerinin geleceğiydi. Her bir oturumda sorun alanlarının aşılması, işbirliği imkânlarının geliştirilmesi için neler yapılabileceği tartışıldı.

Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika ziyareti üzerine değerlendirmesinde geziye yönelik başlatılan manipülasyon sürecini ve gezinin itibarsızlaştırılması çabasıyla ne hedeflendiğini yorumladı.

Murat Yeşiltaş, Türk-Amerikan ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Suriyeli sığınmacılar, geri kabul anlaşması ve vize muafiyeti gibi başlıkların yanı sıra, Gümrük Birliği Anlaşması'nın geçen 20 yıllık dönemde zamanın gerisinde kaldığı göz ardı edilmemeli.

"Kim Daha Yarayışlı" Yarışı

2002 sonrasında muhalefetin bütün unsurları sürekli ABD'ye mesaj yolladı. İktidarı kötüledi, kendilerini yarayışlı unsurlar olarak gösterdi.

Devamı
quot Kim Daha Yarayışlı quot Yarışı
Siz Sahi Kimden Yanasınız

Siz Sahi Kimden Yanasınız?

"Amerika'nın telkinlerini emir telakki eden"lerin içinde endişeli muhafazakâr siyasetçiler de var. Kendi pozisyon kayıplarını dünyanın sonu diye pazarlayan yazarlar, danışmanlar da...

Devamı

Batı başkentlerinde bir süredir yoğunlaşan Türkiye eleştirileri anlaşılıyor ki devam edecek. Nisanın gündemi de Ermeni Soykırımı iddiası olacak.

Birçok meselede olduğu gibi Suriye krizi, ABD ile kâğıt üzerinde yollarımızı birleştiren fakat pratikte ayıran bir faktör olarak iki ülke arasında yaşanan sorunların merkezinde durmakta.

Bugün adlarını "gayrı milli muhalefet" olarak koyduğumuz güruh, ABD'li resmi yetkililerin ağzından Türkiye aleyhine bir söz, bir işaret alabilmek için yanıp tutuşuyor.

Obama’nın Suriye planları ile daha fazla vakit kaybetmeden sınırımızı DAİŞ’ten temizlemek ve PKK’yı yaklaştırmamak gerekiyor.

Türkiye sahada kazandıkça, Türkiye düşmanları çıldırıyor. Stratejik akıllarını yitirmek üzereler. Ellerinde kalan tek silah "psikolojik harp." O da çoğu kez tutukluk yapıyor.

Obama yönetiminin ikili ilişkilerdeki "yorgunluğu" ve kurumlar arasındaki "dağınıklığı" bir kenara bırakarak sahanın gerçeklerine odaklanmasının zamanı.

Türkiye-ABD ilişkilerinde birlikte çalışma iradesi ile "stratejik sapmaları" düzeltecek yeni bir dönemi başlatmak gerekiyor. Bunun için yeni başkanın, Obama'nın Ortadoğu politikasında bir yenilenme yapması gerekiyor. Her şeyden önce Obama'nın "ümitsiz" ve bazen "özcü" Ortadoğu algısının tashih edilmesi lazım.

Cumhurbaşkanı’nın kısa bir süre sonra koltuğu bırakacak olan Obama ile görüşmesinin sembolizmi, ziyaret trafiğinin diğer ayaklarının reel getirilerinden kat be kat daha önemsiz. Sembolizmi aşıp reel getirilere yoğunlaşmalıyız.

Paralel yapı bileşenleri, elbette Washington'daki ziyaretimiz süresince her fırsatı bir manipülasyon imkânı olarak görüp kamuoyunu zehirlemeye çalışacaklardır. Fakat siz siz olun manipülasyona gelmeyin. İşler yolunda, Erdoğan da işinin başında!

Kaç gündür, "Erdoğan, ABD'ye giderse sonu olur" tarzı mesajlarla psikolojik harp yürütüyorlar. Dertleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı vazifesinde, Türkiye'yi de kendi mecrasında tutmamak.

Krize değil yeni bir başlangıca ihtiyacı olan Türkiye- ABD ilişkileri yeni ABD başkanına sorun alanı olarak bırakılmak isteniyor.

Türkiye – ABD ilişkileri, YPG ile ilgili gelişmeler sonucu 13 sene sonra en krizli noktasında. Gelinen noktada, ABD’nin durumu, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ABD müttefiklerini ciddi bir biçimde düşündürüyor. Çok dramatik bir değişim yaşanmazsa, 2016 da tıpkı 2003 gibi ikili ilişkiler için kayıp bir yıl olabilir.

Ufuk Ulutaş: “Amerika, Suriyeli muhaliflere silah desteği yaparken çok ciddi şartlar getirdi aynısını YPG’ye de yapıyor mu? Amerika, gerçek manada ateşle oynadığını yavaş yavaş anlayacak ve onu anladığı andan itibaren bu angajmanın maliyetini ödemeye başlayacak.”