17 Aralık Girdabında Türk Dış Politikası

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin bozulması hükümet ile Paralel Yapı arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olarak görülebilir.

Devamı
17 Aralık Girdabında Türk Dış Politikası
YerliliÄŸinizi Yitirdiniz

YerliliÄŸinizi Yitirdiniz!

Grup çıkarlarına ve başarısına odaklanan asabiyenin, ümmetin maslahatını yok ettiğine Irak'ta ve Suriye'de birçok örnekle şahit olduk.

Devamı

Yeni Türkiye'nin hesabı, kirli tezgâh başındakilerle sınırlı kalmamalı. Bu hesap, o tezgâhın mülkiyetini elinde bulunduranlarla da görülmeli.

Başbakan “şehir” kavramını konuşmalarında ve analizlerinde sık kullanır. Şehir insanının üzerine siner. İnsanı da içerisindeki ilişkiler bütününü de belirler, şekillendirir.

2014 yılında, 2023 ekonomisinin yapı taşları yerleştirilirken, ekonomideki eski ve hâkim paradigma da değişmiştir.

Arap isyanları sonrasında halktan yana tavır alan, bölge sorunlarında arabuluculuk yapan ve Mısır'da gerçekleşen askeri darbeyi tanımayan Katar, Suudi Arabistan'ın da baskılarıyla tavır değişikliğine gitmiş görünüyor.

2015 de "Uzun" Olacak

2015'in iç siyaset gündemi de belli şimdiden: Çözüm sürecindeki muhtemel gelişmeler ve gelgitler; başkanlık sistemi ve yeni anayasa tartışmaları gölgesindeki genel seçimler; Erdoğan-Davutoğlu arasındaki yetki dağılımı ve bunun pratik siyasete yansımaları.

Devamı
2015 de quot Uzun quot Olacak
5 Soru Sürgün ile Savaş Arasında Suriyeli Mülteciler

5 Soru: Sürgün ile Savaş Arasında Suriyeli Mülteciler

Entegrasyon ve hukuki statü tartışmalarının gölgesinde, sürgünü savaşa tercih eden Suriyeli mültecilerin durumunu SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmacısı Yavuz Güçtürk değerlendirdi.

Devamı

2014'te Türkiye analizi, geçmişin daha iyi anlaşılmasına katkı sunmanın yanında geleceğe yönelik bir perspektifin ortaya konulmasına dair önemli bir boşluğu dolduruyor.

İsrail'in Gazze'deki veya Esed rejiminin Suriye'deki katliamları, sıfır sorun hedefini eleştirmekten ekmek yediğini düşünenlere patolojik bir siyasi haz verdi.

Küresel sistem giriftleştikçe, sistemle uyumlu davranmayan aktörler çok farklı zorlayıcı araçlarla karşılaşmakta. Bu araçlarla başa çıkmanın yolu ne tamamıyla sistemin dışına çıkmak ne de sistemin salık verdiği adımları atmaktır.

Suriye'deki insanlık dramını her platformda dile getiren Erdoğan, küresel adaletin ve barışın sağlanması için de önemli adımlar atmıştır.

Saldırıya maruz kalmış Fransa toplumu ile empati kurmak yolunda varılması gereken nokta Charlie Hebdo'nun hakaret üzerine kurulu yayın politikasını savunmak olmamalıdır.

Charlie Hebdo'dan bahsederken başvurulan “ama”lar katle meşruiyet kazandırmak için değil kamuoyuna biraz da acemice dayatılan verileri sorgulamak için kullanılıyor.

İntihar bombacıları, muhakemelerini ve karar alma süreçlerini bozacak bir ruhsal hastalığa mı sahipler? Yoksa sapkın, örneğin psikopat kişilikleri mi var? Terörist kişiliği diyebileceğimiz sabit bir kişilik hali var mı? Belirli bir sosyal çevreden, sınıftan mı geliyorlar? Yani bir terörist profili var mı?

Artık İslam, çok daha fazla Batı uygarlığının karşıtı olarak konumlandırılıyor. Medeniyetler çatışması ve tarihin sonu tezleri bile yeniden tartışılmaya başlandı.

İsmail Çağlar, Paris'teki Charlie Hebdo mizah dergisine yapılan saldırının, karikatürler ve ifade özgürlüğü üzerinden okunmasının büyük resmi görmeye engel olduğunu belirtti.

Başbakan Davutoğlu'nun Paris'te teröre karşı Avrupalı liderlerle yürümesi Fransa İslam Konseyi başta olmak üzere diğer Müslüman grupların bu yürüyüşe katılmasında teşvik edici bir etkide bulundu.

Paris saldırısını değerlendiren SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, “İslam dünyasında sivil siyaset alanının yok edilmesinin yanında yer alan Batılı ülkeler, şimdi sadece şiddeti araçsallaştıran mücadele yöntemleri ile karşı karşıya gelmek durumunda kaldı.” yorumunda bulundu.

Dergiye ilişkin Türkiye'de de ilginç bir koalisyon oluştu. Müzmin muhalefet, ultra-Kemalist dinozorlar, Esed'in tetikçileri, paralel çete... Hepsi hükümet düşmanlığı adına İslamofobik karikatürlere sarıldı.

Devrim hareketleri kaybetmediği zaman kazanır; rejimler ise kazanmadığı müddetçe kaybeder. Bu sebepten mevcut durumdan illa meşruiyet anlamında bir sonuç çıkaracaksak, bu İran, Rusya ve kendi var ettikleri radikalizme rağmen muhalefeti bertaraf edemeyen rejimin değil sahipsiz kalan muhalefetin lehine olur.