ABD Dış Politikası: Her Şey Çok Karışık

ABD dış politikasında mevcut uluslararası krizlerde kimin, neyi, ne sebeple ve neye hizmet için söylediği veya yaptığı henüz açık olmamakla birlikte ortaya çıkan karmaşanın belirli bir stratejinin parçası olmadığı belli gibi.

Devamı
ABD Dış Politikası Her Şey Çok Karışık
Amerika'nın Suriye Politikası Değişir mi

Amerika'nın Suriye Politikası Değişir mi?

Amerika'nın Suriye politikasını tartışmaya açmasının dâhi önemli olduğunu belirten Burhanettin Duran, kısa vadede radikal bir dönüş gerçekleşmeyeceği değerlendirmesinde bulundu.

Devamı

Her türlü otoriterliğin adresi olan tek parti geçmişine dayanan ve geçmişin bu ağır yüküyle hesaplaşmayan bir partinin özellikle bilim ve teknoloji alanında herhangi bir gelecek vizyonu ortaya koyması zor görünüyor.

Kılıç Buğra Kanat, ancak kapsamlı bir stratejiyle Esed rejimi ve IŞİD'in üzerine aynı anda gidilerek Suriye'deki krizin aşılabileceğini ifade etti.

Kılıç Buğra Kanat, Obama yönetiminin Suriye krizinde eylemsizlik stratejisini risk almamak için uyguladığını belirtti.

Hatice Karahan, IŞİD'le ilgili gelişmelerin petrol piyasasına yansıdığı iddialarının mevcut verilerle kıyaslandığında gerçeği yansıtmadığı yorumunda bulundu.

Perspektif: Güvenlik Sektörü Reformu ve Arap Baharı

Güvenlik sektörünün Arap-Çoğunluklu Başkaldırıların tetiklenmesindeki rolü nedir? Güvenlik sektörü reformunun önünde ne gibi engeller vardır? Güvenlik sektörü reformu için ne gibi adımlar atılmalıdır?

Devamı
Perspektif Güvenlik Sektörü Reformu ve Arap Baharı
Petrol Fiyatlarının Düşmesi Ekonomiyi Nasıl Etkiler

Petrol Fiyatlarının Düşmesi Ekonomiyi Nasıl Etkiler?

Ülkeler, petrol ihtiyacı gibi bir sorunu sürekli olarak tehlike olarak görmeyi mi, yoksa sektörel çeşitlilik sağlayarak sorunu fırsata çevirmeyi mi tercih edecekler?

Devamı

Kanada'yla ilişkilerin güçlendirilmesi, işbirliği imkanlarının zorlanması ve Türkiye'nin bölgesel sorunlara ilişkin pozisyonunun anlatılması oldukça önemli.

Zaman içerisinde hem Amerikan askerlerine Irak'ta muharip misyon verilmesi hem de Suriye'de stratejinin Esad'ın hedef alınarak genişletilmesi kaçınılmaz hale gelebilir ancak Obama'nın bu adımları atmaktan uzak duracağı neredeyse kesin diyebiliriz.

Çıkarları açısından anlamlı olmayan ve siyasi maliyeti yüksek adımlara zorlanmasına rağmen Türkiye bir yandan rasyonel kalabilirken diğer yandan sınır güvenliği ve insani yardım konusunda Batılı ülkelerin göze alamayacağı riskleri üstlendi.

Bölgenin yeniden barışa ve istikrara kavuşması IŞİD'in ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacak mı? Yoksa bölge için IŞİD'in ortaya çıkmasından önceki, yani Esad'ın varil bombaları ve SCUD füzeleriyle şehirlere saldırdığı durum mu uygun görülüyor?

Irak ve Türkiye arasındaki ilişkilerin duygusallıktan uzak her iki ülkenin de birlikte kazanacağı noktalar üzerinden yürütülmesi bir gereklilik. Buna paralel olarak Irak içerisinde ciddi yapısal adımların da atılması gerekiyor.

1979 İran Devriminden günümüze ABD ile "büyük şeytan- haydut devlet" ilişkisine sahip olan İran, nükleer müzakereler ve IŞİD ile mücadele sayesinde yepyeni bir açılım yapma imkânı yakaladı.

Kılıç Buğra Kanat, ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel'ın istifasının arkasındaki dinamikleri yorumladı.

ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel'ın istifasını yorumlayan Kadir Üstün, Obama'nın kendisine güvendiği ve sorun çıkartmayacak isimlerle devam etmek istediğinin altını çizdi.

28 Kasım'da sokağa çıkacağı açıklanan Mısırlı Selefiler neyi amaçlıyor? Mısır üçüncü bir devrimi veya bu yöndeki bir girişimi kaldırır mı? Yoksa ülke bu durumda daha çok yıpranır ve bir şiddet sarmalına mı girer?

10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı Seçimleri sonuçları her seçim gibi üzerinde durulması gereken muazzam sosyolojik tahlillere imkân sunan bir veri seti sundu. Birçok açıdan ilklere sahne olan bu seçim, aynı zamanda ülkenin içinden geçtiği dönemin de siyasal sağlaması denilebilecek bir resim sundu. Genelde, seçmen her zaman olduğu gibi topluma yeni bir şey sunan esaslı siyasete, istikrarlı bir değişime ve daha da önemlisi Çözüm Süreci'ne verdiği desteği yeniledi. Bu üç referans noktası ülke siyasetinin geleceği açısından olmazsa olmaz kaideler olarak yerini aldı. Özelde ise seçim sonuçları her siyasi partinin tabanın isteklerine, beklentilerine ve reflekslerine dair ders niteliğinde mesajlar içermektedir. Bu yüzden, Türkiye siyaseti adına söyleyecek lafı olan siyasi partilerin bu sonuçları ayrıntılı bir şekilde analiz etmesi gerekmektedir. 10 Ağustos seçiminden sonra yapılan analizler, işini özenli bir şekilde yapan birkaç isim dışında, şaşırtıcı bir şekilde ‘kazananlar enflasyonu' yaratmanın ötesine geçemedi. Bu yaratılan ‘kazananlar enflasyonu'ndan kasıt tabii ki Demirtaş'ın aldığı oylar üzerinden yapılan güzellemeler. Demirtaş'ın aldığı oyların sosyolojik zemininin peşine düşmek HDP'nin geleceği hakkında çizilecek resmin daha da netleşmesini sağlayacağı gibi, seçim kampanyası boyunca nelerin doğru ve nelerin yanlış yapıldığının sağlıklı bir muhasebesi için de muazaam bir imkân sunacaktır.

Çözüm Süreci bölgesel denklemin kaygan zeminine rağmen önemli bir ivme yakaladı. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Kürt meselesinin barışçıl yollardan sonlandırılmasını hedefleyen Çözüm Süreci bir hükümet programında yer aldı. Başbakan Davutoğlu süreci bizzat uhdesine alarak bu meseleye verdiği önemi ortaya koydu. Bu gelişmelerin dışında, sürecin artık yasal dayanağa oturuyor oluşu, devletin en üst düzeyden 15 günde bir düzenli toplantılarla süreci takip edecek olması ve Öcalan'ın sürecin pratiğine yönelik verdiği pozitif mesajlar sürece dair pozitif bir iklimin doğmasına yol açıyor. Süreç bilindiği üzere üç sacayağı üzerine oturuyordu. 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşma ile startını verdiği, 2009 yılındaki Demokratik Açılım ile tüm ülkeyi bir oryantasyon sürecinden geçirerek meselenin demokratik yollardan çözümüne alıştıran Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümeti, örgüt üzerindeki otoritesini sorgulamaya yönelik girişimlerden güçlenerek çıkan Öcalan ve provokasyonlara rağmen sürecin arkasında durarak devamlılığını sağlayan toplumsal destek. Kürt siyasal hareketinin temsilcisi konumundaki HDP ise bu üçlü denkleme 'arabulucu' rolüyle dahil edildi.

IŞİD'in faaliyetleri Ortadoğu siyasetinde radikal ve yapısal değişimlere yol açıyor. Amerika'nın Avrasya'dan sorumlu eski dışişleri bakan yardımcısı Christopher Hill, en son ve en sert temsilciliğini IŞİD'in yaptığı devlet dışı aktör ve örgütlerin Arap dünyasındaki siyasal ve kamusal hayatı bu denli domine etmelerini Arap ulus devlet sisteminin çöküsü olarak tanımlıyor. Böyle bir ortamda, devlet mefhumu, kamu otoritesi, meşru şiddet, kamu düzeni, devlet-vatandaş ilişkisi ve benzeri kavramların içleri ya boşalıyor ya da boşalmış durumda. Bugün Ortadoğu ve Arap dünyasındaki devletlerin kahir ekseriyeti, devlet kavramının geleneksel manada ifade ettiği anlama malik değiller. Suriye, Irak, Libya, Lübnan, Yemen ve diğer birçok devleti bu trendin başlıca örnekleri olarak sayabiliriz.

2003'de ABD'nin Irak'ı işgal etmesiyle, Irak topraklarında yaşanan kaos, şimdi de kimsenin beklemediği ve anlayamadığı yeni bir aktörle, yani IŞİD'le başka bir boyuta taşındı. IŞİD'in Irak ve Suriye'de etkinleşmesiyle Ortadoğu'daki şiddet arttı. Sınır komşuluğunun yanısıra, geçmişten gelen tarihsel, ekonomik ve siyasal ilişkilerinden dolayı Türkiye bu bölgede yaşananlara hiçbir zaman kayıtsız kalmamıştır. IŞİD, diğer ülkelerin farklı planlar kurduğu Irak ve Suriye'de tüm dengeleri altüst etmiştir. Çünkü IŞİD örgütünün yapısı, finansman kaynağı, kısa sürede nasıl bu kadar güçlendiği belirsizliğini korurken, tek bilinen gerçek IŞİD örgütünün Irak'ın geleceğini yönlendirmek istemesi ve bunun için enerji noktalarına odaklandığıdır.