ABD'nin Suriye Tavrı

SETA Başkanı Taha Özhan, Başbakan Erdoğan'ın Amerika ziyareti sonrasında ABD'nin Suriye krizine bakış açısını değerlendirdi.

Devamı

Suriye'de Mezhepsel ve Etnik İç Savaş Tartışmaları

SETA Ortadoğu Uzmanı Ufuk Ulutaş, Suriye'de yaşanan iç savaşın mezhepsel ve etnik çatışma olarak yorumlanmasına eleştirilerde bulundu.

Devamı

SETA Ortadoğu Uzmanı Ufuk Ulutaş, Suriye'de Esed birlikleri safında savaşan Hizbullah'a dair değerlendirmelerde bulundu.

Lübnan içinde Şii elitler düzeyinde de tartışmalı hale gelen Hizbullah, Suriye krizine fiili olarak dâhil olduklarını itiraf ederek, Rusya ve İran'ın bile resmi olarak kabul etmedikleri dev bir siyasi basiretsizliğe imza attı.

28 Mayıs'ta Taksim Gezi Parkı'nda belli hassasiyetlerle sempati uyandırarak başlayan barışçıl eylemler, polisin orantısız ve yanlış müdahalesi sonrasında radikal sol grupların militanlığı ve ulusalcılarca asıl sahiplerinden çalındı, Taksim Platformu'nun talepleri listesiyle de sivil vesayet gösterisine dönüştü. Demokrasiler açısından son derece sağlıklı ve meşruluğu su götürmez başlangıç, gelişen momentumdan kargaşa çıkarmak suretiyle Başbakan'ı ve AK Parti'yi zayıflatma, uzak ihtimal de olsa düşürme hareketi devşirmeye çalışanlarca gölgelendi. Barışçıl olmaktan uzaklaşıp vandalizme dönüşen olaylarda, biri polis komiseri ikisi eylemci olmak üzere üç vatandaş hayatını kaybetti, içlerinde ağır yaralılar da olmak üzere onlarca polisle birlikte çok sayıda vatandaş yaralandı, kamu mallarına zarar verildi.

Son on gündür ortaya çıkan manzara psikolojik gerilimler, kamuflajlı itirazlar ve bencil hassasiyetler dünyasından çıkarak “açık bir siyasal” pozisyona tevdi edilmediği sürece, psikolojik gerilimlerin dışında, siyasalın dünyasında uzun vadeli bir karşılığı olmayacaktır.

Körfez Ülkeleri'nin Gezi Protestolarına Yaklaşımı

Gezi Parkı protestoları sadece Batı basınında değil Ortadoğu basınında da geniş yer tuttu. Suriye krizi konusunda Türkiye ile aynı doğrultuda bir politika benimseyen Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri de olayları ve tartışmaları yakından fakat büyük oranda Batı basını üzerinden takip etti. Yine de Körfez'in etkili gazetelerindeki Gezi Parkı analizlerinin daha ziyade Müslüman Kardeşler endişesi ve Suriye krizi etrafında şekillendiğini söylemek mümkün.

Devamı
Körfez Ülkeleri'nin Gezi Protestolarına Yaklaşımı
Gezi Parkı Balkanlar'a Nasıl Yansıdı

Gezi Parkı Balkanlar'a Nasıl Yansıdı?

Yaklaşık iki haftadır devam eden ve tüm dünyanın gündemini meşgul eden Gezi Parkı olayları, Balkan medyasında da geniş bir şekilde yer aldı. Ana akım Balkan medyasının Gezi Parkı'na ilişkin gelişmelerle alakalı kullandığı dil, ilginç bir şekilde Avrupa ve ABD medyasının kullandığı dille paralellik gösterdi. Türkiye'deki gelişmeleri abartarak yansıtan Batı medyasının izinden giden Balkan medyası, Türkiye'de ortaya çıkan toplumsal tepkilerin nedenlerini irdelemek yerine, doğrudan ülkenin demokrasi sorunu yaşadığını yansıtarak Erdoğan'a karşı kampanyaya dönüştürdü. Ancak Türkiye'nin son dönemlerde Balkan ülkeleri ile resmi ilişkilerde yaşadığı olumlu havanın toplumsal düzeyde de hissedilmesi, Gezi Parkı üzerinden yapılan medya kampanyasının etkisini sınırlı kıldı. Dolayısıyla Gezi Parkı'ndaki göstericilere medya dışında verilen toplumsal destek, az sayıdaki solcu ve sosyalist grupların eliyle yapılarak marjinal seviyede kaldı. Balkan medyasının Batı'daki ana akım medya gözlüğünü takarak Gezi Parkı'nı okuması ve kullandığı retorik genel olarak üç noktaya vurgu yaptı.

Devamı

Son yıllarda özellikle Ortadoğu'da adından en çok söz edilen ülkelerin başında şüphesiz Katar geliyor. Bilhassa Suriye krizinin çözümünde öne çıkması ve Mısır'ın toparlanmasına ekonomik ve diplomatik açıdan önemli bir destek vermesi bakımından Katar, masadaki baş aktörlerden birisi olmayı başardı. Dış politikada bu ivme yakalanmışken geçtiğimiz hafta Katar'da ülkeyi yöneten ‘Emir'in görevi oğluna devretmesi gündeme geldi.

Dini Liderin, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyindeki temsilcisi olduğu dikkate alındığında Ruhani'nin reformcu bir aday olmaktan çok reformcuların taleplerini de dillendiren ve böylece onların desteğini almayı başarmış ve sistemle çatışmayacak birisi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Seçimlerin kesin sonucu henüz açıklanmamış olmakla beraber Demokrat Parti (PD) liderliğindeki “İş, Refah ve Bütünleşme İttifakı”na çıkan oyların yüzde 40 civarında kalmış olması ülkede iki dönemdir devam eden Demokrat Parti iktidarının sona ereceği anlamına geliyor.

Taksim olayları üzerinden hareketlenen fay hattı yabancısı olduğumuz bir kırılma değil. AK Parti'nin iktidara geldiği günden itibaren defalarca karşılaştığı bir fay hattı var karşımızda.

Gezi olayları bir kez daha gösterdi ki, liberallerle ilgili en büyük sıkıntımız hakikati uzun zaman önce keşfettiklerine dair tartışmasız ve sorgulanamaz imanları.

Mısır'da muhalefet, 30 Haziran merkezli senaryolarını ekonomik gerekçeler üzerine bina etti. Ancak genel olarak ülkeyi bundan sonra bekleyen süreç için öngörüler üç senaryo üzerinde yoğunlaşılıyor.

Mısır'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin istifa etmesi talebiyle Ulusal Kurtuluş Cephesi önderliğinde başlatılan sokak protestolarını SETA Kahire Direktörü Abdullah Aydoğan Kalabalık 24TV ekranlarında değerlendirdi.

Hırvatistan bugün itibariyle resmen Avrupa Birliği'nin 28'inci üyesi oldu. Üyeliğin gerek ülkede gerekse Balkanlar'da birtakım siyasi ve ekonomik gelişme ve değişimlere zemin hazırlaması bekleniyor.

Mısır'da demokrasinin ana kıstasının seçimler değil herhangi bir gün bir meydanı dolduran kalabalıklar olduğunu öğrendik ve darbecilerin bile demokrasi kelimesini telaffuz edebilmesi garabetini yaşamaktayız.

Kadir Üstün: Gezi Parkı protestolarına ABD'deki yüksek ilginin kısmen de olsa ‘İslamcılara ne kadar güvenebiliriz?' tartışmasının tekrar gündeme gelmesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Çin'in Doğu Türkistan'da her muhalif sesi ortadan kaldırma ve her farklılığı asimile etmeye çalışmasının altında hiç de barışçıl görünmeyen bölgesel plan ve stratejiler ve bunları hayata geçirmeye kararlı kasası dolmuş, gözü kararmış bir rejim bulunuyor.

ABD, Suudi Arabistan, İsrail vs. gibi aktörleri aynı düzlemde toplayan Mısır'daki Nobel ödüllü darbe, Ortadoğu'yu Arap Baharı öncesi hatta 2006 Hamas seçim zaferi sonrası seviyeye döndürme çabasıdır.

8 Temmuz sabahı ordunun Müslüman Kardeşler'e yönelik hunharca uygulamış olduğu katliam, hiç şüphesiz İhvan üzerinde derin, yıkıcı ve onulmaz etkiler bırakacak, Mısır'da farklı toplumsal kesimlerin demokrasiye ve onun uygulanabilirliğine olan inancını da belirgin bir şekilde sarsacaktır.