Rusya’nın 'Suriye Oyun Planı'

Azez’in düşmesi ve Halep koridorunun kapanmasını önlemek üzere alınan inisiyatif, Putin’e Suriye’deki oyun planını uygularken Ankara’nın hassasiyetlerini göz önüne almak zorunda olduğunu hatırlatmış olmalı.

Devamı
Rusya nın 'Suriye Oyun Planı'
Perspektif Nükleer Anlaşma Sonrasında İran da Ekonomi Diplomasisi Mevsimi

Perspektif: Nükleer Anlaşma Sonrasında İran’da Ekonomi Diplomasisi Mevsimi

İran’a uygulanan yaptırımların İran ekonomisine maliyeti ne oldu? Batılı şirketlerin nükleer anlaşma sonrasında İran’a yaklaşımları nasıl değişti? Ruhani’nin İtalya ve Fransa ziyaretinin ekonomik yansımaları nelerdir?

Devamı

İran ekonomisi için yepyeni bir dönemin resmen başlamış olduğu ortada.

Hava sahasını ihlal eden hangi ülke olursa olsun uygulanacak kuralın, Rus uçağına da uygulanmasıyla başlayan Türkiye ve Rusya arasındaki kriz devam ediyor.

Hasan Basri Yalçın: “Türkiye ile iş yapmaya, Rusya’nın da en az Türkiye kadar ihtiyacı var.”

Veysel Kurt, Rusya’nın yaşanan gerginliği sürece yayarak psikolojik üstünlük elde etmek istediğinin altını çizdi.

Rusya'nın Blöfü, AB'nin Teklifi Arasında Türkiye

Rusya konusunda izlenen politika AB ile görüşmelerin seyrini de etkileyecek.

Devamı
Rusya'nın Blöfü AB'nin Teklifi Arasında Türkiye
Batı'nın Ukrayna Politikaları İflas Etti

Batı'nın Ukrayna Politikaları İflas Etti

Enes Bayraklı, Batı'nın iç savaş yaşanan Ukrayna'ya ilişkin politikalarının iflas ettiğinin altını çizerek “Kısa vadede Rusya'ya sadece ekonomik yaptırımlarla adım attırmanız kolay değil.” yorumunda bulundu.

Devamı

Ukrayna ne Batı'nın ne de Rusya'nın tamamen kontrolünde ya da dışında bir yapıya kavuşmadığından ortak zeminde hareket edilmesi bölgede istikrar ve barış açısından önem taşımaktadır.

Küresel sistem giriftleştikçe, sistemle uyumlu davranmayan aktörler çok farklı zorlayıcı araçlarla karşılaşmakta. Bu araçlarla başa çıkmanın yolu ne tamamıyla sistemin dışına çıkmak ne de sistemin salık verdiği adımları atmaktır.

Türkiye Batılılaşması ceberrut bir proje olarak başladı ve öyle devam etti. Cumhuriyetin kuruluşu sonrasında kendi tarihiyle kavgalı bir devlet, ciddi kimlik problemlerinin, eşitsizliklerin ortaya çıkmasına vesile oldu.

Amerika'nın gerilediği tartışmalarının yaşandığı bir dönemde, küresel liderlik iddiasını devam ettiren ama bunu farklı tanımlayan bir Obama yönetimiyle karşı karşıyayız.

Kırım Tatarlarının yalnız bırakılmaması, ardından gelebilecek felaketlerin önünün alınması açısından oldukça önemli.

Sovyetler Birliği'nin mirasını devralan tüm ülkeler siyasi ve sosyal bunalımlara gebe durumda. Bu zincirin önemli bir halkası olan Ukrayna'da yaşanan bunalım da bu dönüşümlerin bir parçası olarak okunabilir.

Avrupa Birliği (AB)'nin, Suriye meselesine yaklaşımına bakıldığında, karşımıza ortak tutum sergilemekten aciz bir AB tablosu çıkıyor. Bu tablodaki en büyük ayrışma ise İngiltere ve Fransa ile bu iki ülkenin karşısında konumlanan Almanya arasında yaşanıyor.

Cumhuriyetçi başkan adaylarından Texas Valisi Rick Perry'nin (Perry dün yarıştan çekildiğini açıkladı ama bu söylemlerin yarattığı etkiyi değiştirmez) diğer adaylarla katıldığı bir tartışma programında Türkiye hakkında söyledikleri, tüm gözlerin yeniden adayların dış politika konusundaki bilgi ve birikimlerine çevrilmesine yol açtı.

Ortadoğu’daki gelişmelerden sonra yaşanabilecek stratejik ve jeopolitik revizyonların ABD-İsrail ilişkilerini ne denli etkileyeceği herkesin merakını celbeden önemli bir mesele.

Ortadoğu'daki düzeninin bizzat bölge ülkeleri tarafından kurulmasını isteyen Türkiye, kendi özerkliğini artıracak yeni bir dengenin peşinde.

1 Ekim 2009, İran nükleer sorununda bir dönüm noktası oldu. Birleşmiş Milletler'in 5 daimi üyesi ve Almanya'nın oluşturduğu P5+1 grubu ile İran'ın gerçekleştirdiği bir günlük görüşme, nükleer sorununa bakışı değiştirdi. Bu tarihten yaklaşık bir hafta önce BM ve G-20 gibi dünya siyasetinin şekillendiği zeminlerde, İran'ın gizli santrallerde uranyum zenginleştirmeye ve uluslararası toplumu kandırmaya devam ettiği konuşuluyordu. Çare olarak ise oldukça sert ekonomik yaptırımlar öneriliyordu.

Hamas ile El-Fetih arasında Mayıs 2006’dan bu yana süren, referandum önerileri, erken seçim tehditleri, çatışmalar, ateşkesler arasında gidip gelen pazarlıklar nihayetlendi ve Filistin “ulusal birlik” hükümetine uzun bir bekleyişten sonra kavuştu. 17 Mart itibariyle yeni hükümet güvenoyunu aldı. Hamas-El Fetih militanları arasındaki çatışmaların bir iç savaşa dönüşebileceği kaygısından bu noktaya gelinmiş olması memnuniyet verici.  Ancak Ulusal Birlik Hükümeti ile Filistin için yeni bir dönemin başlayacağını söylemek ne yazık ki pek mümkün gözükmüyor