Bu çalışmada, Türkiye’nin Balkanlarla ilişkilerinin ana hatlarına değinilmekte, içerdiği fırsat ve riskler incelenmekte ve bazı politika önerilerinde bulunulmaktadır.
Devamı
Obama dönemi kalıntısı bazı CENTCOM subaylarının perdelemeleri kalkarsa Türkiye ile ABD arasındaki eşgüdümün yapıcı ve kalıcı sonuçları daha net ortaya çıkacaktır.
Devamı
Türkiye’nin, doğrudan ABD ya da Rusya ile çatışmaya sürüklenmekten kaçınarak kendi çıkarlarına doğrudan tehdit oluşturan gelişmelere kapasite ve imkânları ölçüsünde müdahale etmekten başka seçeneği yok.
Trump'ın Türkiye ile birlikte çalışma kararlılığının, Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesi konusunda bir işbirliği trendi oluşturması imkânı var.
Türkiye-ABD ilişkilerini yeni dönemde sadece Suriye bağlamında oluşacak ihtilaflar ve sahip olunan güvenlik kaygılarının "itici" etkileri şekillendirmeyecek.
Bu görüşmenin sonucuna ilişkin esas odaklanılması gereken nokta, ABD’deki FETÖ yapılanması ve elebaşı Gülen’in durumu. Sonraki süreçte, Washington yönetimi bir adım atarsa bu görüşme başarılı geçmiş demektir.
Türkiye'nin yeni Trump yönetiminden beklentilerinin en azından yakın vadede çok yüksek olmaması gerektiği ortaya çıktı.
Devamı
Her ne kadar Çin Almanya ve Rusya'dan sonra Türkiye'nin dünyadaki en büyük üçüncü ticaret ortağı olsa da bu ne Türkiye ne de Çin için yeterli görülebilir.
Devamı
Almanya ve diğer AB ülkelerinin artık Türkiye’yi AB’ye üye olarak alma niyeti olmadan, alacakmış gibi yapıp içişlerine müdahale anlamına gelecek politikalardan uzaklaşması gerekiyor.
Başkan Trump'ın, Obama bürokratlarının kendi dönemlerini aklamak için ürettikleri argümanlara değil, sahayı bilenlerin öngörülerine kulak vermesi gerekli.
2011’den bu yana Ortadoğu’dan çekilen ve Suriye gibi olaylarda çözümsüzlüğü bir yöntem olarak benimseyen ABD’nin bu tavrı, çok ülkenin canını acıttı. Müttefiklerinin hepsi bundan zararlar gördü.
Washington yönetimi her ne kadar, Türkiye’nin “güvenlik kaygıları”nı gidereceğini söylese de, bu söylemin sahada çalışmadığını Türkiye birçok kez tecrübe etti.
Trump Suriye’yi, YPG’yi, Rakka’yı ve genel olarak Ortadoğu’yu önemsemiyor. ‘Terörle mücadele’ ismiyle paketlediği Rakka operasyonunun Suriye’yi ateşe atma pahasına bir an önce bitirilmesi tek hedefi.
Trump'ın gündeminde "Türkiye'yi teskin etme"ye dönük bir dizi argüman yer alacak. Zira Trump'ı "YPG'nin silahlandırılması" konusunda ikna eden kişiler, "Türkiye'nin teskin edilmesi gerektiği" tezini de savunuyordu.
Türk-Amerikan ilişkilerinde buzul çağına girmemek için her iki aktörün “pire için yorgan yakacak” tercihte bulunmaması hayati önem taşıyor. Aksi bir durum, Ortadoğu coğrafyasını daha da hareketli hale getirecektir.
ABD'nin Ortadoğu yol haritasında Türkiye'ye nasıl bir yer verdiğinin ipuçları bu görüşmede netleşecek. Anlaşılan, Ankara'nın Trump yönetimi ile arzu ettiği kapsamlı işbirliği arayışı beklenenden zor olacak.
Amerikan medyasında Trump karşıtı kampanyayı yürütenler genelde Türkiye ve özelde Erdoğan karşıtı tutumlarıyla maruf aktörler.
Sadece Rakka operasyonunda değil post-Rakka operasyonunda şehrin ne olacağı konusunda daha geniş vadede Türkiye ve ABD’nin ortak çalışma alanı olup olmayacağı özel önem taşıyor.
ABD’de, bu ülkenin Türkiye politikasının kendi çıkar ve algıları doğrultusunda belirlenmesi için çalışan lobiler olduğu gibi, Avrupa’da da aynı şekilde çaba gösteren etkili lobiler vardır.
Rakka operasyonunun YPG ile yapılması kararının yarattığı krizin yönetilmesi gerekir. Diğer tabirle, Türk-ABD ilişkilerini Rakka operasyonuna kilitlemek doğru değil.
Türkiye ve Amerika, öncelikleri uyuşmasa da Suriye konusunda yeni bir zemin inşa edebilir. Erdoğan'ın ziyareti öncesinde tüm yaşananlar, bu yeni zeminin inşa edilebileceği görüşmeyi hedef almaktadır.