Ankara’dan New York’a Diplomasi Trafiği

Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki hafta boyunca New York'ta düzenlenecek BM Genel Kuruluna katılmadan önce Suriye bağlamında önemli gelişmeler yaşandı. İdlib'in en sıcak konulardan biri olduğu Ankara zirvesinde kalıcı ve sürdürülebilir bir yol haritası ortaya koyulmamış olsa da İdlib'de kapsamlı bir Rus ve rejim saldırısı şimdilik yavaşladı.

Devamı
Ankara dan New York a Diplomasi Trafiği
BM Görüşmelerinde Türkiye'nin Gündeminde Neler Var

BM Görüşmelerinde Türkiye'nin Gündeminde Neler Var?

Bugün Başkan Erdoğan kritik BM görüşmeleri için New York seyahatine başladı..

Devamı

Türkiye ve ABD, Suriye’nin kuzeydoğusu için uzun dönemli amaç ve beklentileri dahilinde farklı jeo-politik seviyelerde davranış modelleri geliştirmektedir. Türkiye, daha çok kendi güvenliği ve ‘mikro-bölgesel’ çıkarlarına yönelik strateji geliştirirken ABD Ortadoğu politikalarını ve küresel rekabet kaygılarını ön plana çıkartmaktadır.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 38. sayısı çıktı.

Türkiye, Suriye krizinin çözülmesi için neredeyse bütün taraflarla farklı seviyelerde müzakerelerini sürdürürken neredeyse her gün "çatışmasızlık" bölgelerinden saldırı haberleri geliyor..

Türkiye'nin kendi coğrafyasının sorunlarını görmezlikten gelme, ilgilenmeme gibi bir durumu yoktur. Bir kere bu seçenek değildir.

Mülteciler Üzerinden Yapılan Manipülatif Haberler İç Barışımız İçin Sorun Oluşturuyor

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, son zamanlarda Suriyeli mülteciler üzerinden toplumsal gerginliğin arttırılmaya çalışılması üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
Mülteciler Üzerinden Yapılan Manipülatif Haberler İç Barışımız İçin Sorun Oluşturuyor
Türkiye İdlib de ne İstiyor

Türkiye İdlib’de ne İstiyor?

Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da eski adıyla Astana Süreci diye anılan toplantıların on üçüncüsü gerçekleştirilirken Suriye’de sahada da önemli bir mücadele yaşanıyor.

Devamı

Suriye'de 2011 öncesine dönmek için ABD, Rusya, Türkiye ve İran'ın tek bir çözüm üzerinde anlaşması gerekir ki, bu şimdilik çok mümkün görünmüyor. Türkiye şimdilik ikinci en iyi seçeneğe yöneliyor. Bu da Kuzey Suriye'de kurulacak bir güvenli bölgeye Suriyelilerin en az bir milyonunu yerleştirmek..

Dünyada sol ve sola yakın siyasal duruşların genellikle mülteciler gibi dezavantajlı gruplara toleranslı olduğu varsayılır. Ancak, hem Türkiye’de hem de Batı'da, yabancı olanlar Müslüman ya da Müslüman coğrafyanın içinden geliyorsa, gösterilen tepki mülteci karşıtlığı boyutunu hızla aşarak yabancı düşmanlığına dönüşür.

Uyum politikası, iç barış, insan hakları, güvenlik, yabancı düşmanlığı ve uluslararası algı bağlamında kritik boyutlar içeriyor. İnsanımızdaki ekonomik kaygılarla birleşen "dışlayıcı ve öfkeli" tepkiler açısından da alarm zillerini çaldırıyor.

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'ndan günümüze dünyanın belki de en dramatik mülteci hareketi ile karşı karşıya geldi. Yüz binlerce insanın ölümü ve milyonlarca insanın da evlerini terk etmesine sebep olan Suriye savaşının ürettiği insani kriz ise artık yönetilmesi kolay olmayan boyutlara ulaştı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, İspanya'nın başkenti Madrid'de "Küresel ve Bölgesel Gelişmeler Karşısında Türk Dış Politikası" başlıklı bir panel düzenledi.

Bu kitap Türkiye’de devlet okullarında eğitim gören Suriyeli çocukların eğitime erişim durumlarını ve eğitim sürecinde karşılaştıkları sorunları tespit etmek ve bu sorunların çözümüne ilişkin öneriler geliştirmek amacını taşımaktadır.

Algıların gerçekliğin önüne geçtiği bu enformatik çağda sosyal medya ortamları üzerinden yükselen ırkçı tutumların gelecek on yılları esir almaması adına sosyal ağlara yönelik engelleyici önlemler alınması bir gerekliliktir.

Suriyeli mülteciler yine bir provokasyonla gündeme geldiler. Uydurma bilgilerle ve muhtemelen organize bir şekilde mültecilere yönelik saldırılar düzenlendi.

Akademisyenler, bazı belediyelerin Suriyelilere yönelik yardımları kesme ve plajlara girmelerine izin vermeme gibi uygulamalarını ırkçılık olarak nitelendirerek eleştirdi.

Avusturya’yı 'göçmen ve mülteci istilasına' karşı savunacağı imajıyla oy toplayan bir aşırı sağcı 'vatansever' siyasetçinin ülkeyi nasıl yöneteceğini de bu örnekte görmüş oluyoruz. Başka ülkelerdeki mülteci ve yabancı karşıtlığıyla prim yapmaya çalışan siyasetçilere de bu gözle bakmak gerekir. İnsani dramlar üzerinden fırsatçılık yapmaya çalışan siyasetçilerin ülkeye bir hayrı olmaz.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Dünya Düzeni, 1989 yılından sonra farklı bir döneme girdi. Küreselleşme dönemi de denilen bu dönem de bugünlerde değişime uğradı ve ABD Liberal Demokrasi’den korumacı “ulus devlet” formuna evirilmeye başladı. Trump ile Orta Doğu’da İsrail merkezli Yeni Orta Doğu amaçlanıyor. İsrail, Suudi Arabistan ve BAE aynı safta buluşurken İran düşman ilan edildi. İran’a yönelik çok sert ambargolar ve yaptırımlar art arda gelmeye başladı. ABD’nin Orta Doğu ve İran planları, gerilimli Türk-ABD ilişkilerini SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran ile konuştuk..

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Habertürk'ten Kübra Par'a konuştu. Prof. Duran, 'Dünyadaki gelişmelerden dolayı Türkiye’nin uzun vadeli bir toparlanmaya, iktidarı ve muhalefetiyle ortak meselelerde bir uzlaşma bulmaya ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği 'Türkiye ittifakı'nı böyle anlıyorum' dedi.

Yüzbinlerce Suriyeliyi katleden Esed ile öylece anlaşarak 3,6 milyon Suriyeliyi yurtlarına gönderemezsiniz. Zorla insanları ölüme, işkenceye yollayamazsınız. Muhalefet Suriyeliler konusunda sorumlu bir tutum almak istiyorsa Türkiye'nin güvenli bölge kurma politikasını desteklemeli. Avrupa'nın aşırı sağcılarına öykünmekten vazgeçmeli.