Uluslararası Terörizmle Mücadele ve NATO

SETA Dış Politika Araştırmacısı Sibel Düz, uluslararası terörizmle mücadelede NATO'nun sorumlulukları ve öncelikleri üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
Uluslararası Terörizmle Mücadele ve NATO
Podcast Uluslararası Terörizmle Mücadele ve NATO

Podcast: Uluslararası Terörizmle Mücadele ve NATO

Uluslararası Terörizmle Mücadele ve NATO, Sibel Düz

Devamı

Madrid zirvesinde yaşananlar, NATO'nun yeni stratejik konseptinin içeriğiyle birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye'nin ittifak için ne kadar kritik bir üye olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

NATO, bölgesel savunmacı karakterinden uluslararası krizlerle mücadele edebilecek bir hüviyete ve karaktere bürünmeye başlıyor..

NATO stratejik konseptini güncelledi. Yeni konsepte göre Rusya ‘en önemli ve doğrudan tehdit.’ 2022 Stratejik Konsepti'nde Çin ise ilk kez yer aldı. Peki, bu ne anlama geliyor? Yeni konsepti SETA Araştırmacısı Bilgehan Öztürk değerlendirdi.

Mesele ABD'nin 11 Eylül saldırıları ve ilan etmiş olduğu 'küresel terörizm' ile savaş ile ilintili olarak servis edildi. Ancak konunun farklı boyutlarıyla ele alınması ve Zevahiri öznelinde somutlaşmakla birlikte soyut tarafı ve arka planıyla birlikte ele alınması gerekmekte.

Askeri Vesayetten Savunma Diplomasisine

Türkiye’nin girişimleriyle Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan tahıl koridoru anlaşması askeri vesayetten savunma diplomasisine geçişe işaret eden önemli bir gelişmedir.

Devamı
Askeri Vesayetten Savunma Diplomasisine
Semerkand Zirvesi ve Türkiye nin Yeri

Semerkand Zirvesi ve Türkiye’nin Yeri

ŞİÖ'nün genişlemesini çekirdeğini Asya'nın oluşturduğu 'Batı dışı dünyanın yükselişi' olarak değerlendirmek daha doğru olur.

Devamı

ABD'nin İran ve Venezüela'ya uyguladığı yaptırımlar en fazla halkları etkilemektedir. Rusya yaptırımları ise savaşı durdurmazken yönetim ve halk üzerinde baskı oluşturmuştur.

Türkiye’nin DEAŞ’ı finanse ettiği ve DEAŞ’a katılıma göz yumduğu hatta kolaylaştırdığı yalanları (Fransız basınında da) dolaşıma sokulmuştu.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) dokuzuncu zirvesini, üye olmasının ardından ilk defa Özbekistan'ın Semerkant kentinde 'Türk Medeniyeti için Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru' temasıyla dün gerçekleştirdi.

Saldırı PYD tarafından Haseke ve Münbiç'te planlandı, İstanbul'da siviller hedef alınarak gerçekleştirildi. PKK veya PYD saldırıyı üstlenmeyerek Batının 'göreceli teessüfünü' önlemek istese de tescil edilmesi gereken belli: PYD bir uluslararası terör örgütüdür! KCK çatısı altında PKK ile PYD aynı örgütlerdir.

Pençe-Kılıç Hava Harekatı, bir diğer yönüyle TSK’nın Zeytin Dalı Harekatı’nın ardından Irak’ta başlattığı Kararlılık Harekatı ve ardından gelen Pençe harekatları serisinin bir devamı olarak görülse de bu operasyonla Suriye sahası da hedef alınmış oldu. Hatta Suriye sahasındaki YPG/PKK hedeflerinin asıl hedefler olduğu, Irak’a nazaran Suriye’de daha çok hedefin vurulmasıyla da teyit edildi.

Afrika'da ülke içi çatışmalar, bölgesel krizler, terörizm, askeri darbeler, kuraklık ve kıtlık gibi sorunların 2023'te de devam etmesi beklenirken 24 ülkede yapılacak seçimlerle demokrasi sınavı verilecek.

Türkiye Yüzyılı vizyonunda hedeflerden biri tam bağımsız dış politika. Küresel sistemin dönüşümünün sürekli olarak hissedildiği ortamda bu hedefe ulaşmak için kriz ortamlarından sıyrılmak oldukça elzem. Suriye, Doğu Akdeniz, Ege, Libya, Karabağ, Ukrayna gibi Türkiye'nin ulusal çıkarlarını doğrudan etkileme potansiyeline sahip coğrafyaların yanı sıra Etiyopya, Somali ve Sahel bölgesi gibi coğrafyalarda meydana gelen güvenlik sorunları ve krizlerin Türkiye'nin Afrika'daki kazanımlarını etkileme riskini de ortaya çıkarması söz konusu. Dış politikada mevcut güvenlik riskleri bağlamında Türkiye'nin Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında teknolojik yatırımları, geliştirmiş olduğu savunma sanayii ürünleri ve güvenlik ve barışa yönelik uzun yıllardır elde ettiği tecrübeler hem iç hem de dış güvenlik mimarisini şekillendiriyor. Dolayısıyla Afrika'da çeyrek yüzyıla yakın süredir inşa edilen ortaklıklar sonucunda elde edilen karşılıklı kazanımların korunması ve devlet kurumlarının ve STK'ların gösterdiği yoğun çabaların heba olmaması için Afrika'da barış, güvenlik ve istikrar ortamının sağlanması/korunması son derece önemli. Nitekim son 20 yılda Türkiye'nin kıta ile toplam dış ticaret hacmi 40 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. Bu rakam 2003'te 5 milyar dolar seviyesindeydi. Dolayısıyla Afrika ile ilişkiler Türkiye'de barışın, istikbalin, sürdürülebilirliğin, kalkınmanın, istikrarın, değerlerin, huzurun, başarının ve iletişimin yüzyılı bağlamında kendisine yer buluyor. Afrika'da stratejik ve özerk politikalar izleyen Türkiye'nin sadece rekor seviyeye ulaşan dış ticaret hacminin korumaya yönelik dahi olsa kıta ülkeleri ile karşılıklı ekonomik ve ticari çıkarlarını koruma amacıyla hareket etmesi önceliği olmalı. Buna yönelik olarak kıtanın çeşitli bölgelerinde Türkiye'ye karşı meydan okumaların yanı sıra Afrika ülkeleri içinde terörizm, iç çatışmalar ve darbeler nedeniyle zorluklarla karşılaşılabilmekte. Bu durumlar Türkiye'nin kıta ülkelerine yönelik yatırımlarını, bu yatırımların güvenliklerini ve ülkelerin kalkınmalarını olumsuz etkileme potansiyeline sahip. Dolayısıyla hem "Türkiye Yüzyılı" hem de "Afrika Yüzyılı"nda birlikte yürünen bu uzun yolda Afrika'da daha güvenilir, istikrarlı, huzurlu ve barışçıl bir ortamın oluşması son derece önemli. "Afrika Yüzyılı", Türkiye Yüzyılı 21. yüzyılda küresel sistemde Afrika, önemli bir ekonomik, siyasi ve sosyal oyuncu olma potansiyeline sahip. Bu nedenle 21. yüzyılın aynı zamanda "Afrika Yüzyılı" olarak tanımlanması söz konusu olabilmekte. Artan nüfusu, kentleşme oranı ve teknolojik ilerleme gibi faktörlerin etkisiyle Afrika'nın önümüzdeki yıllarda önemli ekonomik büyüme ve gelişme potansiyeline sahip olduğuna inanılıyor. Dolayısıyla bu durum Afrika'nın küresel ekonomide ve siyaset sahnesinde önemli bir yere gelmesine yol açabilecek potansiyeli barındırıyor. Hâlihazırda 1,2 milyar olan nüfusunun 2050'de iki katına çıkması beklenen Afrika dünyanın en genç kıtası konumunda. Genç ve artan nüfus, aynı zamanda potansiyel iş gücü ve talep kaynağı olarak görülmekte. Kıta nüfusunun hızlı kentleşmesi, Afrika ekonomisinin büyümesine ve dinamik şehirlerin ortaya çıkmasını mümkün kılıyor. Tam olarak istenen seviyeye gelmese de ekonomik büyüme ve gelişmeye yönelik internet ve teknoloji kullanımının artması da Afrika Yüzyılı içinde yardımcı faktör olarak yer alıyor. Ancak bu gelişmelere ek olarak "Afrika Yüzyılı"nın garanti edilmediği de bir gerçek. Afrika'da çatışma, az gelişmişlik, yoksulluk ve siyasi istikrar gibi üstesinden gelinmesi gereken önemli zorlukların olduğu da aşikâr. Nitekim zorlukların aşılmasına yönelik olarak Türkiye-Afrika ortaklığı çeşitli alanlarda her geçen gün giderek derinleşiyor. Türkiye, Afrika'nın; Afrika da Türkiye'nin potansiyelinin farkında olarak çeşitli alanlarda iş birliklerini konsolide ediyor. Bu minvalde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 8 Ocak'ta Güney Afrika, Zimbabve ve Ruanda'yı kapsayan beş günlük Afrika turu gerçekleşti. İlişkileri ileri bir seviyeye taşıma konusunu mümkün kılan bu ziyaretlerle Türkiye'nin Afrika'nın dört bir yanında üst düzey devlet yetkilileriyle sahada oldukları dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda. Öte yandan Türkiye, Afrika'yı tek bir bütün halinde görmeyip kıtadaki her ülkeye ve bölgeye yönelik farklı dinamikleri dikkate alarak ilişkiler inşa ediyor. Çavuşoğlu'nun bu üç ülkeye gerçekleştirdiği ziyaretlerle Türkiye'nin kıtadaki temel amacının ticareti ve iş birliği fırsatlarını artırmak olduğu teyit edildi. Nitekim Güney Afrika ile 2021'de 2 milyar dolar olan ticaret hacminin 2022'de rekor kırarak 3 milyar dolara ulaşması; Ruanda ile 33 milyon dolar ticaret hacminden 180 milyon dolarlık hacme ulaşılması Türkiye'nin Afrika'daki amacını anlamaya yönelik bir örnek niteliğinde. Ancak unutulmaması gereken konu ticaret hacmi her ne kadar artan ivmede de olsa tatmin edici seviyeye henüz ulaşmış durumda değil. Afrika ülkeleri ve Türkiye, potansiyellerinin farkında olarak yeni hedefler belirleyerek ticareti daha çok geliştirmek amacında. Ancak bu durumun olmazsa olmaz boyutunu karşılıklı güven oluşturuyor. Nitekim ülkelerin karşılıklı olarak birbirine güvenleri iş birliği fırsatlarının artan ivmede devam etmesini mümkün kılıyor. Afrika ile Birlikte Yürümek Türkiye Yüzyılı'nda dış, güvenlik ve savunma politikalarının ilkelerinin bir yansıması olarak Çavuşoğlu'nun Afrika turunun küresel ve bölgesel krizlere yönelik fikir alışverişlerinde bulunmasına da olanak sağladığı görülüyor. Nitekim Etiyopya'daki gelişmelerle birlikte Ukrayna Krizi ve buna bağlı olarak tahıl anlaşmasının ziyaret gündeminde olması dikkatleri çekti. Kasım 2022'de Etiyopya hükümeti ile TPLF arasında Güney Afrika'da barış görüşmeleri başlamıştı. Güney Afrika'nın Afrika Birliği kapsamında üstlendiği bu önemli rol sonucunda imzalanan ateşkes sonucunda alınan kararların uygulanmaya devam ettiği görülüyor. TPLF'nin ağır silahlarını hükümete teslim etmesi Etiyopya'da silahsızlanma, demobilizasyon/terhis ve yeniden entegrasyon sürecinin sürdüğünün önemli bir göstergesi. Etiyopya'da istikrarın sağlanması Türkiye açısından oldukça önemli. Zira Etiyopya'da en fazla yatırımı bulunan ikinci yabancı ülke Türkiye olarak öne çıkıyor. Öte yandan Türkiye'nin küresel sorunların çözümüne yönelik üstlendiği kritik roller Afrika'da olumlu karşılık buluyor. Nitekim Afrika ülkeleri genelinde Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk diplomasisine yönelik büyük bir güven ve kadirşinaslık söz konusu. Zira Ukrayna Krizi'nin Afrika'ya yönelik en önemli etkisi olan tahıl sorununun Türk hariciyesinin başarılı girişimi sayesinde çözüme kavuştu. Bu bağlamda Mart ayında "Barış ve Düzen için Etkin Diplomasi" temasıyla üçüncüsü gerçekleşecek olan Antalya Diplomasi Forumu'nun diplomasi trafiğine, küresel ve bölgesel krizlerin barışçıl çözümüne yönelik olanak sağlaması, Afrika ülkeleri ve kıta sorunlarında Türkiye'nin kolaylaştırıcı rol üstlenmesine yönelik fırsatlar sunması da beklentiler arasında yer alıyor. Sözün özü Çavuşoğlu'nun da Afrika turunda vurguladığı "Yol uzunsa birlikte yürümelisin" Afrika atasözüne atıfla Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelecek projeksiyonunda uzun vadeli iş birliği imkânlarının gelişerek devam etmesi en büyük beklentiler arasında olduğu söylenebilir. [Sabah, 14 Ocak 2023]

ABD'nin sabık Başkanı Donald Trump, iktidara geldiğinde Obama'nın İran siyasetini tamamen terk etmiş ve nükleer anlaşmadan çekilmişti. Trump, kendi döneminde inşa ettiği İran siyasetini "maksimum baskı" olarak kavramsallaştırmıştı. Buna göre İran'ın yaptırımlarla terbiye edilmesi, Tahran'ın geleneksel rakipleri olan Körfez Arap monarşilerinin güçlendirilerek İran'ın çevrelenmesi, İran içinde ve dışındaki muhtelif operasyonlarla da Tahran yönetiminin zayıflatılması hedefleniyordu.

Daimi Ortak Mekanizma'nın üçüncü toplantısı içeriğinden ziyade müzakere sürecinin tekrar canlanması açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bundan sonraki süreçte sorumluluk İsveç karar alıcılarındadır. Türkiye üzerindeki baskılar devam edecektir ancak süreci somut kararlar ve taraflar açısından ortak kazanımlarla yürütmek tüm tarafların menfaatine olacaktır. Türkiye'nin varoluşsal güvenlik kaygıları konusunda esneklik göstermeyeceği tekrar tekrar vurgulanması gereken bir husustur. Türkiye'nin NATO'nun genişlemesini desteklediği vurgusu ise bir diğer önemli köşe taşıdır. Her iki vurgunun da dengeli ve eş zamanlı olarak yapılmaya devam etmesi gerekmektedir.

HDP kurulduğundan bu yana Türk solunun irili ufaklı çok sayıda örgütüyle birlikte hareket ediyor. Hatta partileşmeden önce kurulan Halkların Demokratik Kongresi adlı çatı örgütü, PKK ve bağlı kuruluşlarının yanı sıra bu sol partilerden ve STK’lardan oluşuyordu.

Bir yandan TSK’nın kara ve hava unsurları tarafından geri üslenme noktalarına çekilmek zorunda bırakılan, diğer yandan kolluk kuvvetlerinin ve emniyet güçlerinin aralıksız yürüttüğü terörle mücadele operasyonlarıyla sahada baskılanan, MİT’in gerek bireysel gerek TSK unsurlarıyla müşterek yürüttüğü operasyonlar neticesinde komuta-kontrol ve operatif kadroları giderek tahrip edilen PKK’dan Duran Kalkan’ın serzenişine benzer ifadeleri gelecekte sıkça duyacağız.

Bu rapor İHA’ların terörle mücadele operasyonlarının etkinliğindeki mevcut ve olası rolünü askeri ve operasyonel kullanım alanları, avantajları ve muhtemel riskler çerçevesinde değerlendirmekte; Türkiye’nin PKK terör örgütü ile mücadele deneyimini göz önünde bulundurarak operasyonel ve stratejik etkilerine önem atfetmektedir. İki farklı veri tabanının (Terörizm Analiz Platformu ve Türkiye’s Enemy Killed in Action Dataset) verilerinden istifade edilerek kaleme alınan bu raporda, terörle mücadele operasyonlarında İHA’ların, terör örgütü PKK’nın organizasyonel yapı ve komuta kademesi, nitelikli insan kaynağı ile ana materyal kaynakları ve taktiksel dönüşümü üzerindeki etkileri incelenmiştir.