Avrupa’nın Tavrı: Durmak Yok, Yıpratmaya Devam

Anayasa değişikliği kabul edilirse Türkiye’nin otokratik bir ülkeye dönüşeceğini iddia eden Avrupa medyası daha referandum sonucunu beklemeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı diktatör ilan etmişti.

Devamı
Avrupa nın Tavrı Durmak Yok Yıpratmaya Devam
OHAL İlanı ve Batı'nın Sefaleti

OHAL İlanı ve Batı'nın Sefaleti

Demokratik hukuk devletinin bir koruma refleksi olarak yürüyen olağanüstü hal ilanını Batı medyası "İslamcı otoriterleşme", "Erdoğan'ın radikal yetkilerle güçlenmesi" ve hatta "Erdoğan'ın intikamı" olarak mahkûm etmekte gecikmedi.

Devamı

Şu anda bir güven inşasına ihtiyacımız var ve bunun ilk koşulu da, kanaatimce, öngörülebilir ve kırılgan olmayan bir demokratik düzenin varlığından herkesi emin kılmak…

Demokratik hukuk devletinin bir koruma refleksi olarak yürüyen olağanüstü hal ilanını Batı medyası "İslamcı otoriterleşme", "Erdoğan'ın radikal yetkilerle güçlenmesi" ve hatta "Erdoğan'ın intikamı" olarak mahkûm etmekte gecikmedi.

Cumhurbaşkanlığı Sofrasının ana teması, "terörle mücadele" olarak yansıdı basına. Aslında, toplantının esas meselesi, terörle mücadele sürecinin sivil vatandaşların yaşam alanlarına olumsuz yansımaması için neler yapılması gerektiğiydi.

Siyasetin ahir zamanları bu zamanlar olsa gerek. PKK, MHP'ye oy istiyor. Hakkını yemeyelim, sadece ona istemiyor, CHP'ye de, HDP'ye de oy istiyor.

Ortadoğu'da Kriz ve Değişim: Amerikan Hegemonyasından Güçler Dengesine Geçiş

Amerika’nın dış politika yapım sürecine etkide bulunan önemli düşünce kuruluşlarından Council on Foreign Relations’ın başkanı Richard N Haas, Foreign Affairs Dergisi’nin Kasım/Aralık 2006 tarihli sayısında “The New Middle East1” (Yeni Ortadoğu) başlıklı bir makale yayımladı. Haas, makalesinde Ortadoğu’da Soğuk Savaş sonrası şekillenen Amerikan hegemonyasının sona erdiğini ve bölgede yeni bir döneme girildiğini vurgulamakta. Savaşın mimarlarından Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ara seçim hezimetinin ardından istifa etmek zorunda kaldı. Richard Perle, Eliot Cohen ve Kenneth Adelman gibi neo-conların önde gelen isimleri Irak konusunda mevcut politikanın bazı noktalarının yeniden gözden geçirilmesinin gerekebileceğini dile getirdiler2. 

Devamı

Tony Blair ve Üçüncü Yol'un Sonu

Bir dönem Bill Clinton, Gerhard Schröder ve Tony Blair tarafından temsil edilen "Üçüncü Yol", Tony Blair'in görevden ayrılmasıyla beraber siyasi önemini büyük ölçüde yitirecek gibi görünüyor. Avrupa siyasetinin son yıllardaki önemli açılımlarından biri olan Üçüncü Yol, fikir babası Anthony Giddens gibi aydınlar tarafından tartışılmaya şüphesiz devam edecektir. Fakat siyasi-sosyal bir proje olarak Avrupa için bir yol haritası olacağına şüpheyle bakanların sayısı her gün biraz daha artıyor. 

Devamı

Yaklaşık iki haftadır devam eden ve tüm dünyanın gündemini meşgul eden Gezi Parkı olayları, Balkan medyasında da geniş bir şekilde yer aldı. Ana akım Balkan medyasının Gezi Parkı'na ilişkin gelişmelerle alakalı kullandığı dil, ilginç bir şekilde Avrupa ve ABD medyasının kullandığı dille paralellik gösterdi. Türkiye'deki gelişmeleri abartarak yansıtan Batı medyasının izinden giden Balkan medyası, Türkiye'de ortaya çıkan toplumsal tepkilerin nedenlerini irdelemek yerine, doğrudan ülkenin demokrasi sorunu yaşadığını yansıtarak Erdoğan'a karşı kampanyaya dönüştürdü. Ancak Türkiye'nin son dönemlerde Balkan ülkeleri ile resmi ilişkilerde yaşadığı olumlu havanın toplumsal düzeyde de hissedilmesi, Gezi Parkı üzerinden yapılan medya kampanyasının etkisini sınırlı kıldı. Dolayısıyla Gezi Parkı'ndaki göstericilere medya dışında verilen toplumsal destek, az sayıdaki solcu ve sosyalist grupların eliyle yapılarak marjinal seviyede kaldı. Balkan medyasının Batı'daki ana akım medya gözlüğünü takarak Gezi Parkı'nı okuması ve kullandığı retorik genel olarak üç noktaya vurgu yaptı.

Son yıllarda özellikle Ortadoğu'da adından en çok söz edilen ülkelerin başında şüphesiz Katar geliyor. Bilhassa Suriye krizinin çözümünde öne çıkması ve Mısır'ın toparlanmasına ekonomik ve diplomatik açıdan önemli bir destek vermesi bakımından Katar, masadaki baş aktörlerden birisi olmayı başardı. Dış politikada bu ivme yakalanmışken geçtiğimiz hafta Katar'da ülkeyi yöneten ‘Emir'in görevi oğluna devretmesi gündeme geldi.

Bu mecraların örneğin HDP'ye oy istemesi, bize Türkiye halkının neden HDP'ye oy vermemesi gerektiğini anlatıyor.

Çözüm sürecinin barış ortamından istifade ederek ama silahı da elinde tutarak siyaset yapan Kürt milliyetçi siyasetinin Türkiye'yi seçim sonrasında esaslı bir meydan okumaya sürükleyebileceğini görmek gerekir.

The Economist ve New York Times'ın bile Türkiye'deki seçimlerde rengini belli ettiği bir ortamda hâlâ partizanlıklarını tarafsızlık kisvesiyle yapanlar var.