ABD’yi Bekleyen Sorunlar

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, ABD’nin yakın dönemde yaşayacağı siyasi sorunlar hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı
ABD yi Bekleyen Sorunlar
İsrail in Ortadoğu Politikası

İsrail’in Ortadoğu Politikası

SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın, son gelişmelerle İsrail’in bölgede izleyeceği politikalar hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş, TV 24 ekranlarında yayınlanan Gece Raporu programında ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkent ilan etmesi ile Kudüs'ün statüsünün değişmediğine değindi ve Trump'ın provokatif adımlarını değerlendirdi:

ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağını açıkladığı karara dünyadan tepki yağıyor. Peki Trump'ın aldığı bu skandal karar sonrası ne olacak? ABD'nin bu skandal kararını başka ülke veya ülkeler destekler mi? SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, A Haber canlı yayınında değerlendirdi:

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Kudüs meselesinde Türkiye’nin tepkisi hakkında değerlendirmede bulundu.

Davanın nasıl sonuçlanacağı konusunda yorum yapabilmek için Amerikan yönetiminin bu süreçten beklentilerinin neler olduğunu ortaya koymak gerekir:

Kudüs Kıvılcımı

İçinden geçtiğimiz dönem kaygan bir zeminde kısa vadeli ittifakların herkesle kurulabileceği bir dönem. Herkesin değişik müttefiklere ihtiyacı var. Ama Kudüs'ü başkent yapma gibi stratejik değeri çok zayıf sembolik bir eyleme karlkışırsanız yok yere güvenliğinizi tehdit altına atarsınız..

Devamı
Kudüs Kıvılcımı
NATO İttifakını Yeniden Tanımlamak

NATO İttifakını “Yeniden Tanımlamak”?

Bugün Türkiye, Avrupa’nın Soğuk Savaş sonrasında görmediği ölçekte ciddi bir güvenlik tehdidi altındadır.

Devamı

Elçiliği Kudüs'e taşıma kararı İsrail'in çıkarına gibi görülüyor. Trump yönetiminin bugünkü dağınık halinde Washington'daki İsrail lobisi tarihi anın geldiğini düşünüyor olabilir.

Ankara, Moskova ve Tahran ile güç dengelerini etkileyecek somut işbirlikleri yapması. Dikkat çeken yönü ise Batı başkentleri ile gerilim yaşayan Türkiye'ye NATO ittifakının "ortak savunma ve siyasi-ekonomik faydalarının" hatırlatılması. Tillerson'un "uyarısının" beş hususu göz ardı ettiği kanaatindeyim:

Başarılı bir yayın yılı geçiren Insight Turkey dergisinin 2017 yılı son sayısı olan “Bölgeye Dönüş: Rusya, Batı ve Orta Doğu,” bu başarılı yayın yılını tamamlıyor. Daha önceki sayılarımızda olduğu gibi okuyucularımızın bu sayıyı da bilgilendirici ve ufuk açıcı bulacağını umuyoruz!

Kuşkusuz, Beyaz Saray'ın bu hamlesi Suriye politikasını netleştirirken siyasi çözüm masasında zayıflayan konumunu toparlamaya yönelik...

ABD Suriye’de PKK ile birlikte hareket etmeyi taktiksel bir ittifak olarak lanse etti şimdiye kadar.

Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin önündeki en ciddi konu Fırat’ın doğusudur. Kısa ve orta vadede angajmanlarını bu tehdide göre ayarlaması ve seçeneklerini bu tehdide göre planlaması elzemdir. Bu açıdan müttefiklerinin Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alması ilişkilerin geleceği açısından önemli bir gösterge olacaktır.

Üç ülkeyi "garantör" haline getiren bu uzlaşma Astana Süreci'nin somut bir başarısı... İç-dış muhalefeti ve her etnik-dini grubu kapsaması öngörülen Kongre, yeni anayasa, kurumların yapılandırılması ve adil-özgür seçimler gibi konuları belirleyecek.

Gerek AB ve gerekse NATO, Türkiye'nin stratejik menfaatlerini maksimize etmeye çabaladığı uluslararası örgütler. Ve Türkiye'nin bu örgütlerdeki üyeliği kampanyalara feda edilebilecek, duygusal bir konu değil. Hele hele, kapıy ı Türkiye'ye kapattırmak isteyenlerin gazına gelinecek bir husus hiç değil.

Bu coğrafyanın ortalama insanı bugün İsrail, ABD ya da Suud eliyle İran'a yönelik bir müdahale beklentisi içine girmiş durumda. Bu beklentinin doğruluğu, yanlışlığı bir yana ama bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Normalde beklenen şey Amerikan hükümetinin bir ulusal güvenlik stratejisi belirlemesi ve her kuruma bu stratejiye uygun roller biçmesidir. Bu olmadığında kurumlar kendilerince bir noktaya kadar hedef belirleyebilir. Daha fazla yol alamaz. Veya aldıkları pozisyon bir başka kurumla uyumsuz hale gelir..

Aslında epeydir stratejik farklılıklar ve hukuki süreçlerin yarattığı krizlerin negatif etkisinden muzdarip olan Türk-ABD ilişkilerinde sınırlı da olsa oluşan fırsat alanları değerlendirilerek pozitif bir ivme kazanılabilir.

Bin Selman dağıttığı güç merkezlerini hızlıca yeniden toparlamaya çalışacak. Bu anlamda kullanabileceği stratejiler de belli. Rakip aile ve aktörleri kooptasyon, baskı ya da yeni iktidardan pay vererek biat almaya çalışacak.

Türk-ABD ilişkilerinin kötü dönemlerinden birinden geçtiği konusunda herkes hemfikir. İkili ilişkilerin tarihinde iniş-çıkışlar olduğu biliniyor. Ancak küresel belirsizliklerin ve bölgesel çatışma ortamının derinleştiği bir dönemde Ankara-Washington hattındaki problemler farklı bir yapısal krize işaret ediyor.