Uluslararası barış ve güvenliğin korunması için İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra, 24 Ekim 1945'de kurulan Birleşmiş Milletler'in (BM) küresel barış ve güvenliğin korunmasından birinci derecede sorumlu ve yetkili organı Güvenlik Konseyidir. Ancak Konsey, kuruluşundan bu yana olduğu gibi İsrail'in 7 Ekim 2023'de başlayan Gazze saldırılarına dair de hemen hemen hiçbir karar alamamış, İsrail'e karşı yine özellikle ABD'nin kullandığı vetolar nedeni ile yetersiz kalmıştır.
Devamı
Bugün ramazan ayının beşinci günü. Gazze'de hâlâ ateşkes yok ve İsrail gıda yardımı bekleyen Filistinlileri öldürmeye devam ediyor.
Devamı
Duran, İslam karşıtlığının önemli bir tehdit olduğunu ve bununla mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, "Tabii bunun sadece Batı'da olmadığını da görmemiz lazım. Doğu'da da aynı şekilde bir yaygınlaşma var. Hindistan'daki gidişat Müslümanlara karşı Hindu milliyetçiliği olarak ortaya çıkan İslamofobik davranış çok ciddi alarmlar veriyor."
Başkan Biden hafta sonu yaptığı ‘kırmızı çizgi’ açıklamasıyla Netanyahu’yla aralarındaki Gazze konusundaki görüş ayrılığını açığa vurdu. Biden, Netan-yahu’nun planladığı Refah’a askeri operasyonun kırmızı çizgisi olduğunu ifade etti. Uzun zamandır ateşkes çağrısı yapmadığı için kendi tabanından ağır eleştiriye maruz kalan Biden, nihayet ateşkesten bahsetmeye de başladı. Öte yandan İsrail’i asla terk etmeyeceğini söyleyerek kırmızı çizgisinin o kadar da koyu bir kırmızı olmadığını gösteren Biden, Netanyahu’nun politikalarının İsrail’e zarar verdiğini söyledi. Bir yandan İsrail’in korunmasını sağlayan Demir Kubbe gibi savunma sistemlerini finanse etmeye devam edeceğini ifade eden Biden, bir yandan da 30 bin daha Filistinlinin ölümüne tahammül edemeyeceklerini ve Netanyahu’nun masum sivillerin ölümü konusunda dikkatli olması gerektiğini söyledi. Biden’ın başkanlık kampanyasına başladığı aşamada bu tür çıkışları yapması rastlantı değil elbette zira ön seçim sonuçlarında Demokrat seçmenin Filistin’de ateşkes mesajı netti.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 88. sayısı raflarda yerini aldı.
İsrail, Uluslararası Adalet Divanı (Divan) önüne ilk kez 2003 yılında, BM Genel Kurulu'nun bir danışma görüşü talebi bağlamında çıkmıştır. BM Genel Kurulu 8 Aralık 2003 tarihinde aldığı karar ile "İşgal altındaki Filistin topraklarında İsrail'in duvar inşasının hukuki sonuçlarının ne olduğuna dair" Divan'dan hukuki görüş talep etmiştir.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Haber Ajandası programında, batılı ülkelerin Ukrayna Savaşı ile Gazze Savaşı karşısındaki ikiyüzlü tavırlarına dikkat çekti.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 87. sayısı raflarda yerini aldı.
Devamı
SETA Hukuk Araştırmacısı Cem Duran Uzun, A Haber ekranlarında yayınlanan Ajans Gün İçi programında, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’in soykırım iddiasıyla yargılandığı davada çıkan ara karar üzerine değerlendirmelerde bulundu.
İsrail'e karşı soykırım davasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) dün ihtiyati tedbir kararı aldı. UAD, İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların makul seviyede ispatlandığı değerlendirmesiyle davanın esastan görülmesine de karar verdi.
Güney Afrika Cumhuriyeti (Güney Afrika), 29 Aralık 2023 tarihinde, Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere karşı yürüttüğü eylemlerle İsrail'in Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiği iddiasıyla Uluslararası Adalet Divanı'na (Divan) başvurmuştu.
İsrail’in Gazze saldırılarının soykırım tartışmasına neden olan boyutları nelerdir? Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanı’na yaptığı başvurusunun ve önleyici tedbir talebinin içeriği nedir? Divanın önleyici tedbir kararının içeriği ve anlamı nedir?
20. yüzyılda işlediği soykırımın kurbanı Yahudilere ve İsrail'e milyarlarca dolar tazminat ödeyen Almanya, aynı yüzyılda işlediği bir başka soykırım karşılığında Herero ve Nama halklarına tazminat ödemeye neden yanaşmıyor?
Nazi Almanya'sının Yahudilere karşı uyguladığı mezalimin bir mağduru olan Hannah Arendt'in meşhur "kötülüğün sıradanlığı" sözü, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de uyguladığı katliam karşısında sıradanlaşmış bir tespitin ötesine geçmiyor artık.
Lahey'de İsrail soykırım suçlaması ile yargılanırken İsrail-Filistin çatışması bölgeye yayılıyor. ABD ve Britanya uçakları perşembe gecesi Yemen'in Sana, Saada ve Dhamar şehirleri ile Hudeyde vilayetinde 72 hedefe hava saldırısı gerçekleştirdi. 19 Kasım'dan bu yana Husiler, Gazze'deki katliama tepki olarak Kızıldeniz'de İsrail'e giden gemilere saldırıyordu. Dün ABD Başkanı Biden, gerekirse Husilere yönelik saldırılarını sürdüreceklerini açıkladı. Dünya nakliye trafiğinin yüzde 15'inin gerçekleştiği Kızıldeniz'de seyr-ü seferin güvenliğini sağlamak ve İsrail'i korumak amacıyla perşembe gecesi yapılar saldırılara tepkiler gecikmedi. İran ve vekilleri hava saldırılarını şiddetle kınarken Türkiye eleştiride bulundu. Suudi Arabistan ise bölgede artan gerilimden kaygılarını ifade etti. Riyad, ABD-Britanya müdahalesinin Husilerle anlaşmasını ve Yemen'den çekilmesini geciktirmesini istemiyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ortadoğu'da 4. turunu yaparak savaşın bölgesel yayılmasını engellemeye çalışıyor. Ancak bu son hava saldırıları Biden yönetimi İran ve vekillerine caydırıcı saldırıların gerekli olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Tercih ettikleri yöntem Husiler başta olma üzere sorun çıkaranların kapasitesini kontrollü şekilde zayıflatmak. Bu yaklaşımın işe yaraması da yeni çatışmaların önünü açması da olası.
SETA Dış Politika Araştırmacısı Yücel Acer, TV Net ekranlarında yayınlanan Bin 1 programında, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda başlayan ve İsrail’in “Gazze'deki Filistin halkına soykırım yaptığı gerekçesiyle açılan dava üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Başkan Biden’ın Güney Carolina eyaletindeki kilise ziyareti sırasında verdiği mesaj ve bazı göstericilerin tepkisi başkanlık seçimlerine hazırlanırken yaşayacağı açmazın bir özeti gibiydi. 2015 yılında beyaz üstünlüğünü savunan bir saldırganın kiliseye ibadete gelen 9 siyahi vatandaşı öldürmesi, 2016 başkanlık seçimleri arefesinde Trump’ın verdiği mesajın bir sonucu olarak kamuoyunda tartışılmıştı. Biden 2024 kampanyasına bu kiliseye ziyaretle başlayarak siyahi oyların kritik olacağını kabul ettiğini göstermeye çalıştı. Trump’ın göçmenlerin ülkenin kanını ‘zehirlediği’ şeklindeki ifadelerine nazire yaparak asıl ‘zehir’ beyaz üstünlüğü fikridir mesajını verdi. 2016 seçimlerinde Biden’ı adaylığa taşıyan kritik eyalet olan Güney Carolina’daki siyasi seçmene verilen mesajlar, önümüzdeki seçim için de kritik rol oynayacak siyahi seçmenlere ulaşma çabası olarak öne çıkıyor.
İsrail’in Gazze’nin kuzeyinden bir kısım askerini çekmesi sonrasında Hamas liderlerinden Salih el-Aruri’ye Beyrut’ta suikast düzenlemesi, savaşta yeni bir aşamaya geçtiğinin işareti olarak görülebilir. İsrail Başbakanı Netanyahu, bir süredir Washington’ın Gazze’deki operasyonlarını ‘toparlaması’ yönündeki taleplerine meydan okuyan bir dil kullanıyordu. Buna karşın Gazze operasyonlarında bir sonraki aşamaya geçmesi gerektiğinin farkındaydı. Amerikan Savunma Bakanı’nın İsrail ziyareti sonrasındaki gelişmeler, kamuoyu önündeki sert söylemine rağmen İsrail’in Amerikan telkinlerini dikkate aldığını gösteriyor.
Filistin halkının en etkili direniş hareketi olan Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirdiği el-Aksa Tufanı operasyonu, hem Filistin-İsrail meselesinde hem de Ortadoğu bölgesinde önemli bir kırılma oluşturdu. Hamas'ın direnişi karşısında çok zor durumda kalan İsrail, hıncını masum insanlardan almayı tercih etti. Bugüne kadar toplamda, çoğunluğunu çocuk ve kadınların oluşturduğu 20 binden fazla masum insan İsrail işgal güçleri tarafından şehit edildi. ABD başta olmak üzere Batılı devletlerin büyük çoğunluğu tarafından da desteklenen İsrail, uluslararası hukukun temel ilkelerini ve normlarını ve uluslararası kuruluşların konuyla ilgili kararlarını ihlal eden Gazze'de savaş suçu, insanlığa karşı suç ve soykırım suçunu işlemekten kaçınmadı.
Güvenlik Radarını ortaya çıkarırken öncelikle Türkiye'nin stratejik yönelimi, jeopolitik ortamı, güvenliği ve dış politikası açısından en önemli ve öncelikli gördüğümüz konuları tespit ediyoruz. Bu konu başlıkları altında, bitirmekte olduğumuz yıl içerisinde gerçekleşen önemli gelişmeleri özetledikten sonra konunun temel dinamiklerini tespit ve tahlil ediyor, en son da bir sonraki yılda bu temel dinamiklerin nasıl dönüşeceğine dair öngörülerde bulunuyoruz.
Siyaset bilimci Norman G. Finkelstein, birçok yakın akrabası Naziler tarafından katledilmiş; anne ve babası ise toplama kamplarına gönderilmiş olan Yahudi kökenli bir akademisyen. "Holokost Endüstrisi" de Finkelstein'in, Yahudilerin yaşadığı acı ve mağduriyetlerin Holokost aracılığıyla maddi ve manevi açıdan istismarını tanımlamak için ürettiği bir kavram. Yine kendisi, 2000 yılında yayımlanan aynı isimli kitabıyla dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Bu eserinde Finkelstein, Yahudi soykırımının acılarını yakinen yaşamış biri olarak, Yahudilerin Holokost aracılığıyla istismar edilmesine açıkça itiraz etmekte.