ABD’deki Kurumlar Arasındaki Farklılık Ortadoğu’da Kırılgan Bir Yapının Var Olmasına Neden Oluyor

SETA Strateji Araştırmacısı Abdullah Erboğa, ABD’nin Ortadoğu politikası üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
ABD deki Kurumlar Arasındaki Farklılık Ortadoğu da Kırılgan Bir Yapının
Aramco Saldırısının Ardından ABD İran ı Vurur mu

Aramco Saldırısının Ardından ABD İran’ı Vurur mu?

Suudi Arabistan petrol şirketi Aromco'nun iki rafinerisine yönelik gerçekleştirilen saldırıların üzerinden tam bir hafta geçti. Saldırıyı Husiler üstlendi ancak ABD ve Suudi Arabistan tarafı İran'ı sorumlu tutmaya çalışıyor.

Devamı

Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, bir yandan bu saldırının “savaş sebebi” olduğunu söylerken bir yandan da saldırının “İran destekli” olduğunu ifade ediyor. Başkan Trump da bir yandan İran ile bir savaş istemediğini, diğer yandan ise Amerika ordusunun hazır olduğunu ve “bir telefonla bir ülkeye gireriz” tehdidinde bulunuyor.

SETA DC Genel Koordinatörü Kadir Üstün, Suudi Arabistan’ın petrol şirketi Aramco’ya yönelik gerçekleşen saldırı ve FED’in faiz indirimi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Kemal İnat, 'ABD bu yaptırımlarla ne hedefliyor? İran’da rejimi değiştirmek isteyen, İran ile Suud arasında sıcak bir çatışma isteyen ve İran’ın bölgede sınırlandırmak isteyen yani her üçünü arzu eden çevreler var ABD’de. Ama Trump, İran’ı bir şekilde bölgede sınırlandırmak istiyor. Rejim değişikliği peşinde değil.' dedi.

Tahran, seçimlere giden Trump'ın da ABD kamuoyunun da Ortadoğu'da yeni bir büyük savaşa hazır olmadığını hesaplayarak risk alıyor. İran Dışişleri Bakanı Zarif'in ABD'li muhatabı Pompeo'ya laf atarak "topyekün savaş" tehdidinde bulunması Körfez'deki güç oyununun son peşrevi. Washington ise Aramco saldırısına nasıl karşılık vereceğini belirlemeye çalışıyor. Füze depoları mı, zaten satılamayan petrolün tesisleri mi vurulmalı, bu tartışılıyor. Göstermelik bir karşı saldırı kontrollü gerilimi bitirmez, Tahran'ın eline oynar. Kaldı ki, etkili bir cevap verilmezse, Körfez ülkeleri ABD'den silah almaya devam etse bile İran ile uzlaşmanın çarelerini arayacaklar. Zarif şimdiden Suud ve BAE'yi masaya çağırdı bile. Bu da İran'ın bölgesel hegemonya hırsını güçlendirir.

Prof. Dr. Kemal İnat: İran Yaptırımları ile Dünya Siyasetinde Yeni Bir Dönem Başladı

Prof. Dr. Kemal İnat: 'Uluslararası ilişkilerde güç politikası uygulanması, güce dayalı dayatmalar yeni değil. Savaş, darbe desteklemek ya da medya manipülasyonları gibi güç kullanımları eskiden beri vardı. Hukukun güç politikasının bir aracı olarak kullanılması da yeni değil. Yeni olan ABD’nin iç hukukunu uluslararası hukuk yerine koyarak diğer aktörlere dayatması.'

Devamı
Prof Dr Kemal İnat İran Yaptırımları ile Dünya Siyasetinde Yeni
Kitap İran Yaptırımları Hukuksal Boyut Bölgesel ve Küresel Yansımalar Türkiye'ye

Kitap | İran Yaptırımları: Hukuksal Boyut, Bölgesel ve Küresel Yansımalar, Türkiye'ye Etkileri

Kitapta Trump yönetiminin İran politikasının neleri hedeflediği, Tahran’ın Amerikan yaptırımlarına karşı nasıl bir yol izlediği, bu gerginlikten doğrudan etkilenen devletlerin tepkilerinin nasıl olduğu ve meselenin hukuksal boyutları detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.

Devamı

ABD'nin tek yanlı siyaseti ve diğer üye ülkelerin rızasını aramaması G7 platformunu da olumsuz etkilemektedir.

ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiği günden itibaren haksız rekabete neden olduğunu düşündüğü ticari anlaşmaların yanı sıra özellikle Çin'in kur politikalarına yönelik eleştirilerini birçok platformda dile getiriyordu.

Akdeniz’deki son gelişmeler 'enerji oyunu' çerçevesinde değerlendirilebilir mi? Türkiye’yi dışlayarak enerji kaynaklarının pazarlanması mümkün mü? Doğu Akdeniz’de bulunan gazın East-Med Boru Hattı ile Avrupa’ya taşınma ihtimali nedir? AB’nin Doğu Akdeniz’deki jeopolitik oyunda tutumu nedir? AB/Avrupalılar Doğu Akdeniz’de nasıl bir tutum takınmalı?

Washington, Ankara’nın S-400 ile F-35 arasındaki teknik meseleyi ortak bir komite ile araştırılalım önerisine rağmen bu kararı aldı. Karar “Türkiye’nin ya S-400 hava savunma sistemini ya da F-35 savaş uçaklarını alabileceği, ikisine birden sahip olamayacağı” şeklinde rasyonelleştirildi.

Türkiye, Osmanlı’dan beri Batı ile ilişki içinde. Ama bu ilişki dengeli olmaktan ziyade Batı’nın kontrolünde bugüne kadar geldi. Son yıllarda Batı’ya ‘hayır’ diyebilen bir Türkiye, soruna neden oldu. Yaşanmakta olunan S-400, F-35, Suriye ve Doğu Akdeniz krizleri tam da bu nedenden çıkıyor. Türkiye’nin kendi çıkarlarına göre hareket etmesi Batı’yı rahatsız ediyor. Ya bu yeni duruma alışacak, ya da ayrışacaklar. Türkiye’nin, hava savunmasını güçlendirmek için ABD’nin vermediği füze bataryalarını Rusya’dan satın alması birçok yaptırım tehdidine neden oluyor. Eğer bu yaptırımlar savunma sanayini de kapsar ve derinleşirse Türkiye- Batı ilişkileri ciddi kopma noktasına gelir. Türkiye, ABD’nin vermediği savaş uçaklarını Rusya, Çin ya da onlarla ortaklaşa üretmek zorunda kalacaktır. Bu da ABD’nin, Türkiye’yi Batı ittifakından uzaklaştırması Rusya ve Çin’e yaklaştırması anlamına gelir..

G20 zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Amerikan Başkanı Trump'ın görüşmesinden Türkiye adına son derece olumlu mesajlar çıktı. Bir süredir ABD Kongresi ve Pentagondan S-400 alımının Türkiye'ye hem yaptırımlar hem de F-35 programından çıkarılmak gibi maliyetler getireceği mesajları geliyordu.

İslam coğrafyasının önde gelen ülkelerinin reddettiği “Refah için Barış” çalıştayı ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik planlarını tek taraflı empoze etme çabalarının bir devamı niteliğindedir. Tam da bu nedenle gerek Bahreyn toplantısı gerekse de yüzyılın anlaşması planı sadece Filistinliler nezdinde değil, İslam coğrafyasının genelinde gayrı-meşru bir girişim olarak görülmeye devam edecektir.

Trump'ın anlamlı ve tutarlı bir planı olmadığı artık çok belli. Ancak dış politikaya dair genel bir duygu ve çeşitli kalıplardan bahsedilebilir.

ABD Başkanı Donald Trump ve beraberindeki geniş heyet Britanya'ya üç gün süren bir devlet ziyaretinde bulundu. Ziyaretin son günü Müttefik Güçlerin İkinci Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren Normandiya Çıkarması'na (D-Day) başlamalarının 75. yılı anmaları ile son buldu.

Kuşkusuz İsrail işgali denilince akla gelen ilk ülke ABD'dir. Kuruluş sürecinde İngiltere'nin katkısı ve desteği göz ardı edilemezse de sonraki süreçte Amerikan yönetimleri İsrail ile ABD'nin kaderini ortak görmeye başlamıştır. Bu bağlamda dönemsel olarak ABD için Büyük İsrail veya İsrail için Küçük Amerika ifadelerinin de kullanıldığı görülmektedir.

Amerika ile İran'ı karşı karşıya getirebilecek birçok başlık var. Ama bunların en kritikleri nükleer anlaşma ve Körfez gerginliği diyebiliriz. Suriye ve Yemen gibi başlıklar genelde bu ikisinin gölgesinde kalıyor. Ama bir bütün olarak baktığınızda Körfez gerginliğinin dahi nükleer meselesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Washington ile Tahran arasındaki gerilim, çatışma ve müzakere seçenekleri arasında bir sarkaç gibi gidip geliyor. 2020 başkanlık seçimlerine giderken İran gerilimi Trump için sürekli gündem maddesi olacak.

İran stratejisi tam olarak ortaya konulmamış olsa da Bolton'un Tahran'a yönelik hedefleri oldukça net. Bu stratejinin ana çerçevesini yaklaşık bir yıl önce ilan edilen ve İran'ın yerine getirmesinin istendiği talep listesi oluşturuyor.