Azerbaycan'da 7 Şubat tarihinde yapılacak olan erken cumhurbaşkanlığı seçimi ülke için normal bir seçimden öte anlam taşımaktadır. Zira Azerbaycan açısından bu seçim bir dönemin bitişi, yeni bir dönemin başlangıcını simgelemektedir. Bu tablonun ortaya çıkmasında ise kuşkusuz Karabağ meselesinin başlaması ve çözüme kavuşturulması süreci yatmaktadır. Karabağ meselesi Azerbaycan'ı derinden etkilemiş, Azerbaycan halkının milli bilinci üzerinde iz bırakmış, milli benliğin oluşmasında belirleyici rol oynamış ve hatta ülkede iktidarın şekillenmesine ve devletleşme sürecinin işleyişinde ana unsurlardan biri olmuştur. Dolayısıyla Karabağ Zaferi Azerbaycan'ın milli kimliğinin yeniden belirlenmesi sonucu doğurmuştur. O nedenle Azerbaycan'da Karabağ mücadelesi merkezli sosyolojik ve siyaset ekseninde keskin hatlarla belirlenmiş iki dönem ortaya çıkmıştır: Karabağ Zaferi Öncesi Azerbaycan ve Karabağ Zaferi Sonrası Azerbaycan. Dolayısıyla Azerbaycan ile ilgili analizlerde bu ayırımın dikkate alınması gerekmektedir. Başka bir ifade ile Azerbaycan ile ilgili analiz yapacak siyaset bilimcileri ya da uluslararası uzmanları bu ayırımı dikkate almadan yapacakları yorumları gerçeği yansıtmaktan uzak kalacaktır.
Devamı
Uzun ve zorlu bir müzakere döneminin ardından nihayet TBMM, İsveç'in NATO üyeliğini onayladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nin İsveç'in NATO'ya üyeliğini onaylaması şüphesiz mevcut siyasi iradenin bir yansıması. Türkiye her ne kadar süreci ertelese de ABD, F-16 satışını fiilen İsveç'in NATO üyeliğinin onaylanmasına bağlamış durumdaydı. Biden Yönetimi kamuoyu önünde bu bağlantıyı hiç kabul etmemesine rağmen Kongre üyeleri bu gerçeği açıkça ifade etmekten hiç imtina etmedi. Ancak Türkiye'nin onayına rağmen F-16 satışının yine de Türkiye karşıtı temayülün çok güçlü olduğu ABD Kongresi'nde engellenmesi ihtimali bulunuyor.
Devamı
TSK, Pençe-Kilit Harekatı'yla Sinat-Haftanin'den Hakurk’a kadar uzanan 300 kilometrelik sınır hattında yer yer 15 ila 30 kilometre arasındaki bir derinlikte güvenli hat oluşturmayı başardı.
TBMM Genel Kurulu bugün PKK terörü gündemi ile mesaisine yeniden başlıyor. Pençe-Kilit harekât bölgesinde 22 Aralık ve 12 Ocak'ta PKK intihar saldırılarında 21 askerimizin şehit olması çok yönlü bir tartışmayı beraberinde getirdi. Metina ve Zap bölgeleri Irak'tan gelen "terörü yerinde kurutma" amacı açısından önem taşıyor. Yine benzer şekilde Suriye'deki dört operasyon da cumartesi günü gerçekleştirilen güvenlik zirvesinin bildirisinde yer alan ifadeyle Türkiye'nin sınırlarında "teröristan" kurulmasına müsaade edilmeyeceğinin kararlılığının göstergeleri.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Birinci Sayfa programında, insansız hava araçlarının terörizmle mücadele noktasında kullanımı ve etkisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
2024'ün henüz ilk haftasında Afrika'da yaşanan gelişmeler kıtanın bu yıl hareketli geçeceğinin sinyallerini veriyor. Kızıldeniz jeopolitiğinin 2024 yılında önem kazanması beklenmekte. Bu kapsamda Etiyopya ve Mısır'ın BRICS'e dahil olması Afrika'da Kızıldeniz ve Nil Havzasının adından sıkça söz ettirmesi muhtemel. Ancak 54 ülkenin yer aldığı Afrika'da tek önemli bölge buralar olmayacaktır.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "Ülkemizin koordinasyonunda hayata geçirilen ve etkinliğiyle tahıl krizinin aşılmasına büyük katkı sağlayan Karadeniz Tahıl Anlaşması'nın, yeniden aktif hale gelmesi için girişimlerimizi sürdürüyoruz." dedi.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, "Liderlik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın krizlerde üstlendiği rol ve iç siyasi istikrardan elde etmiş olduğu etkinlik, Türkiye'yi diğer ülkelerden ayrıştırıyor." dedi.
Devamı
2023 yılı boyunca Türkiye, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi terör örgütünün faaliyetlerine son vermek ve örgüt varlığını temizlemek için kararlılık gösterdi. Fakat terörist ve terörizmle mücadelenin, salt güvenlik mekanizmaları veya askeri irade göstererek başarıya ulaşması mümkün gözükmemektedir. Bu bağlamda terör örgütünün nüfuz alanı elde ettiği çevre ülkeler ve buradaki yerel aktörler ile hassas bölge politikalarının güdülmesi elzem hale gelmiştir. Bu nedenle Irak ve Suriye, Türkiye'nin terörle mücadele resminde önemli bir konumu işgal etmektedir.
Daha önceki komite toplantılarında 87 anlaşma imzalanırken 6 Bakanın katıldığı son ziyarette ikili ilişkileri daha ileriye taşıyacak yeni anlaşmalar imzalandı.
Türkiye’de gerçekleştirilen herhangi bir terör saldırısının faili, adı ne olursa olsun Irak veya Suriye’deki bölücü terör örgütü olduğu sürece ABD ve Avrupalı devletler de aynı oranda bu saldırının bir tarafıdır.
Uluslararası toplumun, Gazze’deki insani krizi çözmek için daha fazla çaba harcaması ve uzun vadeli barışa katkıda bulunması gerekmektedir. Gazze'ye yönelik insani yardımlar, insanlığın dayanışmasının bir göstergesi olmanın ötesinde, bu çatışma ve zorlu yaşam koşullarında umut ve yaşamı sürdürülebilir kılmak için vazgeçilmezdir.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türk halkının tekrar askeri darbe ve vesayet durumuna dönüş yapmayacağı, özellikle de paralel devlet yapılanmasınca dışarıdan kontrol edilen bir vesayeti kabullenmeyeceği anlaşıldı.
Türkiye’nin terörizmle mücadelesinin önümüzdeki dönemde alacağı hal, geçmişten alınan dersler bağlamında önemli. Türkiye için bir beka sorunu olan terörizme, Türkiye’nin, aynı “agresif-önleyici” yöntemle cevap vermesi gerekiyor. Pasif kalındığında palazlanan ve dış destek bulan terör örgütlerinin uzun vadeli bir “gerçek” olduğu malum. Bu gerçekle mücadele etmek ve terörü “marjinal” hale getirip “anlamsızlaştırmak”, önümüzdeki sürecin mecburiyeti.
ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sonra Afganistan’ı ve Irak’ı işgal ettiği, Türkiye’nin ise sadece terör örgütüyle mücadele şiarını ön plana çıkardığının altı çizilmeli
PKK tarafından 1 Ekim'de Ankara'da gerçekleştirilen terör saldırısı, Türkiye'nin terörle mücadele politikaları ve bölgedeki stratejik angajmanları açısından önemli bir dönüm noktası olma potansiyeline sahiptir. Türkiye son yıllarda proaktif bir terörle mücadele stratejisi izleyerek askeri ve istihbarat kaynaklarını Irak ve Suriye'de aktif bir şekilde konuşlandırdı. Bu yaklaşım PKK'nın Türkiye içindeki siyasi ve askeri etkisini başarılı bir şekilde azaltmış ve genel faaliyetlerini en aza indirmiştir. Bu bağlamda örgütün yeni saldırı teknikleri ve eylem kalıplarıyla uyum sağlama çabaları büyük ölçüde başarısız olmuştur.
1 Ekim 2023 Pazar sabah 9.30 sıralarında, TBMM’nin yeni yasama yılının ilk gününde, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün bulunduğu yerleşkenin giriş kapısı önüne hafif ticari araçla gelen iki terörist uzun namlulu silahlar kullanarak bombalı saldırı eyleminde bulundu. Olayın akabinde ilk resmi açıklama İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından yapıldı ve teröristlerden birinin üzerinde bulunan patlayıcı düzeneğini infilak ettirdiği, diğer teröristin ise güvenlik güçleri tarafından etkisiz hale getirildiği beyan edildi. Bu saldırının gerçekleştiği tarih, hedef seçilen mekan, faillerinin aidiyeti ve saldırıda kullanılan yöntem başta olmak üzere pek çok açıdan dikkat ve titizlikle incelenmesi gereken bir saldırı olduğu söylenebilir.
Terör saldırılarından sonra acil dikkat gerektiren önemli bir husus, saldırıdan hemen sonra terör propagandasının önlenmesidir.
Irak – Türkiye ilişkilerinde öncelikle önem taşıyan konu başlıklarını hem Türkiye hem de Irak açısından sıralamak faydalı olabilir. İki ülke arasında; terörizm, Türkmenlerin durumu, enerji, su kaynakları, üçüncü taraf olan devletlerin Irak politikası şeklinde özetlenebilecek gündem karmaşık bir yapıda. Çünkü herhangi bir alanda yaşanan sorun, diğer konu başlıklarını tahrik edebiliyor. Ancak terör, su, enerji ve Türkmenlerin durumu son günlerin aslî ilgi alanı.
27-28 Temmuz arasında St. Petersburg’da düzenlenen Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun ikinci zirvesi 54 Afrika ülkesinden 50’sinin katılım gösterdiği ve bu ülkelerden 17’sinin devlet başkanının direkt olarak zirvede yer aldığı görülmektedir. Rusya’nın bu zirvedeki amacına bakıldığında, Afrika ülkeleri ile arasındaki iş birliğini geliştirmek ve barış, kalkınma ve güvenlik gibi alanlarda ortak adımlar atmak için bir platform oluşturmak istediği anlaşılmaktadır. İlk kez 2019’da gerçekleştirilen zirvede Rusya, 43 Afrika ülkesi ile bir araya gelirken önemli konular ele alınmıştır. Zirvenin ikinci kez düzenlenmesiyle birlikte 2026’ya kadar öncelikli iş birliği alanlarına ilişkin bir eylem planının kabul edilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca terörizmle mücadele, uluslararası bilgi güvenliği ve dış uzayda silahların kullanımı gibi siyasi konuları kapsayan bir deklarasyonun imzalanması da beklentiler arasında yer almaktadır.
Litvanya'nın Başkenti Vilnius'ta gerçekleştirilen NATO Zirvesi haftanın öne çıkan gündemiydi. Zirvede alınan kararlar, ikili görüşmeler ve Türkiye'nin ilgi alanında olan hususlar incelemeye değer. Küresel ölçekte rekabet, kriz ve çatışma potansiyelleri dikkate alınırsa NATO'nun Vilnius Zirvesi kapsamlı sonuç raporuyla üye ülkelerin ortak güvenlik çıkarlarını 'asgari müşterekte' buluşturdu.