Seçimle işbaşına gelen Erdoğan’ı darbe dahil olmak üzere her türlü yöntemi kullanarak devirmeye kararlı görünüyorlar. Ancak Türk halkının demokrasiye ve seçilmiş liderlerine sahip çıkma konusunda artık daha kararlı olduğunu ve her türlü entrikayı bozduğunu hesap edemiyorlar.
Devamı
Milletin ortak düşmana karşı mücadele ederken gösterdiği azim ve kararlılık yeni bir siyasal enerji doğurmuştur. Siyasi parti temsilcilerinin bu enerjiye duyarsız kalması düşünülemez.
Devamı
Türk halkının Müslüman kimliğinden dolayı siyasi bir aktör olamayacağı söylenmek istenmektedir. Türk halkının siyasi bir aktör olarak kendi hakkını hukukunu korumak için canını ortaya koymuş olmasını görmezden gelen böyle bir tavrın islamofobik olduğu apaçıktır.
Şu anda bir güven inşasına ihtiyacımız var ve bunun ilk koşulu da, kanaatimce, öngörülebilir ve kırılgan olmayan bir demokratik düzenin varlığından herkesi emin kılmak…
Bu millet FETÖ ihanetini gördü, ne denli vahşi bir örgütle karşı karşıya kaldığını acı biçimde tecrübe etti.
15 Temmuz’da olayların an be an okuyucuya aktarılması hem medyanın kendi tarihini hem de Türkiye’nin siyasi tarihini değiştiren bir sonucu ortaya çıkarttı.
Türkiye halkı kendi demokrasisine, özgürlüklerine, değerlerine ve hayat tarzına sahip çıkabilecek kapasitede olduğunu 15 Temmuz gecesi bütün dünyaya göstermiştir.
Devamı
Taktik ve operasyonel yöntemin büyüsüne kapılan darbeciler stratejik hedef değerlendirmesinde büyük yanlışlar yaptı. Halkın Cumhurbaşkanı ile olan bağı ve milli iradeye olan bağlılığını göz ardı etmeleri bu alçak girişimin başarısız olmasının en temel sebebi.
Devamı
Uzun dönem devletin içine sızmış FETÖ’cü cuntanın dikkate almadıkları husus, Türkiye toplumunun, siyasetin ve siyasi liderliğin birçok sınamadan geçtiği ve dönüştüğü meselesidir.
Önümüzdeki dönemde FETÖ'nün tasfiyesinde iki kritik husus var: Lider tasfiyesi ile örgütün parçalanması ve mensuplarının deradikalizasyonu.
Olağanüstü yönetim usulleri hukuk dışı yahut demokrasi dışı yönetim usulleri değildir. OHAL’de değişen tek şey devletin terörle mücadele sürecinde yetkilerinin artmasıdır.
Önümüzdeki dönem için iki temel ders çıkarmak mümkün. Birincisi, millet iradesine yönelik bir cuntacı teşebbüs her zaman ve her yerde mevcut. İkincisi, bu cunta teşebbüsünü engellemek de mümkün.
Batı medyasında 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili öne çıkan temaları başlıca dört ana başlıkta değerlendirebiliriz: odak dağıtma, marjinalleştirme, okuru güncelliğini yitirmiş söylemlere inandırma, açık manipülasyonlar yürütme.
Demokratik hukuk devletinin bir koruma refleksi olarak yürüyen olağanüstü hal ilanını Batı medyası "İslamcı otoriterleşme", "Erdoğan'ın radikal yetkilerle güçlenmesi" ve hatta "Erdoğan'ın intikamı" olarak mahkûm etmekte gecikmedi.
Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişiminin şokunu yaşarken ABD’nin darbecilerin hukukunu koruma telaşına düşmesi de en basit ifadeyle bir anormalliğe işaret etmekte.
S&P, Türkiye’yi yatırım yapılabilir hale getirmekte kaplumbağa hızı dahi sergileyemezken, not kırpma konusunda ne kadar da seri davranabilmişti. Üstelik not zaten yatırım yapılabilir değilken, bu neyin telaşıydı?
FETÖ tehlikesinin zaten farkında olanlar olarak ne özür istiyoruz ne de iade-i itibar. Özrü istiyorlarsa milletten dilesinler; itibarımız da zaten Hak ve halk nezdinde yüksektir diye ümid ediyoruz.
Darbe girişimi karşısında sessiz kalmayan, tepkisini ortaya koyan, korkutmalara boyun eğmeyen millet, siyasi iradeye sahip çıktığı gibi milli ekonomisine de sahip çıkacaktır.
Erdoğan'ın Türkiye'deki sahici liderliğinin sadece "otorite"siyle değil, her şeyden önce "hasbiliği", "adanmışlığı" ve bunların yanında "kabiliyetleri"yle ilgili olduğu artık herkes tarafından net biçimde görülmeli.
KCK eş başkanı Bese Hozat tutuklansa onu da "basın özgürlüğü ihlali" diye pazarlarlar mı? Deneyeceklerine emin olun.
Hasan Basri Yalçın İstanbul Vezneciler’deki terör saldırısını, “Güneydoğu’da yaşanan sıkıntıları bir kenara bırakarak ses getirecek bir eylem üretme gayreti” olarak tanımladı.