Trump, uluslararası siyasal sistemi "America first" anlayışıyla yalnızca ABD'nin çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Halbuki Türkiye, bütün ülkelerin çıkarlarının gözetildiği bir uluslararası sistem kurulması çağrısında bulunuyor.
Devamı
SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Avrupa’nın değişen Türkiye siyaseti hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
Soçi Zirvesi, Suriye krizinin yeniden çatışmalı ve kaotik bir döneme girmesi ile siyasi çözüm için imkan oluşturma arasında gidip gelirken gerçekleşti.
Erdoğan, Türkiye'nin İdlib'de olma kararlılığını 'Bizi Suriye halkı davet etti, Şu anda kimse orada İdlib'de ellerinde Rus bayrakları ile dolaşmıyor, ABD bayrakları ile dolaşmıyor, Alman ya da Fransız bayrakları ile dolaşmıyor. Türk bayrakları ile dolaşıyor.' cümleleriyle sergiledi.
SETA Araştırmacısı Dr. Özdemir, 'Obama Ortadoğu'da savaşlar bıraktı. İç savaşlar bıraktı. Bush'un Obama'ya bıraktığı şeyler Amerikan ordusunun Irak ve Afganistan'da varlığı iken, Obama'nın Trump'a bıraktığı şey iç savaşlar oldu.' dedi.
Suriye'de muhaliflerin imha edilmesi üzerine düşünülen bir zafer ilanı Suriye'nin geleceğinde büyük yaralar açacak. Kendini güvende hissetmeyen grup ve bireylerin daha da radikalleşmesi zor olmayacak. Tıpkı 2004 ile 2014 yılları arasında Irak'ta olduğu gibi. Ve çatışmalar sona erse dahi Suriye'nin yeniden inşası ve normalleşmesi mümkün olmayacak.
Rusya’nın amacı Kafkas ve Orta Asya kökenli teröristlerin İdlib’ten çıkamaması. İran ve Rejimle birlikte askeri zafer ilan etmek ve zayıflatılmış muhalefeti, Cenevre sürecindeki en zayıf aktör olarak görmek istiyor..
Devamı
Türkiye tüm dünyanın gözlerini kapadığı bir dönemde bölgede son derece kapsamlı bir terörden arındırma mücadelesi yürütüyor. HTŞ tipi örgütlerin silah bırakması için elinden geleni yapıyor. Rusya bu çözüme razı olabilir. Onun için önemli olan Suriye'deki üsleri. Ancak Esed ve İran daha fazlası için bastırıyor.
Devamı
Kemalizm'in Türkiye'nin geleceğinde yer alması ülkenin yeni siyasi gerçekliğini kabul etmesinden ve küresel bağımsızlık mücadelesine iştirak etmesinden geçiyor.
Suriye’deki bütün cepheleri kazansalar bile, bu kadar çok insanın acıları üzerine inşa ettikleri düzenlerini sürdürmeleri ve ülkede istikrarlı bir yönetim kurmalarının mümkün olmayacağını Irak tecrübesi açık bir şekilde gösteriyor.
SETA Stratejik Araştırmalar Uzmanı Dr. Veysel Kurt, "Rusya ve İran, Esed iktidarına yeniden meşruiyet kazandırmak istiyor. Bu yüzden İdlib üzerinden bir zafer ilan etme planı kendileri için hayati bir anlam taşıyor.'' dedi.
AB'nin Amerika Birleşik Devletleri gibi Suriye ya da Ortadoğu kaynaklı mülteciler ve terör örgütlerini görmezden gelme lüksü yok.
Rusya ve rejim için İdlib askeri bir zafer olarak lanse edilecek olsa da siyasi olarak Astana sürecini yıkmanın maliyeti daha fazla olabilir. Dolayısıyla İdlib Suriye krizini ne hemen çözecek ne de Esed rejiminin bütün Suriye’yi kontrol etmesini sağlayacak. Tam tersine, nüfuz ve kontrol alanlarını daha fazla pekiştirerek siyasi çözüm sürecini dinamitlemiş olacak.
ABD ve AB başkentlerinin Suriye'deki insani dram ile ilgilenmeleri ve Türkiye'ye destek vermeleri olumlu bir gelişme. Ancak bu desteğin cümlelere dökülmesi yeterli değil. Siyasi süreci canlandıracak diplomatik faaliyetler gerekiyor.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran FETÖ ve benzeri yapıların devletin içerisinden temizlenmesiyle birlikte Türkiye’nin terörle mücadelede gösterdiği başarılar hakkında değerlendirmede bulundu.
SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar terör eylemlerine karşı medyanın takındığı tavır hakkında değerlendirmede bulundu.
SETA Güvenlik Araştırmacısı Murat Yeşiltaş 11 Eylül sonrasında oluşan küresel düzen hakkında değerlendirmede bulundu.
ABD’nin Orta Doğu’daki hukuksuz saldırılarının yol açtığı radikalizmin zamanla nasıl terörizme evrildiği hatırlanırsa, Rusya’nın ağır insan hakları ihlallerine sahne olan bu saldırılarının çok daha ağır sonuçları olacağını tahmin etmek zor değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan makalesinde, 'İdlib'e yönelik rejim saldırısı; Türkiye, Avrupa'nın kalanı ve ötesinde ciddi insani ve güvenlik riskleri yaratır.' değerlendirmesinde bulundu.
11 Eylül saldırılarının ardından başlatılan ve dünya genelinde bir şiddet sarmalını tetikleyen teröre karşı savaşın belki de en önemli tahribatı, bilinçli bir propaganda faaliyetiyle Müslüman imajının terörizmle özdeşleştirilmesi oldu.
Türkiye ile Almanya’yı, mülteci meselesi, Almanya’daki Türkiye kökenli diaspora, güvenlik iş birliği ve yoğun ekonomik bağlar gibi birbirine yakınlaştıran faktörler bulunsa da iki ülke ilişkilerini tehdit eden önemli riskler de söz konusu.