"Paradigmanın İflası"

Hatip Dicle kararının zamanlaması, tarihsel önemi ve toplumsal yansımaları önümüzdeki dönemde daha iyi görülecektir.

Devamı
quot Paradigmanın İflası quot
İstifa Resti Demokrasiyi Güçlendirecek

İstifa Resti, Demokrasiyi Güçlendirecek

İstifa resti, normal işleyen bir süreçte gerçekleşmesi yıllar alacak sivilleşmenin bir anda gerçekleşmesine hizmet edebilir.

Devamı

2011’de Türkiye başlıklı SETA analizi, genel seçimlerden Kürt sorununa, Arap Baharı’ndan yeni anayasa sürecine Türkiye’nin meseleleri hakkında geniş çaplı bir 2011 değerlendirmesi sunuyor.

SETA’nın düzenlediği “Türkiye’nin Anayasa Birikiminden Yeni Anayasaya Doğru” adlı panelde yeni anayasa süreci geniş çaplı olarak ele alındı.

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Raporu, Komisyon Başkanı Nimet Baş, Prof. Dr. Mithat Sancar ve Avni Özgürel’in katılımlarıyla SETA’da gerçekleştirilen panelde ele alındı.

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve YÖK Başkan Danışmanı Prof. Dr. Talip Küçükcan'la öğrenci affını ve Türkiye'deki üniversitelerin durumunu değerlendirdik.

Analiz: 12 Eylülden 12 Hazirana Siyasi Partiler | BDP

Analiz, BDP'nin Kürt siyasi hareketi içindeki bilinen gidişatı tersine çevirme ihtimali olup olmadığını, bu bağlamda 12 Haziran 2011 genel seçimlerinin nasıl bir önem taşıdığını ele alıyor.

Devamı
Analiz 12 Eylülden 12 Hazirana Siyasi Partiler BDP
Üniversitelerden Demokratikleşme ve Kalite Bekleniyor

Üniversitelerden Demokratikleşme ve Kalite Bekleniyor

Üniversite sayılarını artırmak başarı hanesine yazılabilir ancak asıl başarı sayıyı artırırken kaliteyi de artırmakla yakalanabilir.

Devamı

7 Şubat müdahalesinin Ortadoğu’daki yansımaları, müdahalenin Türkiye’nin sınır ötesi etkinlik ve imkânlarıyla arasındaki irtibatı ortaya koyuyor.

Eğitim sistemini düzenleyen aktörün, asker ya da yargı yerine seçilmiş bir sivil irade olması, sistemin bundan sonra toplumsal talepler ekseninde yeniden yapılandırılması için bir başlangıçtır.

4+4+4 yasa teklifi, toplumun beklenti ve taleplerini karşılayabildiği ve çeşitliliğe imkân tanıdığı ölçüde, geniş kesimler tarafından benimsenecektir.

Sınavların özel dershanelere duyulan talebin yegâne nedeni olarak değerlendirilmesi gerçek sorunların gizlenmesine neden olmaktadır.

SETA, 18 Ocak Çarşamba günü önemli bir panele ev sahipliği yaptı. “Türkiye’nin Anayasa Birikiminden Yeni Anayasaya Doğru” başlıklı panelde, yeni anayasa yapım süreci önemli isimlerle ele alındı.  

CHP, Kürt meselesinin birincil muhatabı Kürt seçmeni yerine etkileyebileceğine inandığı ılımlı Türkleri hedefledi.

"Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu Tasarısı Üzerine" başlıklı SETA Perspektif'te TBMM gündeminde bulunan son Tasarı'ya ilişkin bir değerlendirme yapılıyor.

Eğitim, bugüne kadar ağırlıklı olarak askeri darbe ve müdahaleler sonrasında yapılan anayasa ve yasalar tarafından belirlenmiştir.

Türkiye'nin gündeminde 2007'den beri önemli yer tutan askeri müdahale süreçleri ve sivilleşme tartışmaları, darbe müteşebbislerinin yargılanmasında gelinen nokta ve Komisyon raporunun tamamlanması ile birlikte yeni bir döneme girdi.

AK Parti hem Türk hem de Kürt kamuoyunu yöneterek bu meseleyi en azından çözme niyetine sahip olduğunu ortaya koyuyor. PKK'nın silahlı güçlerini Türkiye dışına çıkarması hem süreci akamete uğratabilecek yol kazalarının azalmasına hem de AK Parti'nin çözüm niyetini kararlı politikalarla tahkim edebilmesine ortam sağlayacak.

Türkiye Kürt meselesinden bağımsız bir şekilde de PKK sorunu ile muhatap olmak zorundadır. Tam da bu sebepten dolayı, eylemlerine başladığı 1984'ten bu yana “PKK silahsızlandırılmaktadır”. Bu bitmez tükenmek bilmek “PKK'nın silahsızlanması” süreci Kürt meselesinin çözümüne bağlanmaktadır. Kürt meselesinin çözümü ise PKK'nın silah bırakmasına. Eğer siyasal bir yumurta-tavuk egzersizine Türkiye'nin en değerli onyıllarını bir kez daha feda etmek istemiyorsak bu fasit daireden hızla çıkarak gerçeklerle yüzleşmemiz gerekmektedir. PKK, Kürt meselesi dairesinde müstakil bir vakıa olarak ele alınmadığı sürece “iyi şeyler olması”nı dilemekten öteye geçemeyiz. Aynı şekilde DTP, Kürt sorununun sonucu olarak var olmaktadır. Fakat bu tespit DTP'nin bir Kürt meselesi olduğunu ortaya koymaz. PKK'nın bir PKK; DTP'nin ise bir DTP sorunu bulunmaktadır. Ve bu sorunları Kürt meselesinden çok daha önceliklidir. PKK örgütün geleceği konusunda çaresiz olduğu kadar; DTP'de Kürt meselesinin asgari bir düzeye düştüğü durumda partinin ne olacağıyla meşguldür.

Türkiye,15 Aralık'tan bu yana, BDP'nin yarattığı gündemi tartışıyor. Bu gündem, birbirinden bağımsız iki ana başlıktan oluşuyor. Birincisi, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın 15 Aralık'ta, devletin yasal ve anayasal adımlarını beklemeden BDP'nin Kürtlerin yaşadığı tüm bölgelerde yaşamın tüm alanlarında iki dilli hayatı hâkim kılacağına dair yaptığı açıklamadır. İkincisi, Demokratik Toplum Kongresi (DTK)'nin 18-19 Aralık'ta gerçekleştirdiği "Demokratik Özerklik Çalıştay"ı sonrasında kamuoyuna ilan ettiği "Demokratik Özerk Kürdistan İnşası" taslağıdır. Her iki gündem maddesinin içerdiği insani ve meşru talepler, BDP ve DTK tarafından, kamuoyunu kışkırtacak, meydan okuma algısı oluşturacak bir tarzla gündeme sokulmuştur. İki dilli yaşam talebi, TBMM kürsüsünde Kürtçe konuşularak; özerklik tartışmaları da öz savunma gücü, ayrı resmi dil ve ayrı bayrak gibi talepler üzerinden sağlıklı ve serinkanlı biçimde tartışılamaz hale getirilmiştir.

DTP, başından beri açılıma destek verse de, açılımı zora sokacak tutum ve davranışlara da tevessül etmekten geri durmadı. Açılımın başarıya ulaşmasını istemesine rağmen, DTP, meselenin çözümü için gerekli olan siyasal inisiyatifi kullanmaktan yoksun olması, kendisinden beklenen kolaylaştırıcı rolü oynayamaması ve kritik anlarda kullandığı söylem ve gösterdiği davranışlarla genel kamuoyunun hassasiyetlerini gözetmemesi dolayısıyla açılım sürecini zaafa uğratabiliyor. Ahmet Türk'ün konuşmasına yansıyan sağduyulu tavrın parti politikasına dönüşüp dönüşmeyeceği ise büyük oranda DTP dışı koşullara bağlı olacaktır.