Suriye’de Yeni Gerçekliğin İsmi: Zeytin Dalı Harekatı

Afrin’de PKK’nın yüksekte tuttuğu retoriğinin altında kaldığını canlı yayında izliyoruz.

Devamı
Suriye de Yeni Gerçekliğin İsmi Zeytin Dalı Harekatı
Trump-Erdoğan Görüşmesi Ve Güvenli Hat Önerisi

Trump-Erdoğan Görüşmesi Ve Güvenli Hat Önerisi

Fırat'ın doğusu için Türkiye'ye güvenli bölge öneremeyen Washington, Türkiye'nin sınır güvenliğini YPG'yi ordulaştıran CENTCOM'a havale etmesini beklemesin.

Devamı

ABD, Zeytin Dalı Operasyonu sonrasında da Türkiye’nin tehdit algısına saygı duymayı ve kendisinin ürettiği güvenlik sorunlarını çözmeyi denemiyor.

Öyle ya da böyle, Türkiye kendisine yönelen tehditleri bertaraf etmek için yola koyuldu. Önce DEAŞ şimdi de PKK/YPG'ye karşı harekete geçti. Bunun için gerekli siyasi irade, motivasyon ve destek de söz konusu. Bu motivasyon karşısında YPG'nin uyguladığı kirli ittifaklar ve taktikler de işe yaramayacak.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş Zeytin Dalı Operasyonu hakkında değerlendirmede bulundu.

5 Soru'da Kuzey Sina'daki terör saldırısı..

İsrail Ne Yapmak İstiyor?

İsrail, temelde Suudi Arabistan’ın İran endişesini paylaşmakla birlikte Suud kadar geniş coğrafyaya yayılmış bir İran’la mücadele yürütmeyi planlamamakta.

Devamı
İsrail Ne Yapmak İstiyor
Ortadoğu Kaosunda Yeni Denklem

Ortadoğu Kaosunda Yeni Denklem

Güney sınırımızda bağımsız bir yapının ortaya çıkması başta ABD olmak üzere Almanya ve birçok Batılı aktörün Türkiye’yi “yedekleme” stratejisinin hayata geçmesi anlamına gelecektir.

Devamı

K. Irak'ta atılan yanlış adımlardan en fazla rahatsız olan üç ülke Türkiye, İran ve Irak'tır. Dolayısıyla Türkiye'nin Irak ve İran'la birlikte bu tehdide karşı koyması oldukça önemlidir.

Eğer Barzani bağımsızlık konusunda diretir ve Kuzey Irak’ı bir çatışma bölgesine çevirirse, bundan en fazla fayda sağlayacak aktörlerden birisi PKK olacak.

Türkiye’den Almanya’ya, ABD’den İran’a kadar IKBY’nin bağımsızlık referandumuna uluslararası destek en azından sözlü olarak hiç yok. Tek istisna ise İsrail.

Almanya Türkiye’ye karşı öylesine sert oynuyor ki, uzlaşıya varmak için boş alan bırakmıyor. Neredeyse her aşama ve her grup Türkiye’ye karşı açık düşmanlık içeren beyanatların parçası oluyor.

15 Temmuz ve 16 Nisan dolayısıyla Türk halkını cezalandırmaya, diğer yandan yeni dönemde Türkiye'nin uluslararası alandaki hareket alanını kısıtlamaya çalışıyorlar.

Verdikleri hükümlerin mantığını açıklamaya çalışmıyorlar. AK Parti karşıtlığıyla dış politika analizini birbirine karıştırıyorlar. Reçeteleri de dahice. Kurucu değerlerimize geri dönmemiz lazımmış.

Göründüğü kadarıyla operasyonun tarafları arasında ne bir uzlaşı var ne de ortada gerçek bir Musul operasyonu. Bu nedenle Türkiye Irak’ta savunmada kalmaya devam edebilir.

Suriye- Irak denklemi henüz oturmadı; yeni bir sürü gelişmeye tanıklık edebiliriz. Hatta PKK-YPG gibi "devletimsi" yapıya ulaşmaya çalışan grupları uzun vadeli bir çatışma ortamı bekliyor.

Güncelin sıcak karmaşasında aktörlerin yürümeye çalıştığı uzun yolun sonunda kritik bir soru duruyor: Ortadoğu'nun geleceği nasıl şekillenecek?

NATO’nun Soğuk Savaş döneminde ‘öteki’ olarak gördüğü Rusya ile yeni bir gerilim yaşamak istemediği; bunun yerine küresel ve bölgesel terörizm meselelerine ağrılık vermek istediği görülmektedir.

ABD, kendince orta yol bulmuş durumda. Hem Türkiye'nin sınırlarının tamamen PYD kontrolüne geçmemesi endişesini hem de PYD'nin kantonlarını birleştirme isteğini karşılayacak bir formül üretti.

Hükümetin Ortadoğu- Suriye politikasını eleştirenlerin sıklıkla düştüğü bir hata var. Nasıl yönetildiği bir yana Suriye krizinin Türkiye'ye oluşturduğu tehlikeler ülkedeki herkesin sorunudur.

Bugün Amerika eğer sorumsuz bir biçimde müttefikini terk etmiş olma görüntüsü vermekten çekinmiyorsa, Türkiye de benzer bir şekilde Amerika’yı sürükleyebilme mekanizmasını devreye sokabilir.