Trump Ortadoğu’yu Yeni Bir Kaosa Sürüklüyor

Filistin meselesinin Arap rejimleri tarafından mutlak terki anlamına gelen İsrail yapımı 'Asrın Anlaşması'na Filistin devletini tamamen topraksızlaştırmak anlamına geliyor ve Gazze’yi Sina’ya süpürmeyi hedefliyor. Bu tam olarak Filistin topraklarının Yahudileştirme projesi. Dolayısıyla Trumpçı diplomasiyi pekiştiren tek gerçeklik Trump ya da İsrail değil, bizatihi Arap devletlerinin kendileri.

Devamı
Trump Ortadoğu yu Yeni Bir Kaosa Sürüklüyor
4 Benzemezin Çelişkiler İttifakı

4 Benzemezin Çelişkiler İttifakı

Dört benzemezin aralarındaki çıkar birlikteliğinin merkezinde Erdoğan karşıtlığı olduğu kesin. Fakat bu bir vaat değil. Bir program değil. Öfke üzerine kurgulanmış bir senaryo. Yıkımı öneriyor. Birlikte neyi yapacaklarına dair tek bir ortak önerileri yok. Mesela FETÖ ile nasıl mücadele edilecek ve bu mücadele esnasında Batılı ülkeler mevcut tutumlarında ısrar ederlerse ne yapacakları konusunda bir öneri yok.

Devamı

İsrail’in Filistin’e karşı izlediği haksız politikaların önüne geçebilecek bir Arap ittifakının oluşmasını beklemek günümüz siyasi konjonktürü göz önüne alındığında hayalci bir yaklaşımdır. Arap yönetimlerinin Filistinlilerin haklarını savunmak bir kenara, İsrail’e karşı cezalandırıcı bir tavır almaktan kaçındıkları bir siyasi ortamda bu görev bölgedeki halklar nezdinde İslam ülkelerinin lideri olarak görülen Türkiye’ye düşmektedir.

24 Haziran seçimleri, ‘Eski Türkiye’ ile ‘Yeni Türkiye’ arasındaki iktidar mücadelesinin oylanacağı, Türkiye tarihinin en politik seçimleridir. Değişimin aktörü konumundaki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı’na/AK Parti’ye verilecek oylar milletin kendisine vereceği oylardır. Bu oylar, millet iradesine dayalı bir siyasi düzenin inşasının ve bağımsızlık mücadelesinin devamına sunulacak destek niteliğindedir.

AK Parti kurulduğu 14 Ağustos 2001’den sonra girdiği ilk seçim öncesinde 3Y yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile mücadele edeceğini vurgulayarak seçmenin karşısına çıkmıştı. Gelinen noktada AK Parti’nin 16 yıllık hükümet etme dönemlerinde en başarılı olduğu alanlardan birinin yasaklarla mücadele olduğunu söylemek gerekir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim manifestosu, sadece kurumsal esnekliğin ve dayanıklılığın merkezde olduğu bir devlet değil, aynı zamanda bölgesel tehditlere karşı kendini savunabilme yeteneğine sahip güçlü bir devlet olma gerekliliğinin altını çiziyor.

Her Zaman Kaybettiren Strateji: Erdoğan Karşıtlığı

Türkiye’deki köklü değişimi engellemek isteyen statükocu partiler, 24 Haziran seçimlerini “köprüden önceki son çıkış” olarak görmektedir. Dolayısıyla, bu partiler tüm stratejilerini bu değişimin öncülüğünü yapan AK Parti karşıtlığı üzerine inşa etmekte ve çok tanıdık bir amaca odaklanmaktadır: Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtirmemek.

Devamı
Her Zaman Kaybettiren Strateji Erdoğan Karşıtlığı
Batı Medyasının Erdoğan Saplantısı

Batı Medyasının Erdoğan Saplantısı

Aslında Erdoğan karşıtlığının büyük ölçüde Türkiye karşıtlığını örtmenin yöntemlerinden biri olarak kullanıldığını belirtmek gerekir. 24 Haziran seçimlerine verilen ilk tepkilerde böylesi yoğun bir eleştirel dilin kullanılması, Batı medyasının seçim yaklaştıkça giderek daha hırçın ve saldırgan bir aşamaya geçeceğinin işaretidir.

Devamı

Muhalefet için en doğru yol Cumhurbaşkanlığı sistemini kabullenmek ve Cumhur İttifakı’nın karşısına toplumun değerlerine saygılı ve farklı toplumsal kesimlerin taleplerini merkeze alan sol bir adayla çıkmaktır. Cumhur İttifakı’nın gerçek anlamda alternatifi ancak yerli-milli sol bir aday olabilir.

İkili bir seçimde Erdoğan doğal olarak favori aday olacak çünkü medyan seçmenin beklentilerine, taleplerine en yakın aday. Saadet ile CHP’yi toplayıp ikiye bölerseniz karşınıza medyan seçmen çıkar. HDP ile İyi Parti’yi toplayıp ikiye bölerseniz karşınıza yine medyan seçmen çıkar. Ve o medyan seçmenin yeri 16 yıldır rezerve edilmiş durumda.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Afrika Boynuzu bölgesindeki ülkelerle yaşadığı gerginliklerin arkasında birkaç temel neden olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki BAE’nin bu ülkelerin ulusal meşruiyetlerine önem vermemesidir. İkinci neden bu ülkelerin özellikle Türkiye, Rusya ve Çin gibi ülkelerle daha yakın ilişkiler geliştirmeye başlamasıdır.

Suudi Arabistan ve İsrail, başta Suriye olmak üzere ABD’nin Ortadoğu ajandasının ilk sıralarına İran meselesini yerleştirmenin peşinde. Öte yandan bu iki aktörün İran merkezli olarak Suriye meselesinde daha fazla inisiyatif alma ve çok daha müdahil bir politika yürütmeye başladıkları açıkça görülüyor. Suudi Arabistan, Trump yönetiminin maliyetlerin karşılanması talebine yeşil ışık yakarken sahada da olma tutumuna eviriliyor.

Miş: CHP 16 Nisan’dan hemen sonra tüm muhalif partileri ziyaret etti, ikinci tura başladı. Sürekli “biz hazırız, erken seçime gidelim” diyordu. Ama yüzde 49’u yanlış okudular. Diğer partiler ise taktik hata yaptılar

ABD-İngiltere-Fransa koalisyon saldırısının çerçevesinin son derece net çizilerek sadece kimyasal programa karşı gerçekleştirilmesi uluslararası normların kollanması konusunda sınırlı bir iş birliğine işaret ediyor. Ancak bu iş birliğinin uluslararası normların korunması yönünde kapsamlı bir çabaya dönüşmesi zor görünüyor.

Başlarda özgürlüklerin genişletilmesi bağlamında değerlendirilen sanal mecralara yönelik aşırı iyimser tutumların yerini korku ve endişeye bıraktığı görülmektedir. Ulus devletler Facebook ve Twitter gibi küresel şirketleri kendi egemenliklerini tehdit edici aktörler olarak değerlendirmekte ve bu yönde önlemler almaktadır.

ABD, İngiltere ve Fransa 14 Nisan sabahı vurdu Suriye rejimini. Zamanlaması ve sonuçları tartışılıyor.

Seçmenlerin önlerine konan ittifakların sadece seçime gidilen süreçle ya da seçimi kazanmakla sınırlı olmadığının altını çizmek gerekir. Kurulacak ittifaklar, nasıl bir yönetim tarzı ve siyasi düzen ortaya koyacaklarıyla yani seçimden ziyade seçimden sonrasıyla ilgilidir.

Trump ve müdahaleyi destekleyenler, Esed’in kimyasal silah saldırısının “güçlü ve ortak bir karşılık” bulması gerektiği konusunda görüş birliğine varmış durumdalar. Ancak askeri müdahalenin nasıl bir Suriye stratejisinin parçası olduğu konusu açık değil.

ABD, Fransa ve Britanya’nın Suriye’de yaşanan son kimyasal saldırıyla verdiği ortak tepkiyi, ABD ile başta Rusya ve Çin olmak üzere diğer dünya güçleri arasında yaşanan rekabet ve gerilim bağlamında değerlendirmek gerekir. Rusya ile Britanya arasında yaşanan ajan krizi ve Çin ile ABD arasında süregiden ticaret savaşı da benzer bağlamda ele alınmalıdır.

Yıllardır terörün farklı türleriyle mücadele eden Türkiye’nin, terörle mücadele stratejisi, Terörün Kökenleri ve Terörle Mücadele Stratejisi isimli kitapta akademisyenler tarafından çeşitli boyutlarıyla derinlemesine inceleniyor.

Alman siyasetinin bugünlerde Afrin operasyonuna karşı sert duruşunun en az iki temel sebebi var. Bunlardan birincisi Almanya’da terör yandaşlarının şiddet içerikli saldırılarını Alman kurum ve kuruluşlarına yönlendirmesi ikincisi ise Türkiye’nin yakın coğrafyasında bölgesel oyun kurucu güç konumuna gelmesi ve kendine daha geniş nüfuz alanı sağlamasıdır.