Tahran’daki zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib meselesinde Rusya ve İran’ın Astana ve Soçi süreçlerinde verdikleri sözlere aykırı davranıp Türkiye’nin güvenliğini de tehdit edecek sonuçlara yol açacak şekilde hareket etmelerinin bu üç ülke arasında son dönemde söz konusu olan yakınlaşmayı da riske edeceğini muhatapları Putin ve Ruhani’ye açık bir şekilde hissettirecektir.
Devamı
Erdoğan'ın gösterdiği sabra ve iyi niyete rağmen, Trump, ABD'nin asimetrik ve nobran müttefiklik anlayışı ile Türkiye'ye yaklaşıyor. Kendisinin Erdoğan'a yaptığı jestleri aşırı önemsiyor. Yönetiminin Türkiye'ye karşı somut hatalı politikalarını ise görmezden geliyor.
Devamı
Bu süreçte ABD ile benzer sorunlar yaşayan AB Türkiye ile ilişkilerini düzeltme eğiliminde. Bu olumlu gelişmenin rasyonel nedenleri var..
Yaklaşık 3 milyon sivilin yaşadığı ve muhalifler için her anlamda son kale konumuna gelen İdlib'in muhafazası; Suriye'nin geleceğinde siyasal bir çözümü hayata geçirecek, yeni bir siyasal yapının inşası için önem arz etmektedir.
SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ABD – Türkiye ilişkileri hakkında değerlendirmede bulundu.
Döviz kurunda yaşanılan bu denli yükselişlerin ve dalgalanmaların Türkiye'nin ekonomik dinamikleri ile açıklanamayacağı ve bir saldırının olduğu konusunda hemen hemen tüm ekonomistler ve finans uzmanları hem fikir.
ABD düzeni yıkarken çok tehlikeli bir kapıyı açıyor. Ekonomiyi birinci öncelikli güvenlik konusu haline getiriyor. Fon yöneticilerinin, spekülatörlerin ekonomik normların dışına çıkan anarşist dünyasını meşrulaştırıyor. Bu yeni dönemde Avrupa ile Türkiye'nin birbirlerine daha çok ihtiyacı olacak.
Devamı
SETA Washington D.C. Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat: Donald Trump bütün müttefiklerine savaş açtı. Trump yönetimi kendi kurduğu sistemi yıkmaya çalışıyor gibi. Türkiye krizinde ABD’nin imajı da büyük yara aldı
Devamı
Türkiye'ye yönelik yaptırımların ve gösterilen tutumun kabul edilemez olduğuna dikkati çeken Duran, 'Meselenin bir rahip Brunson meselesi olmadığı ortadadır. Türkiye'nin kendi menfaatlerini gözeten bir yaklaşımı göstermiş olmasının ABD tarafından hoşlanılmadığını görüyoruz...'
Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan gerilimi, aktör merkezli tek bir nedene indirgemek yerine ilişkilerin karşılıklı dış politika tercihlerinin yapısal sonuçları olduğunu bilerek hareket etmek daha doğru bir yaklaşım olur.
“Avrupa Birliği’ndeki Fay Hatları: Brexit, Popülizm, Mülteciler ve Ayrılıklar” başlıklı özel sayıda, alanında uzman yazarların yazdığı çarpıcı yazılar yer alıyor.
Son gerginliğin bir fırtınaya dönmemesi için tarafların stratejik çıkarlarını gözeten bir rasyonel yaklaşım benimsemelerine ihtiyaç var. Ancak bu iki taraflı olarak benimsenmeli.
2013'ten beri Washington-Ankara hattında 'stratejik sabrın' büyüğünü Türkiye gösteriyor. .
SETA, Cem Duran Uzun ve Mert Hüseyin Akgün tarafından kaleme alınan 'Olağanüstü Halin İki Yılı ve Sonrası' başlıklı analiz yayımladı.
SETA DC Direktörü Dr. Üstün, "Kongre ve yönetim yaptırımla tehdit ederek Türkiye'ye baskı kurmaya çalışırken iç siyasi hesaplar yapıyor." dedi.
Bu analizde iki yıllık OHAL süresi boyunca alınan tedbirler ve yapılan işlemler değerlendirilerek OHAL sonrası dönemde terörle mücadelenin daha başarılı yürütülmesi amacıyla yapılacak düzenlemelere değinilmiştir.
ABD, NATO’nun en güçlü ülkesi olarak ittifakı yeniden dizayn etmek istiyor ve üyelerin bu durumu kabul etmesini bekliyor. Ancak AB'nin bu yeni NATO görüşüne karşı çıkması Transatlantik ilişkilerde gerilime yol açıyor.
"Almanya'da FETÖ Yapılanması" raporunun sonuç bölümünde, "FETÖ'nün nasıl tehlikeli bir örgüt olduğu ve Türkiye'nin güvenliği için teşkil ettiği tehdit açık bir şekilde Alman kamuoyuna anlatılmalıdır." denildi.
İsrail'den de son dönemlerde gelen mesajlarda, Esad rejimi ile bir sorunları olmadığını kayda geçirdiler. İsrail için bölgedeki temel öncelik, İran Devrim Muhafızları, Kudüs güçleri ve Hizbullah'ın kendi sınır hattında ve genel olarak Suriye sathının dışında tutulabilmesi. Bunu sağlayabilecek bir anlaşmanın tarafı olmayı isteyecektir.
PKK geçtiğimiz üç yıl içinde toplam 943 saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırıların yüzde 68,8’lik kısmı devletin güvenlik kurumlarına karşı düzenlenirken, yüzde 31,2’lik kısmı sivil hedeflere yönelikti.
Uluslararası sistemdeki pozisyon değişimlerini ABD, Avrupa ve Avrasya’daki gelişmeler bağlamında ele almak mümkün. Bu çerçevede ABD, uluslararası sistemde yaşanan dönüşümün hakim aktörü olarak göze çarpıyor.