ABD ile Gözaltı Krizi

SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın, ABD ile Türkiye’nin yaşadığı kriz hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
ABD ile Gözaltı Krizi
Türk-İran İlişkileri -II- ABD ve Avrupa nın Etkisi

Türk-İran İlişkileri -II-: ABD ve Avrupa’nın Etkisi

Türkiye’nin, Washington tarafından izlenen İran’ın yalnızlaştırılması siyasetine ayak uydurmak konusunda aykırı davranmaya çalıştığı her dönemde ağır bir şekilde ABD’nin baskısına maruz kalması Türk-İran ilişkilerinin geliştirilmesinin önündeki temel engellerden birisi olmuştur.

Devamı

Gelinen noktada karşılıklı milliyetçi tepkilerle gerilimi artırmanın kimseye faydası yok. Washington, öncelikle Türkiye'deki ABD eleştirisini gündem yaparak anlamaya çalışmalı.

Almanya’yla İlişkiler Seçim Sonrasında Düzelir mi?

Yargıya ilişkin özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlatılan eleştirilerin büyük kısmı sistematik, örgütlü ve belirli amaçlara matuf.

16 Nisan'ı geçmiş olmak Türkiye siyasetinin ateşini düşürmedi. Nisan sonu ve mayıs yoğun bir hareketliliğe sahne oluyor ve olacak.

Dönüşüm Kaçınılmaz

Parlamenter sistem koalisyon demektir. Koalisyon zayıflık demektir. Koalisyon aşırılıkçılık demektir. Cumhurbaşkanlığı sistemi ise güçlü hükümet demektir.

Devamı
Dönüşüm Kaçınılmaz
Son Düzlük

Son Düzlük

Bu millet çok dert çekti. Çok engel aştı. Bazen yoruldu. Bazen tekledi. Ama çok da yol kat etti. Yılardır verdiği mücadelenin sonunda kendisini var etti.

Devamı

AK Parti'nin iktidarda kalma gücünün birbiri ile ilintili iki temel motivasyonundan bahsedilebilir. Birincisi kitlelerin hissiyatı ve taleplerini dikkate alarak siyaset yapması, ikincisi ise sahip olduğu dönüştürücü güçtür

Cumhurbaşkanı başka bir partinin genel başkanı, başbakan başka bir partinin genel başkanı olunca ne olacak? Alın size kavga!

Mısır'da yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği 14 Ağustos'taki Rabia katliamına giden süreçte ülke medyası da gerçeklerin üstünü örtme görevini üstlendi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Terörle Mücadele Bürosu’nun yıllık olarak çıkardığı ülke terörizm raporlarının sonuncusu geçtiğimiz haftalarda yayınlandı.

Demokrasi ve insan hakları konularında tutarlı olmayan Almanya’nın bu konuda Türkiye’ye yaptığı suçlamalar da ancak müdahalenin bir aracı olarak okunabilir.

Can Dündar’ın Avrupa’da bir saraydan başka bir saraya koşarak; bir gazeteden başka bir gazeteye geçerek yaptığı dezenformasyon, zihinsel sömürgeleşmenin post modern versiyonudur.

Devletin temel kurumlarının bu kadar sarsıldığı bir darbe girişiminden sonra, ülke çapına yayılmış on binlerce kişiyi ilgilendiren soruşturmaların ve davaların yürütülmesi başlı başına bir sorun.

AB’nin her şeye rağmen Türkiye için stratejik bir öncelik olduğu aşikar. Sadece Hollanda’nın seçim sürecindeki tavrı bile AB ile ilişkileri koparmaya yetebilirdi; fakat Türkiye ısrarla ilişkiyi sürdürmeyi tercih etti.

Halkın önüne çıkarak oy isteyen ve siyaset yapan bir Cumhurbaşkanı'nın o siyaseti sürdürebilmek için halkla ilişkisini sağlayan partiye üye olması gerekiyordu. Şimdi o gerçekleşiyor.

Gelişmiş ülke olma potansiyeli taşıyan, bazı alanlarda benzer sorunları ve hedefleri olan Türkiye ve Çin’in ekonomik ve ticari ilişkilerini güçlendirebilecek birçok alanın olduğu ortada.

Bugüne kadar, Türkiye siyasetinde cumhurbaşkanının “tarafsız” olması gerektiği tezi, dünyadaki parlamenter sistemlerdeki “tarafsızlık” unsurunun tam tersi bir anlayışa işaret etmekteydi.

Süreç, doğası gereği örgütlü bir grup faaliyetine yönelik işletildiğinden önemli riskleri beraberinde getirmektedir. Örneğin "kurunun yanında yaşın da yanması" bu risklerin en başında gelmektedir.

Bu halkoylaması sonuçlarını doğru okuyabilmek için hem siyasi hayatımızdaki diğer halkoylamaları hem de 2014 cumhurbaşkanlığı seçimleri ile kıyaslama yapmalıyız.