ABD Koronavirüs tehdidine nasıl karşılık verdi? ABD’nin verdiği karşılık Koronavirüsün yayılımını kontrol etmek için neden yeterli olmadı? Koronavirüs Amerikan ekonomisini ve politikasını nasıl etkileyecek?
Devamı
ABD bu defa küresel liderlik rolünü oynamaktan çok uzakta. AB ülkeleri kendi aralarında sağlık malzemelerini bile paylaşamıyor. Çin, PR görünümlü yardımlardan öteye geçemiyor. G20 bekleneni vermese de acil sağlık malzemelerinin paylaşımı, aşının bulunması ve küresel resesyonun çok yönlü tesirleriyle mücadele için küresel bir iş birliğine ihtiyaç ortada. Bu ihtiyaç giderek de azalmayacak aksine artacak.
Devamı
Dünyanın askerî açıdan açık farkla en güçlü ülkesi olan ABD’nin Covid-19 salgını karşısında düştüğü acziyet, temel görevi vatandaşlarının güvenliğini sağlamak olan askerî gücün yeniden düşünülmesi ihtiyacını ortaya çıkaracak.
Kurumsallaşmış birlik olan AB'den beklenen şey, entegre bir mücadele ve ciddi bir yardımlaşma ile bir süreç yönetimi sergilenmesiydi. Ancak bunun aksine her bir ülke kendi başına kaldı. Bu durum merkezi hükümetlerin yeniden merkeze döneceği bir döneme işaret ediyor.
Bu krizin şüphesiz en büyük itibar kaybına uğrattığı aktörler ise uluslararası kurumlar, bölgesel örgütler ve çok uluslu şirketlerdir.
ABD ve Çin arasında birçok alanda devam eden büyük güç rekabetinin şekillenmesinde Koronavirüsün etkili olabileceği ve bu rekabetin yeni bir faza taşınabileceği ihtimal dahilinde.
Virüs sonrası İtalya'da 'siyasi mesafe' politikasına çeşitli kurbanların arandığı, aşırı sağın sesinin daha gür ve özgüvenli yükseldiği, bütçe krizi, mülteci krizi, Libya anlaşmazlığı gibi sorunların gölgesinde ilerleyen Roma-Brüksel ilişkilerine korona virüsü kaynaklı hayal kırıklığının eklendiği çok boyutlu bir senaryo bizleri bekliyor olacak.
Devamı
Avrupa'nın en güçlü ekonomisi konumundaki Almanya, ABD ve dünya ekonomisinin Kovid-19 sebebiyle yaşayacağı zorlu süreç akabinde daha da önem arz eden bir konuma evrilecektir. Bu sebeple Alman karar alıcılar krizin gidişatına göre eyaletler, federal devlet ve AB bağlamında hiç görülmemiş ilave adımlar atmayı da değerlendirecektir.
Devamı
Koronavirüs Çin’de nasıl ortaya çıktı ve yayıldı? Çin’in Koronavirüsle mücadelede aldığı tedbirler nelerdir? Çin küresel bir güç olarak Koronavirüs sonrası nasıl bir politika yürütüyor? Çin salgınla halihazırda mücadele eden ülkelere nasıl yardım ediyor? Salgının kontrol altına alınmasından sonra Çin’de son durum nedir?
COVID-19 salgını çerçevesinde ABD-Çin rekabeti yeni bir boyut kazanmış oldu. Mevcut salgın nedeniyle diğer sorunların üstü örtülmüş durumda. Gündemi ve sağlığımızı işgal eden COVID-19'la birlikte ABD-Çin arasında iş birliği sinyalleri görünmüyor. Aksine, itham edici söylemler ve komplo teorileri arasında sıkışıp kalmış bir büyük güç rekabetine şahitlik ediyoruz.
Bu konular uzun yılların birikimi neticesinde bu noktaya geldi. Bazıları belki de hiç çözülmeyecek. Ankara ve Washington'ın uluslararası sistemin ve ilişkilerin geleceği konusundaki algı farklılıkları aşikar. Bu farkı belki de Trump'tan ziyade senatörlerin Erdoğan ile sohbetinde görüyoruz..
Artık Türkiye’deki gazeteler bir yana, küresel medya bile Erdoğan’ın batılı liderlerle görüşmesinin ardından, “Erdoğan istediğini yine aldı” gibi başlıklarla gelişmeleri aktarmak zorunda kalıyor..
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti Türkiye'ye karşı başlatılan yoğun kampanyanın kırılmasında da etkili olacak. Erdoğan'ın muhataplarıyla yüzleşmesi ve Türkiye'nin ulusal güvenliğini doğrudan ilgilendiren konulardaki duruşunu hem siyasetçiler hem de kamuoyuyla Beyaz Saraydan başkanla yan yana dururken paylaşması başlı başına bir kazanım..
Zirvenin hangi yönlerini öne çıkarmış “müttefikimiz” Almanya’nın medyası?
Erdoğan-Trump zirvesinin en önemli tarafı ikili ilişkilerin kopma noktasından uzaklaşmış olmasıdır. Trump'ın basın açıklamasına ittifak ilişkisine vurgu yaparak başlaması, DEAŞ'la mücadele konusunda Türkiye'ye hakkını teslim etmesi ve Güvenli Bölge planına destek verdiğini belirtmesi bu anlamda önemli ve somut göstergeler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki 13 Kasım tarihli zirve Türk-Amerikan ilişkilerinin potansiyelinin son dönemde yaşanan sorunlardan daha büyük olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak en büyük sorunlardan biri Türk-Amerikan ilişkilerinin iki liderin karşılıklı çabasıyla sürdürülüyor olması.
Semboller, birlikte çalışma iradesi, gerginlik havasının toparlanması ve müzakereye devam açısından çok başarılı geçti. Masadaki uzlaşmazlık konularında taraflar birbirlerini genişçe dinleme ve anlama fırsatı buldu.
Terör örgütü PYD taraftarları ve ABD Kongresi'nde muhalif kesimlerin sabotaj girişimlerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump görüşmesi oldukça olumlu bir havada geçti
Türk-Amerikan ilişkilerinde son dönemde yaşanan krizlere ve bu krizler sırasında her iki taraftaki aktörlerin nasıl davrandığına biraz yakından bakalım..
13 Kasım'da Beyaz Saray'daki görüşmenin nasıl geçeceği hayli merak konusu..