Cenevre 2'den Ne Bekliyoruz?

Suriye'nin asli muhalefeti masaya Baas rejiminden daha güçlü oturmadığı müddetçe Suriye'de diplomasi yoluyla gerçek barış gelmez.

Devamı
Cenevre 2'den Ne Bekliyoruz
Ekonomi Üçüncü Çeyrek'te Beklentilerin Üzerinde Büyüdü

Ekonomi Üçüncü Çeyrek'te Beklentilerin Üzerinde Büyüdü

SETA Ekonomi Direktörü Erdal Tanasa Karagöl, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 2013 yılı Üçüncü Çeyrek sonuçlarına göre ekonomide yüzde 4,4 olarak gerçekleşen büyüme hızının beklentilerin üzerinde gerçekleştiği değerlendirmesinde bulundu.

Devamı

Üst Düzey İşbirliği Konseyi,Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri hep söylenen çok boyutlu ortaklık seviyesine yükseltmek için çok faydalı bir platform görevi görüyor.

Kuveyt El Rai gazetesinin haberine göre, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreterliği gerekli teknik hazırlıklar tamamlandıktan sonra 2014 yılının ortasından itibaren Konsey'e üye altı Körfez ülkesinin Şengen vizesine benzer bir turist vizesi uygulamasına geçilebileceğini belirtti. Bu uygulamanın Körfez ülkeleri arasındaki entegrasyonu artırmak başta olmak üzere şüphesiz pek çok getirisi olacak. 2011 yılında Suudi Kralı Abdullah bin Abdülaziz'in KİK'in işbirliğinden siyasi birliğe geçmesi yönündeki çağrısının somutlaştırılması adına önemli bir adım olan ortak vize uygulaması, KİK'e üye ülkeler arasında farklı alanlardaki işbirliğini de şüphesiz kuvvetlendirecek.

Hırvatistan bugün itibariyle resmen Avrupa Birliği'nin 28'inci üyesi oldu. Üyeliğin gerek ülkede gerekse Balkanlar'da birtakım siyasi ve ekonomik gelişme ve değişimlere zemin hazırlaması bekleniyor.

Mısır'da 30 Haziran yaklaştıkça gerginlik artıyor. Bunu, Kahire sokaklarında insanların gözlerine baktığınızda da, esnafların dükkânlarına yeni kepenkler taktırdığını gördüğünüzde de anlayabiliyorsunuz. Çok daha reel emareler de yok değil. Turistik kentler Luksor ve İskenderiye'den Tanta'ya kadar düğmeye basılmış gibi kontrollü bir şiddet dalgası 30 Haziran'da finali yapmak üzere yola çıkmış durumda. Mısır'da fülul (eski rejim taraftarları) ve seküler/liberal muhalefet ‘Temarrud' yani ‘İsyan' adını verdikleri bir süreç ile birinci yılının sonunda yani 30 Haziran'da, Mısır halkının seçimle iktidara taşıdığı ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi'yi seçim dışı bir yolla devirmek istiyorlar. Tabii bunu da “demokrasi, insan hakları ve özgürlükler” adına yapıyorlar. İronik olsa da, biz Türkiyeliler içinde kanıksanmış bir makyaj. Mısır, Tunus ve Türkiye'de seküler muhalefet seçim sandıkları ile iktidara gelemeyecek olduğunu en iyi kendileri bildiğinden biraz da “dış mihrakların” etkisiyle her yol mübah anlayışı ile hareket ediyorlar.

Perspektif: GSYH 2013-I. Çeyrek Değerlendirmesi

2013 yılında cari açık ve ekonomik büyüme arasında tercih noktasına gelmemek için, ekonomide uygulanacak uzun vadeli yapısal önlemler ile cari açığı artırmadan ekonomik büyümenin sağlanması gerekmektedir.

Devamı
Perspektif GSYH 2013-I Çeyrek Değerlendirmesi
Çözüm Süreci ve Ekonomi

Çözüm Süreci ve Ekonomi

1980'li yılların başından beri ülkenin en can yakıcı meselesi olan Kürt meselesi ekonomik anlamda yalnızca Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'ni değil tüm ülkeyi olumsuz etkilemiştir. Son 30 yılda, başta eğitim, sağlık ve bayındırlık yatırımları olmak üzere gerekli alanlara ayrılması gereken kaynakların askeri harcamalara aktarılması ülkeye çok büyük yük getirmiştir. Bu nedenle, özellikle de 1990'lı yıllarda gerçekleşen yüksek enflasyon, dış borç, yüksek bütçe açığı ve cari açık nedeniyle iç ve dış şoklara karşı dirençsiz hale gelen ekonomi kırılgan bir yapıya bürünmüştür.

Devamı

Obama Washington'da bileğini bükmekte zorlandığı İsrail'in ya da Netenyahu'nun, Ortadoğu'da Türkiye'ye 'yenilmesine' aracı olmak durumunda kaldı.

SETA Dış Politika Direktörü Talip Küçükcan, NTV canlı yayınında Tunus'ta son günlerde yaşanan siyasi çalkantıları değerlendirdi.

Yeni teşvik sistemi hem yerli yatırımcının yatırım yapmasında hem de doğrudan yabancı yatırımcıların ülkeye çekilmesinde aktif bir rol oynayacaktır.

''Toplumun, Kültür Politikaları ve Medyanın Kültürel Süreçlere Etki Algısı'' başlıklı kamuoyu araştırmasının sonuçları açıklandı.

Araplar ve Türkler, yüzyıllar boyunca Osmanlı egemenliğinin birer unsuru olarak yaşamışlardır ve kültürel ve dini algıları çok büyük ölçüde bu egemenlik altında şekillenmiştir.1920’li yıllara gelindiğinde ise gerek Türkiye Cumhuriyeti gerekse bazı Arap devletlerinin kurucuları bölgedeki siyasi haritaları değiştirmiş ve bu da modern Türkiye’de yeni bir Arap algısının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu makale Arapların gözündeki modern Türkiye’ye bakışın dört temel esasa dayandığını açıklamaktadır; Osmanlı geçmişi-Kemalist döneme ait miras-Soğuk savaş döneminde yaşanan çatışma ve ittifaklar ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin iktidar süreci. Makalede Türkler ve Arapların karşılaştıkları zorlukları artık bir imparatorluğun unsurları olarak değil, farklı milletler olarak çözmeleri gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Çok değil 11 yıl önce Türkiye ve Suriye, Ekim 1998'de imzalanan Adana anlaşması ile bir askeri çatışmanın eşiğinden döndü.

İngiltere'de on yıllık başbakanlık görevini bırakan Tony Blair'in öncülüğünü yaptığı "Üçüncü Yol" hareketi, geleneksel sağ-sol ayrımlarını aşmayı hedefliyordu. Avrupa sağının muhafazakâr ve geleneksel değerleri benimseyen; fakat ekonomik alanda bireyci ve sermaye yanlısı tavrına karşı Avrupa solunun gelenek karşıtı; fakat sosyal adaletçi ve müdahaleci politikaları arasında sıkışıp kalan Avrupa siyasetini bu darboğazdan kurtaracak bir açılımdı Üçüncü Yol. 

SETA KONFERANS Konuşmacı:     Dr. Hasan Yavuz     Başbakan Danışmanı / Marc Bloch Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih: 14 Mayıs 2007 Pazartesi Saat: 15.00 Yer: SETA, Ankara

Türkiye'nin zengin bir birikimi var, ama son zamanlarda daha iyi anlaşılıyor ki bu birikim dış dünyaya yeterince tanıtılamıyor. Tanıtılmış olsak ülkemiz, kültürümüz ve insanımız hakkında bu kadar yanlış fikirler ve önyargılar olmazdı. Demek ki bu konuda fazla kafa yormadığımız gibi üzerimize düşen görevleri yapmayı ihmal etmişiz. Türkiye'nin kapsamlı bir tanıtım stratejisi ve kampanyasına ihtiyacı var. Bu işte resmi kurumlar kadar Avrupa'daki Türk sivil kurum ve toplulukları da etkin rol almalı. Kısa, orta ve uzun vadede yapılabilecek rasyonel faaliyetlerin bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:

Geçen iki yazıda İslam dünyasındaki temel gerginlik alanlarına temas etmiş ve zaman ve mekan telakkilerinden merkez-çevre ilişkisine kadar bir dizi sorunun bu gerginlikten kaynaklandığını söylemiştik. İslam dünyası bu sorunlara çözüm bulabilmek için yoğun bir fikri çabanın içerisinde bulunuyor. İKÖ’nün 9-11 Eylül tarihleri arasında düzenlediği Mekke toplantısı bu sorunların ele alındığı önemli platformlardan biriydi. Malezya’dan Pakistan’a, Türkiye’den Senegal ve Bosna’ya İslam dünyasının pek çok ülkesinden gelen alım ve aydınlar, siyaset, ekonomi ve kültür-düşünce başlıkları altında pek çok sorunu ele aldılar. Paralel olarak yapılan panellerde sorunlar özgür bir ortamda ve eleştirel bir dille tartışıldı. İKÖ Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun başkanlığını yaptığı konferans, hem geliştirdiği yeni vizyon hem de sunduğu çözümler açısından benim beklentilerimin üzerinde bir başarı elde etti. Toplantıya Ahmet Davutoğlu, Ali Bardakoğlu, Lahdar Brahimi, Kemal Hasan, Hurşit Ahmed, Osman Bugaje, Enes Karıc, Ali Cuma gibi İslam dünyasının önde gelen alim ve aydınları katıldı.