Erdoğan'ın İran'la Derdi Ne?

Vekalet savaşlarının sürdüğü bölgede İran'ı dengeleme kavramı yerine İran'la mücadele kavramının oturtulması daha fazla çatışma demektir. Dini- mezhebi söylemle birleşen bu mücadele "gerçek İslam" adına daha fazla şiddet demek.

Devamı
Erdoğan'ın İran'la Derdi Ne
İdlib'in Stratejik Önemi ve Operasyonun Ayrıntıları

İdlib'in Stratejik Önemi ve Operasyonun Ayrıntıları

Suriye'deki iç savaşta gelinen durumu ve İdlib operasyonunun ayrıntılarını değerlendiren Can Acun, İdlib'in jeopolitik ve stratejik açıdan öneminin altını çizdi.

Devamı

Arap Devrimleri ile başlayan bölgesel istikrarsızlığın yeni güvenlik riskleri oluşturması nedeniyle 2013 yılı Türkiye dış politikası açısından gerilimli geçti.

DHKP-C denilen terör örgütünün, Türkiye içerisindeki ideolojik-sektaryen dinamiklerden beslenen ve başta Esed rejimi ve Almanya olmak üzere yabancı istihbaratlar tarafından da tepe tepe kullanılan bir örgüt olduğu artık halka mal olmuş bir bilgidir.

Sosyal medyada verilen anlık tepkilerin teröristleri "eylemci" olarak haklılaştırmaya yönelmesi iktidar karşıtlığının sınır tanımayan "akıl tutulmasına" işaret ediyor.

Salih Husilerle anlaştığı dönemde, Suudi Arabistan'da yaşamaktaydı. O dönemde ülkeyi Kral Abdullah yönetmekteydi. Haliyle Krallık Divanı'nın Husi-Salih anlaşması biliyor olduğu iddia ediliyor

Medya ve Terör

DHKP-C'li örgüt üyeleri, medyada yer bulabildikleri ölçüde toplum üzerinde etki bırakabileceklerini bildikleri için ilk strateji olarak medyaya malzeme oluşturacak içerik üretme yolunu tercih ettiler.

Devamı
Medya ve Terör
Askeri Müdahale ve Yemen'in Geleceği

Askeri Müdahale ve Yemen'in Geleceği

Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon, Yemen'deki Husi güçlerine karşı hava operasyonu başlattı ve kara harekatı için hazırlıklara başladı.

Devamı

Burhanettin Duran, Türkiye'nin Suudi Arabistan öncülüğünde bir Sünni bloklaşmada yer alma gibi bir siyasetinin bulunmadığına dikkat çekerek Türkiye'nin yalnızca İran'ın dengelenmesi gerektiğini düşündüğünün altını çizdi.

Yavuz Güçtürk: “Suriye'de mülteciler açısından yaşananlarda baktığımızda Yermuk ilk değil tek de değil. Ancak trajedinin zaman zaman en sarsıcı biçimde yaşandığı yer haline geliyor.”

Yavuz Güçtürk, Suriye'de yaşanan kriz karşısında uluslararası toplumun harekete geçmekte başarısız olduğuna ve ülkede yaşanan trajedinin giderek büyümesi dolayısıyla şiddetin içerisinde büyüyen kuşaklara dikkat çekti.

Dış politika analizlerindeki en sorunlu şey ise, Türkiye'nin bölgedeki ülke bazlı politikalarının İran ve S.Arabistan arasındaki mücadeleye endeksli okunmasıdır.

İran'a hırslarının bölgeyi içerisine soktuğu ateşin, Yemen'den Suriye'ye tüm bölge insanını yaktığını hatırlatacak akil aktörlere ihtiyaç var. Türkiye de tam burada devreye giriyor...

Özellikle 2004 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan'ın İran ziyaretiyle yumuşayan ilişkiler, ticaret ve yatırım anlaşmalarına gözle görülür bir ivme kazandırdı.

Muhittin Ataman, Türkiye ve İran arasında imzalanan sekiz antlaşmadan hiçbirisinin bölgesel siyasetle ilgili olmadığına ve teknik konularda işbirliği sağladığına dikkat çekti.

Düşmanlıkları o kadar vicdanlarını kör etmiş ki Türkiye'yi terörle bağdaştırma çalışmaları bir tarafa (Batı'da bunun da karşılığı azalmaya başladı) kıskaç altındaki Türkmen ve Uygurlara verdikleri zararı hiç önemsemiyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bölgede akan kanın durdurulabilmesi için iki ülkenin arabuluculuk yapması gerektiğine dair vurgusu önümüzdeki döneme dair ipuçları içeren ve altı çizilmesi gereken cümlelerdir.

Mikro düzeydeki mezhepsel, ideolojik ve etnik aidiyet ve asabiyelerin 19. yüzyıldaki ulusçuluk akımının yaptığına benzer bir şekilde Ortadoğu bölgesini kasıp kavurduğu bir dönem yaşanıyor.

AK Parti döneminin dış politika aktivizmi CHP'yi de dış politika konusunda daha fazla konuşmaya ve bunu seçim beyannamesine yansıtmaya itmiş.