Ticari uyuşmazlıklarda dava şartı (zorunlu) arabuluculuk nasıl tanımlanmaktadır? Ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuğun kapsamı nasıl şekillenmektedir? Dava şartı arabuluculuk uygulamasından beklentiler nelerdir?
Devamı
Almanya AB içerisindeki konumunu Türkiye ile olan ikili ilişkilerinde bir kaldıraç olarak kullanmaktan çekinmeyen, ticareti bir silah olarak kullanan çok daha agresif bir çizgiye kaymış durumdadır.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin WTO üyesi olması, GATT hikâyesini de işin içine katarsak 15 seneyi aşan bir süre aldı. Onca çaba sonrasında ise Çin, mutlu yıllar yaşadı.
Aşırı sağın yükselişinin ve AB karşıtlığı çıkışının ne dereceye varabileceği, turun Hollanda ayağında ilk mesajlarını verdi.
2015 dünya mal ticaretine fiyat ve kur etkilerine bir ayar çekip topluca bakacak olursak, ticaret hacminin 2014 senesindeki gelişim hızını taklit ettiğini görüyoruz.
İİT ekonomileri ürün çeşitliliğinde sınıfta kalıyor. Eskiye göre bir ilerleme olabilir, kabul, ancak geldiğimiz noktada hala toplam ihracatın çok önemli bir bölümü mineral ürünler üzerine kurulu.
Devamı
Ekonomik güç dengesinin Çin, Hindistan gibi Uzak doğu ülkelerine evirildiği, Avrupa ülkelerinin ekonomik alanda yeni çıkışlar aradığı bu dönemde İpek Yolu'nun önemi artıyor.
Devamı
Erdal Tanas Karagöl, 3. Köprünün önemi üzerine ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.
Bir Amerikan kirazının yolculuğunu izleyin diyen bir video. Obama yönetiminin Trans-Pasifik Ortaklığı TPP için hazırladığı web sayfasını açar açmaz, karşınıza bu çıkıyor.
Hayal kırıklığı yaratan veriler akmaya devam ediyor ve ABD'nin marka ihracatının da bu işin içinde parmağı var.
2015'in zorlu konjonktüründe, pazar genişletme çabalarımız devam ederken, bir yandan da sorunlu mevcut pazarlardaki payımızı korumamız gerekecek.
Ç3 ve özellikle Ekim verileri, tüm olumsuzluklara rağmen, ihracatçımızın sınırları zorladığını ve yeni fırsatları kovalayacağını gösteriyor.
Kemal İnat: Başbakan Erdoğan'ın iki günlük İran ziyareti, Türkiye ile İran'ın son iki yılda yaşanan gerginlikleri aşma yolunda önemli bir adımı olarak görülmelidir.
Dünya Ticaret Örgütü’nün Hong Kong toplantısı 18 Aralık’ta tamamlandı. Son çeyrek yüzyılda yapılan toplantıların sadece bir tanesini büyük oranda başarı ile tamamlamış olan DTÖ, Doha turunda yaşanan tıkanmanın ardından Hong Kong’da ciddi bir ilerleme sağlayacağının işaretlerini vermemekteydi. Toplantı öncesinde ilgili akademisyenlerin, konunun uzmanı siyasilerin beklentileri bile bu yöndeydi. 149 ülkeden 6000 civarında yetkilinin katıldığı toplantıdan elde kalan tek ciddi başarı, Seattle ve Cancun benzeri tamamen başarısızlık veya Doha benzeri bir tıkanmanın yaşanmamış olmasıydı. DTÖ Başkanı Lamy, Hong Kong toplantısının ‘siyasi enerji’ yarattığı şeklinde tarif etse de, Doha’da yaşanan tartışma ve karmaşadan ne kadar uzaklaşıldığı belirsizdir.Kısaca özetlemek gerekirse, Hong Kong toplantısının ardından şu kararlar alınmış oldu:
Bugünün dünyası, yaşlı yeryüzünün daha önce hiç görmediği kadar büyük zenginlik ve yaygın fakirliğin bir arada olduğu tenakuz portreleriyle dolu. Dünyanın en zengin 225 kişisinin toplam geliri, dünya nüfusunun en fakir yüzde 47’sinin toplam gelirine eşit. En geri kalmış 48 ülkenin dünya ticaretindeki toplam payı sadece %0.4. 23 trilyon dolarlık dünya zenginliğinin ancak 5 trilyonu dünya nüfusunun %80’ine ait. Dünya genelinde 1.3 milyar insan günde 60 sentin (900,000TL) altında gelirle yaşamaktalar. BM raporlarına göre, dünyanın en zengin 200 kişisi yıllık gelirlerinin %1’ini verseler, yeryüzündeki bütün çocukların ilköğretim masrafı karşılanabilir. Dünya’nın en zengin yüzde beşi, dünya zenginliğinin %86’sını, dünya piyasasının %82’sini, yabancı yatırımların %68’ini kontrol ediyorlar. Dünya’nın en zengin ülkelerinde GSMH 30,000 doların üstündeyken, en fakir ülkelerinde 1000 doların altında. Hatta bu 1000 dolar bile gerçekçi değil. Çünkü, fakir ülkelerde ortalamanın etrafında olan sınıfın büyüklüğü zengin ülkelere göre çok daha kötü durumda. Bir milyara yakın insan temiz suya ulaşamıyor. Hepsinin ötesinde, insanoğlunun çok uzun bir zamandır, küresel anlamda insanı doyurmanın yollarını bulduğu bir dönemde, 2003 yılı BM Kalkınma Raporuna göre 800 milyon insan açlık çekmektedir.