Tek Parti Zihniyetinden Bir Silikon Vadisi Çıkar mı?

Her türlü otoriterliğin adresi olan tek parti geçmişine dayanan ve geçmişin bu ağır yüküyle hesaplaşmayan bir partinin özellikle bilim ve teknoloji alanında herhangi bir gelecek vizyonu ortaya koyması zor görünüyor.

Devamı
Tek Parti Zihniyetinden Bir Silikon Vadisi Çıkar mı
Sivil İzleme ve Değerlendirmenin Önemi

Sivil İzleme ve Değerlendirmenin Önemi

Eğitim politikalarını düzenli bir şekilde izleyen kuruluşların sayısı çok az olsa da, eğitim politikalarının belirlenmesinde hatırı sayılır bir etkileri var.

Devamı

Zaman içerisinde hem Amerikan askerlerine Irak'ta muharip misyon verilmesi hem de Suriye'de stratejinin Esad'ın hedef alınarak genişletilmesi kaçınılmaz hale gelebilir ancak Obama'nın bu adımları atmaktan uzak duracağı neredeyse kesin diyebiliriz.

MEB ve YÖK, hemen her gün eğitim sistemine ilişkin ve milyonlarca insanın hayatını doğrudan ilgilendiren çok sayıda karar alıyorlar. Eğitim fakültelerinin veya bu fakültelerde çalışan akademisyenlerin bu kararların herhangi bir yerinde anlamlı yer aldığını söylemek zor.

Kamuoyunda ‘17 Aralık operasyonu' olarak adlandırılan olay 17 Aralık günü gerçekleştirilen adli-polisiye hikâyeden çok daha öte bir anlam taşıyor. 25 Aralık girişimi, TIR operasyonları, İHH soruşturması, Öcalan'ın 1999 yılındaki sorgulanmasından sızdırılan gizli montajlanmış görüntüler, Başbakan'ın yakınlarının ve çalışma arkadaşlarının sızdırılan telefon görüşmeleri bir paket olarak büyük bir operasyonun yapı taşlarını oluşturuyor. AK Parti hükümetinin dış politika duruşu ve Çözüm Süreci de bu paketin içinde hedefe konan başlıklar olarak göze çarpıyor. Çözüm Süreci yaşanan onca şeye rağmen geçtiğimiz yıla damgasını vuran en önemli gelişme olarak tarihteki yerini çoktan aldı. Tarihsel bağlamında Kürt meselesinin altın yılı olarak adlandırabileceğimiz süreçte BDP'nin azımsanmayacak katkıları oldu. Bu bilgiler ışığında, BDP'nin 17 Aralık tutumunu ve bu tutumun Çözüm Sürecine yansımasını bütün bu gelişmelerle birlikte değerlendirmek gerekiyor. 17 Aralık'ın genel anlamıyla Kürt meselesine özelde ise Çözüm Sürecine bakan yönünü kestirmek zor değil: ‘Çözüm Sürecinin sona ermesi ve PKK'nın silahlı mücadeleye tekrar başlaması'. 17 Aralık operasyonlarının resmi bülteni olarak işlev gören Bugün gazetesinin önce Demirtaş'ın özerklik açıklamasını sonra da PKK'nın yaptırdığı ‘şehitlik' haberlerini manşetten görmesi ve sızdırılan video kayıtları ile Öcalan'ın itibarsızlaştırılmasına yönelik girişimler bu kanıyı güçlendiriyor. Peki bu plan ne ölçüde mümkün olur?

10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı Seçimleri sonuçları her seçim gibi üzerinde durulması gereken muazzam sosyolojik tahlillere imkân sunan bir veri seti sundu. Birçok açıdan ilklere sahne olan bu seçim, aynı zamanda ülkenin içinden geçtiği dönemin de siyasal sağlaması denilebilecek bir resim sundu. Genelde, seçmen her zaman olduğu gibi topluma yeni bir şey sunan esaslı siyasete, istikrarlı bir değişime ve daha da önemlisi Çözüm Süreci'ne verdiği desteği yeniledi. Bu üç referans noktası ülke siyasetinin geleceği açısından olmazsa olmaz kaideler olarak yerini aldı. Özelde ise seçim sonuçları her siyasi partinin tabanın isteklerine, beklentilerine ve reflekslerine dair ders niteliğinde mesajlar içermektedir. Bu yüzden, Türkiye siyaseti adına söyleyecek lafı olan siyasi partilerin bu sonuçları ayrıntılı bir şekilde analiz etmesi gerekmektedir. 10 Ağustos seçiminden sonra yapılan analizler, işini özenli bir şekilde yapan birkaç isim dışında, şaşırtıcı bir şekilde ‘kazananlar enflasyonu' yaratmanın ötesine geçemedi. Bu yaratılan ‘kazananlar enflasyonu'ndan kasıt tabii ki Demirtaş'ın aldığı oylar üzerinden yapılan güzellemeler. Demirtaş'ın aldığı oyların sosyolojik zemininin peşine düşmek HDP'nin geleceği hakkında çizilecek resmin daha da netleşmesini sağlayacağı gibi, seçim kampanyası boyunca nelerin doğru ve nelerin yanlış yapıldığının sağlıklı bir muhasebesi için de muazaam bir imkân sunacaktır.

Kürt Siyasetinin Ortak Ötekisi: IŞİD

IŞİD'in faaliyetleri Ortadoğu siyasetinde radikal ve yapısal değişimlere yol açıyor. Amerika'nın Avrasya'dan sorumlu eski dışişleri bakan yardımcısı Christopher Hill, en son ve en sert temsilciliğini IŞİD'in yaptığı devlet dışı aktör ve örgütlerin Arap dünyasındaki siyasal ve kamusal hayatı bu denli domine etmelerini Arap ulus devlet sisteminin çöküsü olarak tanımlıyor. Böyle bir ortamda, devlet mefhumu, kamu otoritesi, meşru şiddet, kamu düzeni, devlet-vatandaş ilişkisi ve benzeri kavramların içleri ya boşalıyor ya da boşalmış durumda. Bugün Ortadoğu ve Arap dünyasındaki devletlerin kahir ekseriyeti, devlet kavramının geleneksel manada ifade ettiği anlama malik değiller. Suriye, Irak, Libya, Lübnan, Yemen ve diğer birçok devleti bu trendin başlıca örnekleri olarak sayabiliriz.

Devamı
Kürt Siyasetinin Ortak Ötekisi IŞİD
Öğretmen Yetiştirme ve Dikkat Eksikliği

Öğretmen Yetiştirme ve Dikkat Eksikliği

Öğretmen eğitimi programlarını düzenleme yetkisi, diğer fakülteler gibi, neden eğitim fakültesinin uhdesine bırakılmaz?

Devamı

Bu milletin tarihini hala ilerici-gerici gibi artık tamamen anlamsız ve modası geçmiş kavramlarla yazmak, hızlı uçak ve tren çağında kağnı ile uzak mesafelere seyahat etmek gibi bir şey.

Türkiye'de üniversiteler sadece mimarlıkta değil hemen her alanda gerçek dünyadan kopmak istemiyorlarsa, kendini yenilemeli, unvan taassubunu bir tarafa bırakmalı, kıymetli eserler üretenlere daha fazla yer açmalıdır.

ABD tüm dünyanın gözleri üzerindeyken yeni bir sınav verecek. Bu noktadan sonra mevcut davalar ve mahkeme kararlarına duyulan tepki yeni bir yüzleşmeyi gerekli kılıyor.

Yeni bir siyasal inşa için kendi içinde vesayet odakları ile mücadele eden Türkiye'nin bölge ülkeleri içindeki statükonun devamından yana tavır izlemesi çelişki olurdu.

Şayet yanlışların doğruları götüreceği içtihadını kabul edersek, o zaman üzülerek ifade etmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesi'nin öyle yanlışları var ki bütün doğrularını götürüyor.

Osmanlı ve Arap harflerinin bizatihi kendisine ve onların temsil ettiği değerlere açıkça düşmanlık gütmek ve Erdoğan-karşıtlığını bu düşmanlık üzerinden sergilemek, eğitimin değil, siyaset biliminin konusu.

Artık askeriyeyi model alan değil, daha çok topluma açık/barışık ve üniversite mezunları arasından seçeceği bir kitle üzerinden kendisini kuran bir emniyet kurumumuz olacak.

Geçen hafta sınıf öğretmenlerinin ve branş öğretmenlerinin alan değişikliği yoluyla özel eğitim öğretmeni olarak atanmasına itiraz eden 18 üniversitenin özel eğitim bölüm başkanları bir bildiri yayınladılar.

Hakkâri'nin ve bölgenin sosyolojisine hâkim olmadan Çankaya standardında eğitim politikalarının Türkiye'nin hemen her okuluna uydurulmaya çalışılmasının eğitim politikaları geliştirilirken bir illüzyona neden olmaktadır.

Üniversite senatoları çoğunlukla ve tamamen işlevsizler. Bundan kaynaklı ciddi bir üniversite yönetimi sorunumuz var.

Uyuklayan çocukların omuzlarında, bu ülkenin muasır medeniyetler seviyesine çıkması mümkün mü?

Bugün cemaat için en büyük ve önemli küresel strateji, yıllardır para akıtarak oluşturduğu kumdan kaleleri korumaktır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, YÖK, üniversiteler, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi gibi çok sayıda paydaşı doğrudan ilgilendiren ve belki de bundan dolayı maalesef çok ciddi anlamda ihmal edilen bu “hikaye”den bahsediyoruz.