“Stratejik Ortaklığı” Yeniden Düşünmenin Vakti Geldi mi?

mesele Türkiye'nin hassasiyetlerinin anlatılmaması veya anlaşılmaması değil ABD'nin dış politikasındaki sorunun müttefikleriyle ilişkiyi de tehlikeye atacak bir türbülans içine girmesiydi.

Devamı
Stratejik Ortaklığı Yeniden Düşünmenin Vakti Geldi mi
13 Kasım Zirvesi Bir Fırsat

13 Kasım Zirvesi Bir Fırsat

13 Kasım bir fırsat olarak görülmeli. Umulur ki Beyaz Saray da bunu bir fırsat olarak görür ve ilişkilerde bir nebze olsun iyileşme yaşanır.

Devamı

Dünyanın en büyük askerî ve ekonomik gücüne sahip ülkesi olan ABD’nin sadece Türkiye’nin dış politikası açısından değil, aynı zamanda iç politikasının şekillenmesi açısından da önemli bir aktör olduğunu da ifade etmek gerekiyor.

Washington, Ankara etkili bir hava savunma sistemi temin etmek istediğinde onu eli boş döndürmesine rağmen şimdi Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemleri temin etmesine yönelik adımlarını büyük bir krize dönüştürürken de aynı düşmanca politikayı sürdürüyor.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun ABD’nin İran’a yaptırım kararları ve bu kararın Türkiye’ye etkileri hakkında değerlendirmede bulundu.

BM Sisteminden Amerikan düzenine geçiş çabası olarak adlandırılabilecek bu eğilim karşısında AB, Çin ve Rusya’nın zorlandığı görülüyor. ..

ABD Kendi Kurduğu Düzeni Kendisi Yıkıyor

ABD S-400 alımı için bize sorun çıkartıyor ama sorun yaşadığı tek ülke Türkiye değil. Rusya, Çin, İran, Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleriyle de sorunlu. Ama asıl sorun, Amerika’nın kendi kurduğu sistemi kendi elleriyle yıkması ve müttefiklerine zarar vermesi.

Devamı
ABD Kendi Kurduğu Düzeni Kendisi Yıkıyor
Amerikan Hukuku Evrensel Hukuk Mu Oluyor

Amerikan Hukuku Evrensel Hukuk Mu Oluyor?

Uluslararası düzeyde gücün karşısında hukukun pek şansı yoktu. Bu yüzden en başından beri uluslararası hukuk ancak güçlü küresel aktörlerin çıkarlarına dokunmadığı yerlerde kendisine uygulama alanı bulabildi

Devamı

Eğer toplumu ve siyaseti tepki dili esir alırsa, birçok alanda kaçınılmaz olarakyıkım doğma ihtimali de yükselir.

ABD’ye gerek ekonomik, gerekse askerî açıdan en büyük meydan okumanın Çin’den geldiği açık..

ABD'nin Suriye'den nasıl çekileceği tam bir yılan hikayesine dönüyor..

Amerikalıların Soğuk Savaş’ın sona erdiği 1990’ların başında ne hedeflediklerini ve planladıklarını hatırlayalım...

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları, ardından gelen Astana süreci ve İdlib anlaşması gibi zorlu dönemeçler iki liderin aldığı inisiyatifler sayesinde mümkün olabilmiştir

Alptekin: PYD’nin PKK’nın Suriye şubesi olduğunu bilmeyen yok. ABD eski savunma bakanı Carter’dan Suriye özel temsilcisi Jeffrey’e kadar herkes bu ilişkiyi bilerek girdi bu işe. PYD’nin zorla silahaltına aldığı Kürt çocuklarını çatışmaya sürdüler, DEAŞ’ı ise halının altına süpürdüler.

Duran: Washington’un beklediği olmadı, Türkiye teslim olmadı. Trump da ekibinden daha akıllı davranarak Türkiye politikasını değiştirdi. Yeni ortamda gidişat lehimize. Washington ve Moskova arasında manevra alanımız genişledi.

SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın ABD’nin Suriye’den çekilme kararını ve Türkiye’nin izlediği strateji hakkında değerlendirmede bulundu.

Hedefimiz hiçbir zaman Suriye topraklarını ele geçirmek olmadı. Demokratikleşmiş ve dost bir Suriye hayal ettik. Olmadı. Şimdi terör örgütlerinden temizlemek istiyoruz.

Trump Centcom'un akıl dışı ve saplantılı tavrının sürdürülemeyeceğini gördü.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin ardından ABD, Suriye'den askerlerini çekeceğini açıkladı. Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna yapmayı planladığı operasyon öncesi, ABD'nin Suriye'den çekilme kararı almasında Türkiye'nin operasyonunun etkisi nedir? Ortadoğu'da güç dengesi nasıl şekillenecek? SETA araştırmacısı Hüseyin Alptekin değerlendirdi.

Ankara ve Washington, Türkiye'nin YPG konusundaki güvenlik kaygılarını azaltmak için ortak bir zemin bulabilirse o zaman iki ülke Suriye için birlikte çalışmak için yeni bir yöntem oluşturabilir. Aksi bir durumda ikili ilişkilerde bir yol kazasının yaşanması kaçınılmaz görünmektedir.

Küresel sorunların ekonomik, sosyal ve siyasi açıdan yüksek maliyetli krizlere dönüşmemesi için G20 ülkelerinin koordineli bir şekilde hareket etmesi elzem